°•9•°

438 58 81
                                    

İyi okumalarr~

Minho:

Bize yıllar gibi gelen birkaç dakikanın ardından kapı açıldığında herkes endişeyle bir adım geriledi. Kapı aralığından görünen Hyunjin'le hepimiz rahatlamış bir nefes alırken sol omzundan akan kanları görür görmez endişeli halimiz geri döndü.

Bayık bakan gözleri etrafta dolanırken benim üzerimde durdu. Temas yasağımı bildiği için Felix'e sarılmama şaşırmış gibiydi. Ama uzun sürmedi sadece anlamadığım bir duyguyla bana bakmaya devam etti. Neydi bu? Gözlerinde devam eden bir şaşkınlık vardı ama bu Felix'e sarıldığım için değildi emindim. Bakışlarındaki birçok karışık duygudan hiçbirini çözemiyordum. Ne olmuştu o odada?

Hyunjin:

Yakama yapışan el beni içeri çektiğinde neye uğradığımı şaşırmıştım. Kapı arkamdan gürültüyle kapanırken aynı zamanda dışarıdaki sesler tamamen kesilmişti. Uyuşuk vücudumla karşımdaki adama baktım. Daha doğrusu karşımdaki Minho'ya...

Üstündeki kıyafetler farklıydı ama yüzü ve vücudu Minho'yla birebir aynıydı. Nasıl olabilirdi bu? Karşımdaki beden beni duvara ittiğinde afallayan zihnim biraz olsun kendine geldi. Tekrar yakama giden eli daha sakindi. Dikkatle inceledim yüzünü ama alkol yüzünden hâlâ buğulu olan zihnim algılarımı kapatıyordu sanki.

"Hyunjin... Sonunda geldin!"

"Ne?" Ne demek sonunda geldin? Beni mi bekliyordu? Kimdi bu?

"Sen haklıydın. Şüphelerinde haklıydın onlar sizden değil bunu öğrendiğimde onlara karşı çıktığım için beni buraya kapattılar diğer üçü sizi yakalamaya çalışan adamlar için burada. Beni buraya kapattıklarında şüphelenmemeniz için şekil değiştirebilen bir iblisi kullandılar gerçek Minho benim. İnan bana..."

Ben ne dediğini bile tam algılayamıyordum. Doğruyu mu söylüyordu? Şekil değiştiren bir iblis... Bu da neydi? Yüzünde gerçek bir korku vardı. Ya çok iyi bir oyuncuydu ya da gerçek Minho sahiden oydu. Beynim allak bullak olmuşken mantıklı düşünmeye çalıştım. Tamam onlara güvenmiyordum ve pek hazzettiğim söylenemezdi. Ama onların Minho'ya olan sevgisi bariz ortadaydı. Ona böyle bir şey yapacaklarını sanmıyordum. Ne yapmalıydım?

"Changbin bana aşık!"

Birden panikle söylediği şey duraksamama neden olurken o devam etti.

"Ama ben ona karşı bir şey hissetmiyorum. Senden hoşlanmaya başladığımı farkedince hırçınlaşmaya başladı. Beni buraya kapatma fikri de ondan çıktı zaten. Senden uzak durmamı istiyor. Bizi kıskanıyor. Ama ben senden hoşlanıyorum Hyunjin..."

Söyledikleri kalbimi hızlandırırken zihnimin hâlâ ayık olan bir köşesi inanmamam gerektiğini söylüyordu. Minho beni oradan oraya savurabilecek kadar güçlü değildi geldiğinde. Hemen iyileşmiş olması imkansızdı. Yorgun ve adım atmaya bile zorlanan bedeni bunu yapacak durumda değildi. Bir gecede iyileşemezdi.

Ama zarif elini uzun saçlarıma uzatıp geriye taradığında düşüncelerim donmuştu. Yüzünü bana yaklaştırıp dudaklarımızı birbirine bastırdığında bedenim de donmuştu. Kollarını boynuma sarıp beni öpmeye başladığında karşımdaki beden Minho'ydu. Onun dudakları benim dudaklarımda geziyordu.

Beynim kırmızı alarmlarını yakmış beni uyarırken gözlerimi açtığımda gördüğüm yüz mantıklı düşünmemi engellemişti. Bundan olsa gerek duvardaki yerlerimizi değiştirip onu duvara yaslamış sertçe öpmeye başlamıştım. Sarhoşluğu süren zihnim bulunduğum durumu unutmuş onu gördüğümden beri gözlerimi alamadığım dudaklarını sömürmeye başlamıştı. Onun gerçek Minho olmasını isteyip istemediğimden emin değildim. Ne yaptığımı bile bilmiyordum.

Venom•° HyunHoWhere stories live. Discover now