6

623 80 17
                                    

-😺🐿️


Saat akşam 12ye yaklaşıyordu. Hoseok ise hala pencerenin başında duruyordu. Yoongi'yi bekliyordu. Hoseok, jin hyung ile konuştuktan sonra yoongi'nin evden çıktığını görmüştü. Saat o sıralar 5 falandı. Hoseok yoongi'nin bu saate kadar nerelerde olduğunu merak ediyordu. Düşünmeden edemiyordu. Aklına bazen bir kadınla olabileceği geliyordu. Daha sonra kendisini üzmemek için bu düşünceyi aklından çıkarıyordu.

Hoseok'un gözleri dolu doluydu. Ağlama istediği geliyordu. Hoseok yavaşça pencerenin önünden kalktı. Uzun süredir oturduğu için ayaklarının uyuştuğunu hissetmişti. Pencereye tutundu ve dengede kalmaya çalıştı. Başını yavaşça dışarıya çıkardı. Aşağıya baktığında başından kaynar sular döküldüğünü hissetmişti.

Yoongi yanındaki kadın ile apartman kapısına ilerliyordu. Kadın sadece yoongi'ye bakıyordu. Yoongi umursamıyordu. Sadece bu gecenin bitmesini istiyordu. Hoseok, yoonginin yanındaki kadının yamuk yamuk yürümesi ile anlamıştı serhoş olduğunu.

Yoongi'ye baktığında ise soğuk bir yüz ifadesi ile yanındaki kadını taşımaya çalıştığını gördü. Yoongi'nin serhoş olmadığını anlamıştı. Bu onu sebepsizce rahatlatmıştı. Hala doluydu gözleri. Hızlıca camı kapattı. Burnu sızlıyor, kalbi hızla atıyordu. Yavaş adımlar ile kanepeye oturdu. Bacaklarını kendine çekti ve başını dizlerinin üzerine koydu.

Artık gözyaşları dökülüyordu. Sevdiğini yanındaki kadın ile görmek acıtmıştı. Yoongi ve yanındaki kadının teması hoseok'un gözlerinin önünden gitmiyordu.

Birkaç kez burnunu çekti. Karanlıktı oturduğu yer. Hoseok duvara bakarken TV'nin kenarına yansıyan ışığı gördü. Hızla yerinden kalktı. Yine aynı yere baktı. Yoongi odanın ışığını açmıştı. Perdesi açık olduğu için hoseok rahatça herşeyi görüyordu. Yoongi yanındaki kadını koltuğa bıraktı. Tam gidecekken kadın yoongi'nin kolundan tutmuştu.

Gördüğü şey ile Hoseok öleceğini hissetti. Yoongi kolunu hızla kadından çekti. Hoseok bunu görünce rahatlamıştı. Yoongi'nin kimse ile temas etmesini istemiyordu. Onu kadın ile görünce kötü hissetmesi bu yüzdendi.

Seviyordu yoongi'yi. Çok seviyordu. Çok fazla... Hiç çıkmıyordu aklından. Onu en fazla 3 kere görmüştü ama yüzünü o kadar aklına kazımıştı istese de unutamazdı o güzel yüzü. Sabah çizdiği resmi de odasının en güzel köşesi yani yatağının hemen yanındaki duvara asmıştı.

Onu burdan her gördüğünde çizmek istiyordu. Odasını onun resimleri ile donatmak istiyordu.

Her tarafı

Hoseok bakmaya devam ediyordu. Yoongi gittikten sonra kadına çevirdi bakışlarını. Kadının üzerinde siyah askılı bir elbise vardı. Siyah açlarını fazlasıyla abartı ile yapmıştı. Yüzünde aşırı koyu bir makyaj vardı. Hoseok kadının yüzüne tekrar bakınca gördüğü abartılı makyaj ile yüzünü buruşturdu. Aslında pek abartılı olmayabilir diye düşündü. Ama sevmemişti kadını. Bu yüzden makyajı güzel olsa bile yüzünü buruşturacağına emindi.

"Hiçte güzel değilmiş" hoseok omuzunu kaldırıp indirdi ve onu sevmediği anlaşılacak bir kelime çıktı ağızından.

Daha sonra cama yaklaşan yoongi'ye kaydı gözü. Yoongi tamamen cama yaklaşınca hoseok, yoongi'nin onu görme ihtimalini düşünerek hızla camın yanındaki karanlık duvarın önüne sindi. Bir süre sonra hafifçe kenara kaydı ve baktı.

