1

1.8K 118 68
                                    

-😺🐿️



Hoseok kapının hemen karşısındaki camın önünde durmuş karşı apartmandan taşınan ailenin eşyalarını kamyona yükleyen kişileri izliyordu. Bütün mahalle, bu ailenin karşı apartmandan taşımasına bir hayli sevinmişti. Bu sevinç tabiki de hoseok'ta da fazlasıyla vardı.

Aile gün içinde birçok kavga yaparlardı. Bu kavga bazen şiddete yol açardı. Dairede kopan çığlık neredeyse tüm mahalleyi etkiler ve rahatsız ederdi.

Eşyalar tek tek kamyonete yüklenirken apartman girişinden gelen sesler ile gözlerini devirdi hoseok.

Hoseok yalnız yaşıyordu. Evi fazla büyük değildi. Ailesi vardı ama başka bir ülkede yaşıyordu. Arada sırada hoseoka miktar para gönderiyorlardı. O da sevdiklerinden değil hoseokun güzel bir şekilde okuyabilmesi ve yakınlarının ağızına laf vermemek için.

Hoseok derin bir nefes verip camın önünden çekilmiş ve koltuğa yaklaşmıştı. Arkadaşı bir süre önce markete gitmişti. Hoseok beklerken sıkılıyordu. Hoseok her ne kadar 17 yaşında olsa bile eskiden yaşadıklarından dolayı narindi, saftı...
Yakın arkadaşları en çokta hoseokun bebek gibi olmasını seviyorlardı.

Hoseok kapının çalması ile irkilsede arkadaşının gelme ihtimalini düşünerek rahatlamıştı ve koşarak kapıya yönelmişti. Kapıyı açtığında gözü direk arkadaşı jin'in ellerine kaymıştı. Jin'in ellerinde gördüğü poşetler ile kocaman bir gülümseme sundu ve hemen poşetleri eline aldı. Jin de elindeki ağır poşetlerin alınması ve yükün azalması ile rahatlamış ve açık olan kapıdan içeri girmişti.

Hoseok bir poşedi anında boşaltmıştı. İstediği şeye ulaşamayınca suratını asmış ve diğer poşedi alıp boşaltmıştı. Yine istediği şeye ulaşamayınca bu sefer daha çok astı suratını. Jin ellerini yıkamış ve kurulamış bir şekilde içeriye dönerken yerde olan yiyeceklere ve suratı asık bir şekilde oturan hoseoka baktığında kötü birşey olduğunu anlamış ve hoseoka yaklaşmıştı "hoseok ne oldu? Neden suratın asık böyle?"

"Almamışsın hyung!" Hoseok yüzü asık ve sinirli bir şekilde konuşmuştu "neyi almamışım hoseok?"

"Hani sen evden çıkmadan önce sana söyledim ya! Hatta sen apartmandan çıkınca bile camdan bağırdım sana"

Jin hoseokun ne dediğini anlamıştı. Hoseokun çok sevdiği limonlu keklerden almamıştı. Kekler her yerde bulunmazdı. Sadece bir markette bulunurdu ve jin o markete gidip keklerden almayı unutmuştu "ah, gerçekten unutmuşum hoseok" jin dediğinin ardından yüzünü düşürmüştü ve bir süre sessiz kalmıştı. Hoseok bu sessizliğe anlam veremeyip baktığında koltukta üzgün bir şekilde oturan jin'i görünce asık suratını düzeltip gülümsemiş ve jin'e yaklaşmıştı.

Direk kendini jin'e sarılmaya yönlendirdi ve kollarını jin'in beline sarmış ve başını göğüsüne yaslamıştı. Jin taktiğin işe yaramasını fırsat bilip gülümsemiş ve o da hoseok'un omuzlarından tutup kendine çekmişti "gerçekten özür dilerim hoseok" hoseok yukarıdan duyduğu ses ile omuzunu kaldırıp indirmiş ve konuşmuştu "önemli değil hyung hiç üzülmedim ki!"

...

Hoseok ve jin akşama kadar vakit geçirip eğlenmişlerdi. Hoseok en çok jin ile takılmayı seviyordu. Jin küçüklükten beri hoseok'a abilik yapıyordu. Bu yüzden jin, hoseok'un her yardıma ihtiyacı olduğunda yanında bitiyordu.

Jin oturduğu kanepeden kalkmıştı. Gözü elinde kumanda ile uyuya kalmış olan hoseoka kaydı. Gerçekten bebek gibiydi. Boynu bükük ve ağızı hafif aralıktı. Üzerindeki sweatshirt'ün omzu hafif aşağıya kaymış ve açılmıştı. Saçları, film izlerken yerinde duramadığı için dağılmış ve terlediği için alnına yapışmıştı.

writer[SOPE]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin