20. bölüm

1K 58 6
                                    

İlk başta anlayamamıştım nolduğunu. Neden bana silah doğrulttuğunu. Azad'ın silahı ile birlikte masadaki 3 kişi daha silahını ona doğru çekmişlerdi. Bunlar Kerim deniz ve Hamit abimdi. Hızlıca Azad'a doğru yürüyüp silahın alnıma dayanmasını sağladım. Ve konuştum.
" Bu ne cüret!? Sen naptığını sanıyorsun?" Dedim bana sinirli bir şekilde baktı. Ardından burnundan nefes vererek konuştu. Gözlerinden adeta alev çıkıyordu.

" SANA EN BAŞINDA DEDİM! KIZIMIN BAŞINA BİR ŞEY GELİRSE, ONA DOKUNURSAN SENİN CANINI ALIRIM DEDİM! KIZIM NEREDE" dedi bağırarak. Ne dediğini anlamaya çalışıyordum.

" Önce bir bağırmayı kes! Benimle düzgün konuş. Ayrıca pardon da ben nereden bileyim senin kızın nerede umrumda bile değil." Dedim hayır ne alaka ben yani.
Silahı kafama bastırıp konuştu.

" KIZIM KAÇIRILMIŞ. BENİ KIZIMLA SENDEN BAŞKA TEHDİT EDEN YOK. AYRICA SENİN SELAMIN OLDUĞU SÖYLENMİŞ. ŞİMDİ YA KIZIMIN YERİNİ SÖYLERSİN YA DA SENİN CANINI ALMAM. CANINI YAKARIM!" dedi.

"  AZAD PALAN KIZIN İLE İLGİLİ HİÇ BİR BİLGİYE SAHİP DEĞİLİM.
VE YİNE SÖYLÜYORUM SEN VE AİLEN Sİ-KİM-DE BİLE DEĞİL!! KAFAN ALIYOR MU? AYRICA SEN KİMSİN LAN BENİM CANIMI YAKIYORSUN. AKLINI BAŞINA AL BENİMLE BU DENLİ UĞRAŞMA. KIRARIM." deyip çıktım arkamdan benden günah gitti demesini duydum. Yaktığın ateş cürmüm kadar yer yakar senin azad palan. Hızlıca arabama atlayıp konağa geldim. Sağ kolum Ercan'ı yanıma çağırdım.

" Ercan birisi benim adıma iş yaptırmış kim çabuk onu bul. Sadece 24 saatin var. Ayrıca koroğlu konağı ve şirketi için işlemleri başlat. Onlara diğer işlerim arasında unuttum. Bu kadar imtiyaz fazla bile." Dedim " tamam efendim." Deyip kafasını salladı. Ercan'ı severdim ve güvenirdim. 6 yıldır benimleydi. Çoğu anımda beraberdik. Ne işim olsa hallederdi. O iyi bir sağ koldu. Sadece sağ kol da değil. Hamit abim ile olan ailemizin bir parçası idi.

Odama gidip siyah dar deri bir pantolon giyindim. Topuklulardan kurtulup bir terlik giydim. Üstüme dar siyah bir body giyindim uzun kolluydu. Hızlıca aşağı inip bişeyler atıştırmaya karar verdim. Mutfaktaki masada bişeyler yerken Beyza annem içeriye girdi. Karşıma oturdu. Ona bakmadan kahve mi içmeye devam ettim.
Bana dikti gözlerini uzun bir süre. Birşey diyecekti. Kıvranıyordu.
En sonunda konuştu.

" Derin... Gitsek mi?" Dedi bir anda elimde ki kahve ile bir an duraksadım. Şaşırdım ve yavaşça ona döndüm. Gitmek istemişti. Benden bu hayattan yorulmuştu. Benden mi gitmek istemişti?

" Neden ? Noldu Beyza anne?" Diye sordum güçlü durmaya çalışarak. Vereceği cevaptan deli gibi korksamda biliyordum alacağım cevabı. O çok naif bir kadındı. Alışık değildi. Kana, silaha ya da bu kadar entrikaya. O böyle büyümemişti. Zaten ailesinden utandığı için yıllarca kalmamışmıydı şu Mardin de? Ben buranın çocuğuydum. Geçmişim burasıydı. Geleceğimi değiştiremezdim. Ama mecburiyetten buradaydı. Uğruna çıkıp kaybettiği savaşın sonuçlarına katlanıyordu. Herkes bir gün evine dönerdi. Ben dönmüştüm. O da dönecekti. Acı gerçekle yüzleşirken gülümsedim kendime.

" Ben... Derin bu olanlar her şey çok ağır. Senin için de öyle. Ben artık intikam falan istemiyorum. Çok yoruldum. Senin için korkuyorum. Sen geçe eve gelmeyince uyuyamıyorum. Gidelim buralardan derin. Benim yüreğim kaldırmıyor." Dedi ağzında ki baklayı çıkarmıştı. Gitmek istiyordu. Benim asla gelmeyeceğimi biliyordu. Bunu bile bile birlikte gidelim diye soruyordu. Çünkü binevi kendince benden izin istiyordu. Gitmek isteyene ne diyebilirdim ki? Ya da onu zorla bu hayata tabi tutabilir miydim? Bu koca yürekli kadın daha fazla ne kadar dayanabilir diki zaten ?

Ona minik bir gülümseme yolladım. Bakışlarımızla bile anlaşırdık biz. Elim titredi kahve bardağını masaya koyarken daha sonra ona bakıp konuştum.

BERDEL حيث تعيش القصص. اكتشف الآن