°•20•°

328 53 131
                                    

Evet...

Ne diyeceğimi bilmiyorum o yüzden...

İyi okumalarr~

Minho:

Uykumdan uyandığımda görmeyi beklediğim şey Hyunjin'in mükemmel yüzüydü, koca bir boşluk değil...

Anın şokuyla ayıldığımda doğrulmuş etrafıma bakınmaya başlamıştım. Her şey o kadar tuhaf hissettiriyordu ki... Sanki bir rüyadaydım ya da belki bir rüyadan uyanmıştım..?

Bulunduğum yer gözüme fazlasıyla tanıdık gözükürken sırtımı dayadığım parmaklığa başımı yaslayıp hatırlamaya çalıştım. Açık alanda bulunmamın etkisiyle üşüyen vücudumu kollarımla sararken Hyunjin'in burda olup beni sıcacık teniyle ısıtmasını o kadar isterdim ki...

Yeni yeni uykunun etkisini üzerinden atan zihnim uyandığım yeri tanımaya başlıyordu. Burası evimin yakınlarındaki köprüydü! Bunu fark ettiğim anda hızla ayaklanıp emin olmak istercesine çevreyi taramaya başlamıştım gözlerimle. Emindim. Burası her pazar büyükannemle yürüyüşe çıktığımız parktaki köprüydü...

Etrafta kimsenin olmaması kaşlarımın çatılmasına neden olurken anın heyecanıyla ayaklarım benden bağımsız ezbere bildiği evin yolunda koşmaya başlamıştı. Gözyaşlarımı tutamazken hayatımda hiç koşmadığım kadar hızlı koşuyordum. Evimde miydim gerçekten?!

Yol bitip de oturduğum müstakil evin önünde durduğumda yüzümde özlem dolu bir gülümseme peydah olmuştu. Tam o anda aklıma gelen ise bunun nasıl mümküm olabileceğiydi. Gülüşüm suratımda donarken özlediğim evime girmeden sokağın ilerisindeki eve adımlamaya başladım. Benim evim zaten boştu zaman kaybetmenin bir anlamı yoktu...

Seungmin'in evinin önüne geldiğimde hızla kapıyı çaldım. Kapı çok geçmeden açıldığında karşımda gördüğüm Seungmin'le beraber rahatlamış beklemeden sıkıca ona sarmıştım kollarımı.

"Seungmin nasıl oldu bu? Nasıl döndük eve? Neden parkta uyandım ben?"

"Nereden eve döndük hyung?" O geri çekilip çatık kaşlarıyla bana bakarken dalga geçip geçmediğini anlamak için gözlerimi dikkatle yüzünde gezdiriyordum ama fazlasıyla ciddi görünüyordu.

"Hani biz kaçırıldık ya Seung? Koskoca bir evde sekiz kişi? Hyunjin? Felix? Jeongin? Jisung? Şakanın sırası değil, gerçekten..."

"Hyung asıl şakayı yapan sensin herhalde? Bizi kim niye kaçırsın? Felix diye birini hiç tanımadım ve diğerleriyle isimlendirilmiş birçok insan var. Karşı evdeki Jisung'la beraber kaçırılmadık herhalde? Hani şu sekiz yaşındaki veletle?"

İçime dolan tuhaf hisle beraber içeri geçtiğimde o da beni takip ederek salona geldi.

"Minho? N'oldu sabah sabah?" Salonda oturan Chan hyungu gördüğümde söylediklerini kulak ardı etmiş hızla karşısına geçmiştim.

"Hyung, biz nasıl eve döndük?"

"Dün mü?"

"Evet!"

"Seni ben bıraktım ya arabayla?"

"Arabayla mı?"

"Evet? Barınağa gittik sonra da Changbin'e uğrayıp biraz içtik akşam da seni eve bıraktım. Gerçi eve dönüşünü hatırlamayacağın kadar da içmemiştik ama..."

Umut dolan bakışlarım onun konuşmasıyla sönerken gözlerimin dolmaya başladığını hissediyordum. Neden böyle tatsız bir şaka yapıyorlardı ki bana?

Venom•° HyunHoWhere stories live. Discover now