26

370 38 7
                                    

-🐱🐿️



Hoseok gözlerini etrafta gezdirmiş ama bahçeye girip çıkan öğrenciler dışında hiçbir şey görmemişti. Derin bir nefes verip göz devirmişti. Hiç bişey demeden yanından sıyrılıp gittiğinde arkasındaki bakışları hissedebiliyordu.

İstemsiz adımları ile büyük binanın bahçesinde ilerliyordu. Stersten çantasının kulbunu sıkmaya başlamıştı. Aklına gelen şeyi düşündü bir süre. Yoongi gitmediyse belki ikna edip geri dönme şansı vardı. Dişlerini alt dudağına geçirerek bir hışımla arkasını döndü. Gözü yoongi'yi aramıştı ama güvenlik ve içeriye giren öğrenciler dışında kimseyi görememişti.

Dudaklarını birbirine bastırarak önüne döndü. Geri dönüş yoktu. Bu yüzden iğrenç bakışların altına girecek olsa bile dayanması gerekiyordu. Derslerinden çok geri kalmıştı. Yakında sınavları da başlayacaktı. Sınavlara hazırlanacağı için yoongi ile vakit bile geçiremeyecekti. Aklını karıştıran düşünceler eşliğinde binanın kapısına ilerliyordu.

Basamakları çıkarak kapıya vardığında sırtındaki çanta ile birlikte çekilmesi ile afalladı ve kaşlarını çattı "ne oluyor ya?!" Geriye doğru savrulurken ağızından bir isyankar ses çıkmıştı.

"Birşey olmuyor hobi!" Kulaklarını jimin'in sesi doldurduğunda çatık kaşları düzeldi ve ağızından bir homurtu çıkarttı "sen miydin ya"
Sesi deminkinden kısık çıktığında başını eğdi ve yere odakladı. Bu sefer kaşlarını çatan kişi jimin olmuştu. Kolunu hoseok'un kolunun altından geçirerek adımlarını öne atmıştı.

Hoseok refleks olarak arkasından ilerlemeye başladığında üst kata vardıklarını hissetmişti. Gözleri koridordaki öğrencilere kaydığında kendi hallerinde takılan kişileri görünce küçük bir şaşkınlık içerisinde kalsada asıl gerginliği sınıfın önüne geldiğinde başlamıştı.

Açık olan kapıdan önce jimin girmiş arkasından da hoseok takip etmişti. Sınıfa girdiklerinde birkaç bakışın üzerine çekildiğini görsede bakışlar saniyeler içerisinde son bulmuştu. Hoseok şaşkınlıkla ağızını aralarken jimin'in gülümseyerek ona döndüğünü farketti.

Şaşkınlık dolu sesini jimin'e sundu "fotoğraflar yayılmamış mı ki?" Jimin hoseok'un sesindeki şaşkınlığı yok etmek için iç ısıtan gülümsemesini tekrar göstererek kafasını sallamıştı "değil fotoğrafların yayılması, fotoğraf konusu bile açılmıyor. Seninki fena hırpalamış soobin'i."

Jimin'in dediği şey hoseok'un duraksamasına neden olmuştu. Hırpalamıştı ama bu kadarını beklemiyordu. İntikam olarak da fotoğrafları yayabileceğini düşünmüştü. Bakışlarını sınıfta gezdirmeyi bırakıp konuşmaya devam eden jimin'e bakmıştı "aslında tek başına yapmış gibi durmuyor. Yani tek başına yürüyemeyecek hale getirdiyse-"

Hoseok şaşkınlıkla gözlerini büyütüp sesinin sınıfta yankılanmasını sağlayarak jimin'in sözünü kesmişti "ne?"
Hoseok sesinin istemsizce yüksek çıktığını farketmiş ve gözlerini etrafında gezdirdikten sonra bakışlarını tekrar jimin'e çevirmişti "neyden bahsediyorsun? Yürüyemecek hale derken? Bu kadar ileri gitmiş olamaz. Ayrıca tüm gece benimleydi."

Jimin imalı bakışlarını gezdirip omzunu silkmişti "orasını bilmiyorum artık. Ama soobin'in sana yaklaşacağını sanmıyorum artık."

Jimin haklıydı. Soobin hoseok'un yanından bile geçemezdi artık. Bu hale gelip de akıllanmadıysa yoongi onu doğduğuna pişman ederdi. Hoseok'un aklındaki soru şuydu, onu kim bu hale getirmişti? Yoongi tüm gece onun yanındaydı. Tek başına yapmış olamazdı birinden yardım da almış olabilirdi. Ama hoseok feci şekilde kızmıştı yoongi'ye. Doğru düzgün konuşmak yerine şiddete başvurmuştu ve çok ileriye gitmişti.

writer[SOPE]Onde histórias criam vida. Descubra agora