22

356 54 0
                                    

-😺🐿️


Hoseok bir tane daha milkshake içtikten sonra yoongi'nin kahvesini içmesini bekliyordu. Beklerken telefonundaki oyununu oynuyordu. Arada sırada geçemediği level yüzünden mızmızlanıyor ve kızıyordu. Yoongi ise onun bu haline gülüyordu.

Sonunda sıkılmış ve telefonu bırakmıştı. Yoongi'ye baktığında kahvesini keyifle içtiğini görmüştü. Hoseok kahveyi sevmezdi. O şeyi nasıl içtiklerini hep düşünürdü "yoongi. Kahveyi nasıl içiyorsun. Acı değil mi?"

Yoongi kahvesinden bir yudum daha aldıktan hemen sonra hoseok'un ortaya koyduğu soru ile ona döndü "hmm. Ben böyle seviyorum hem de yorgunluğumu alıyor." Hoseok yoongi'yi merakla dinlerken yoongi kahve fincanını hoseok'a uzatmıştı "denemek ister misin?"

Hoseok ona uzatılan kahve fincanına bakmıştı. Aslında merak ediyordu. Belki de bu kahve acı değildir diye kısaca düşünüp, dakikalar geçmesine rağmen hala sıcak olan kahve fincanını tutmuştu. Önce burnunu yaklaştırıp koklamıştı. Üzerinde olan gözler sayesinde utansada aldırmadan koklamaya devam etti. Burnuna gelen güzel koku sayesinde gülümserken tadınında güzel olmasını umuyordu.

Bardağı dudaklarına yaklaştırdı ve kahveden küçük bir yudum aldı. Ağızına yayılan umduğu gibi olmayan tat ile yüzünü buruşturdu. Kahveyi hızlıca yutup fincanı yoongi'ye uzattı. Yoongi beğenmediğini anında anlamıştı ama yine de sormaktan çekinmedi "beğenmedin mi bebeğim?"
hoseok hızla başını sallamıştı ve
"Hayır. Çok kötü yoon." Demişti.

Yoongi gülümseyerek kahvesinden son birkaç yudum içmişti. Daha sonra kahvenin çoktan bittiğini anladığında hoseok'un sıkılmaması için kalkmalarına karar vermişti "gidelim mi?"

Hoseok anında başını salladığında yoongi ile ayağa kalkmıştı "sen arabaya geç. Hemen geliyorum."
Hoseok yavaş adımlarla arabaya ilerlemişti. Arabaya bindiğinde ise birkaç dakika geçmeden yoongi'de gelmişti.

Kapı açılma sesi kulaklarını doldurduğunda yoongi'nin arabaya bindiğini anlamıştı.
Kafeye gelmeden önce yaptığı gibi yine arabayı incelenmeye başlamıştı.

Arabanın içi çok hoş bir havaya sahipti. Arabanın içinde bulunan dikiz aynasının hemen altında asılı duran şey içeriye çok güzel bir okyanus esintisi kokusu yayıyordu. Yoongi'nin söylemesi ile kemerini taktığında yoongi çoktan arabayı sürmeye başlamıştı. Hoseok tekrar gözünü arabanın hareketinden dolayı sallanan şeye odakladığında yoongi bunu farketmiş ve konuşmuştu "istersen değiştirebiliriz."

Hoseok anında başını yoongi'ye çevirirken gülümsemesi ile birlikte fikrini de ortaya koymuştu "hayır. Bence bu koku çok güzel."

Yoongi hoseok'un fikrini duyduğunda gözünün karşısındaki güzel gencin gülümsemesine takılmasıyla anında dediği şeyi unutmuştu.
Ardından yola baktıktan sonra kısa bir süreliğine gözünü yoldan çekip kendince mırıldanan gence çevirdi ve hoseok'un mırıltılarılarını kesmesine neden olacak o sözü söyledi "güneş gibisin hoseok."

Hoseok ne diyeceğini bilemezken sadece yanaklarının kızarması olasılığını düşünerek gereksiz bir strese girdi. Yoongi onun utanmasını sağlayacak şeyler söylemeye devam edecek gibi ağızını aralamıştı "gülüşüne şahit olan herkesi deli gibi kıskanıyorum."

Hoseok sadece yutkunmakla yetinirken ortamdaki romantizmi bozmak istemiyordu ama yoongi'nin yanında domates gibi kızarmaya devam edecekti "arkadaşlarımı bile mi?" Diye sorduğunda ortamı bozmuş gibi durmuyordu. Aksine yoongi'nin gülüşüne şahit olan herkesi kıskandığını birkez daha karşısındaki adamın kendisine kanıtlamasına neden oluyordu.

"Arkadaşlarını da. Hatta o soobin'i bile" Hoseok nefret ettiği o ismi duyduğunda saniyesinde gözünün önüne gelen o yüzü silmişti. Yoongi kendinden emin bir tavırla konuştuktan sonra boştaki elini hoseok'un bir eline götürüp tutmuştu.Bu temasla hoseok'un nefesi kesilirken ne olduğunu anlamadan yoongi elinin altındaki ele sıcak dudaklarını bastırmıştı.

writer[SOPE]Où les histoires vivent. Découvrez maintenant