35

103 18 1
                                    


-🐿️🐱



Sözler beynine hücum ederken hoseok'un elindeki kalem biranda kitapların üzerine düşmüştü.

Boğazına sert bir yumru oturmuştu sanki. Önce yumruklarını sıkmış ve daha sonra hızla başını yanındaki adama çevirmişti. Biliyordu, bu adamı bir yerden tanıdığını biliyordu ama çıkartamıyordu.

"Sen." Bakışları adamın yüzünü inceledi. Ayağa kalkıp yoongi'nin yanına gitmek istedi önce ama yapamadı. Sadece bacaklarının uyuşukluğunu hissetti.

"Evet ben. Yunjae ayrıca akıllı olduğunu da söyledi hoseok. Hiç Yanılmamış. Seni ne kadar çok tanıyıp sevdiği belli."

Ayakların uyuşukluğuna aldırmadan biranda kalktı sandalyeden. O çocuğun ismini duyduğu anda midesinin kalktığını hissetmişti. Uzun süredir ismini duymadığı o kişi yine aklının köşesinde belirmişti.

"Anlamalıydım. Baştan anlamalıydım." Titrek nefesleri ile karışık olan sesi odayı doldurdu. Biranda bağırsa ne olurdu diye düşündü.

"Hadi ama hoseok. Anladın değil mi?" Adam sırıtarak yayık bir şekilde konuştuğunda hoseok başını hızla iki yana sallamıştı. İçinden bu yüzden kendine küfürler savururken geri geri adım atmak yerine hızla yoongi'nin odasına gidecekken sandalyenin düşüşü dikkatini dağıtmış ardından kolundan çekilişi sendeletmişti onu.

Adam hoseok'un kolundan sıkıca tutmuş ve bileğini morartmak istercesine sıkıyordu. Gerçekten şuanda morarmış bile olabilirdi.

"Çek ellerini." Hoseok adamın bileklerini bırakması için yalvarıyordu. Bırak desede bırakmazdı o yüzden içindeki tüm yalvarışları gözlerinde barındırıyordu.

"Şimdi seni götürsem nasıl olur hoseok?" Adam yüzündeki korkunç ifade ile dudaklarından birkaç kelime döktüğünde hoseok'un dudakları titremeye başlamıştı.

Nereye görünmekten bahsediyordu bu adam?
Aklındaki o şey olmaması için dua ederken adamın elinin cebine gitmesi bir oldu. Hoseok'un korku dolu bakışları adamın elindeyken, cebinden çıkan o parlak cisim nefesinin kesilmesine neden olmuştu.

Şuan o kadar çok yoongi'ye ihtiyacı vardı ki. Büyük bir çığlık atmak istedi ama adam bir hamleyle hayatını bitirirdi. Umursamadı hoseok sadece nefeslerini biranda hızlandırarak büyük bir çığlık attı "yoongi!"

Adam beklemediği o çığlığı duyunca yüzünün aniden şekil değiştirmesine neden olmuş ve bıçağı anında hoseok'un boynuna dayadığında hoseok titremişti.

Saniyeler içerisinde sert ve gürültü bir kapı sesi geldiğinde hoseok içinden büyük bir oh çekmişti ama hala boynunda metal bir baskı vardı.

Yoongi telaş içinde salona geldiğinde gördüğü manzara karşısında nutku tutulmuş ve şaşkın bir şekilde bakmıştı.

"H-hoseok. Noluyor?" Titrek ve endişeli sesi odayı doldurduğunda hoseok çoktan ağlamaya başlamıştı.

"Yoongi, yoongi lütfen yardım et." Hoseok'un ağlamaktan kısılmış sesi duyulmuştu.

"Suho! O bıçağı hoseok'un boynundan çek." Yoongi eli ile hoseok'un boynundaki bıçağı gösterip uyarıcı bir şekilde konuştuğunda karşısındaki adamın alaycı gülüşü yoongi'nin dişlerini sıkmasına neden olmuştu.

"Bunu yapmayacağımı ikimizde biliyoruz min yoongi."

Hoseok arkasındaki adamın ve boynundaki bıçağın varlığı ile içten içe çoktan acı çekmeye başlamıştı bile. Tek isteği bir mucize olması ve burdan kurtulup yoongi'nin kollarına atlamaktı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 11 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

writer[SOPE]Where stories live. Discover now