Cam ve perde kapalıydı. Hoseok'un aklına kötü şeyler geliyordu ve bu onu daha fazla korkutuyordu. Derin düşüncelerinden telefonun çalması ile ayrılmıştı. Telefon ses geliyordu ama telefon yoktu. Hoseok titreyen elleri ile telefonu aramaya devam ederken yastıkların arkasına bakıyordu. Sonunda telefonu bulduğunda rahatlamıştı.

Aramayı onayladığında duyduğu ses ile kaskatı kesilmişti. Ses tanıdık geliyordu "hoseok"
"S-soobin?" Hoseok'un elleri ile beraber sesi de titremeye başlamıştı. İçine korku dolmuştu "nasılsın hoseok" soobin'in fısıltılı sesi kulaklarını doldurmuştu hoseok'un.

"Numaramı nerden buldun?" Hoseok titrek bir sesle sormuştu. Soobin gülümsedi ve konuştu "senden buldum bebeğim"

Hoseok anlamamıştı "bana bebeğim demeyi kes ve ben sana numaramı verdiğimi hatırlamıyorum"

"Sen vermedin zaten ben telefonundan aldım"

"Ne? N-nasıl?"

"Okuldayken telefonunu sıranın altında unutmuşsun. Numaranı sürekli unuttuğun için notlara kaydetmişsin. Bende ordan aldım"

"Telefonumu mu karıştırdın Allah'ın cezası"

"Karıştırmak demeyelim de sadece fotoğraflara baktım"

Hoseok duyduğu şey ile yutkundu. Galerisinde kendi fotoğrafından çok yoongi'nin fotoğrafları vardı. Soobin'in bunları görmüş olması ihtimali hoseok'u korkutuyordu.

Ama bunlar ihtimal değildi.

"Pislik herif!"

Hoseok, soobin'in iğrenç bulduğu kahkasını duyunca yüzünü buruşturdu. Korkuyordu , çok korkuyordu. Soobin yarın okulda ona herşeyi yapabilirdi. Yapardı çünkü takıntılıydı.

"O piç kim?" Hoseok'un korktuğu şey olmuştu. Soobin yoongi'yi sormuştu. Hoseok anlamamış gibi yapsada sonunda gerçeği söylemek zorundaydı "kimden bahsediyorsun?"

"Telefonundaki piçten"

"Sanane. Kim olduğu seni ilgilendirmiyor"

Soobin dişlerinin arasından tıslayarak konuştu "sana o kim dedim!" Hoseok titrek bir nefes verdi "sevdiğim adam"

Bir süre karşı taraftan ses gelmedi. Bir süre sonra sinirli bir ses duydu "sevdiğin adam ha? Bayağ yaşlı duruyor hoseok"

"Yaşlı mı? 27 yaşında soobin"

"Neyse ne! O piçin yaşı beni ilgilendirmiyor"

"Sadece yaşı değil hiçbirseyi ilgilendirmiyor soobin. Şimdi kapatıyorum. Numaramı da telefondan silsen iyi olur"

Hoseok tam kapatacaktı ki soobin tekrar konuştu "kapıyı aç"

Hoseok anlamaz gözlerle kapıya çevirdi bakışlarını "ne?"

"Bekletme güzelim kapıyı aç"

"Sen kapıda mısın?" Hoseok hızlı nefesler alıp veriyordu "evet hadi"

"Açmıyorum" Hoseok kendinden emin bir şekilde konuştuğunda soobin sırıttı "ne demek açmıyorum?"

"Açmıyorum işte. Git burdan soobin. Tekrar aynı şeyleri yaşamak istemiyorum"

Daha önce de gelmişti soobin. Polisler zar zor çıkartmışlardı bu evden onu. Hoseok o sırada baygındı. Soobin zor şeyler yaşatmıştı hoseoka. Şimdi aynı şeyler olsun istemiyordu. Bu yüzden kapıyı açmayacaktı.

"Eğer zorlamazsan hiçbir şey olmaz hoseok"

Hoseok hızla başını salladı "hayır. Git burdan soobin lütfen. Korkuyo-" demeye kalmadan kapı yumruklanmaya başlamıştı. Hoseok kimseyi rahatsız etmezdi bu apartmanda. Hatta apartmanın en sessizi oydu. Şimdi ise onun yüzünden rahatsızlık çıkmasını istemiyordu.

Telefonu kapattı ve kanepeye bıraktı. Daha sonra hızlıca kapıya ilerledi ve kapı deliğinden baktı. Üstü başı dağılmış bir soobin gördü.
Soobin de kapı deliğine bakınca göz göze geldiler.

writer[SOPE]Where stories live. Discover now