°•10•°

505 62 70
                                    

İyi okumalarr~

Minho:

Gece olup herkes yataklarına çekildiğinde yanımda beni yan yastığı olarak kullanan Changbin'in uyumasını bekliyordum. Sonunda uyuduğuna emin olduğumda kolu ve bacağını onu uyandırmadan üstümden atmış yataktan yavaşça kalkmıştım. Kapıyı yavaşça açmaya çalıştığımda açılmamasıyla kaşlarımı çattım istemsizce. İkimizi odaya içerden kitlemiş olamazdı değil mi?!

Tamam. Plan değişikliği. Yatağa dönmüş uyuduğum yere geri yatmıştım. Changbin'in kolunu tekrar üstüme aldığımda uykumdan yeni uyanmış gibi bir ifade takınarak Changbin'i dürtüklemeye başladım. Sonunda kaşlarını çatıp gözlerini hafifçe araladığında amacıma ulaşmıştım da...

"N'oldu ya gece gece?"

"Acıktım."

"Bu konuda medet umman gereken son kişi bile değilim hyung farkındaysan..."

"Ya salak! Ondan değil. Beraber gece atıştırmalığı yiyelim diyorum. Hem sen de acıkmışsındır bence..." Hassas noktasından vuruyordum. Changbin asla yemeğe hayır demezdi.

"Tamam mutfağa inelim." Tam tahmin ettiğim gibi bir cevap aldığımda ikimizde yataktan kalktık. Changbin boynundan hiç çıkarmadığı kolyesini tişörtünün içinden çıkarttığında içimden çok fena sövüyordum ona. Anahtarı o kolyenin zincirine geçirmişti. Kapıyı açıp önden çıktığında arkasından o farketmeden kafasına vuruyormuş gibi yapıp kendimce hıncımı alıyordum.

Mutfağa indiğimizde üşendiğimiz için hazır ramen paketleri ve birkaç atıştırmalık çıkararak masaya koymuş su kaynatmaya başlamıştık. Planın ikinci aşamasına geçme vakti gelmişti.

"Aa... Şey. Jisung'u da mı çağırsak? Akşam da bir şey yememişti." Yapabildiğim kadar doğal kurmuştum cümleyi. Göz kontağı da kurmuyordum şüphelenmemesi için.

"Doğru, odadan çıkmamıştı. Gidip çağırayım ben."

"Ben çağırırım! Yani Jisung seni çok sinirlendiriyor ya. Akşam akşam gürültüden uyandırmayın milleti."

"Doğru aslında. Aptal sincap sinirlerimi tepeme çıkarıyor. Ama sen tek başına gidip gelebilecek misin ki hyungie?" Vicdanım sızlamamalıydı hayır. Şapşal bebişim benim, hyungunu da düşünürmüş. Yanağına kocaman bir öpücük bıraktım, kendimce özür diliyordum aslında ama onun haberi yoktu.

"Hallederim ben, hem bayağı bir iyileştim bence. Jisung'u uyandırmam biraz uzun sürebilir unutma." Kafasını sallayarak beni onayladığında merdivenlere yöneldim.

Jisung ve Hyunjin'in odasına geldiğimde sessizce kapıyı açtım. Gözlerim Hyunjin'e takılırken silkelenip kendime gelerek Jisung'un tarafına yöneldim. Uyurken daha da tombul görünen yanakları istemsizce gülmeme neden olurken birkaç kere adıyla seslendim. O işe yaramayınca yastığı hızla başının altından çektim. Bu işe yaramıştı işte.

Şokla gözleri açılırken birden uykusundan uyanmanın ona kattığı ekstra şapşallık şu an tam olarak ihtiyacım olan şeydi...

"Jisung benim odamda uyuyakalmışsın! Kalk kendi yatağına git hadi..." Zar zor açık tuttuğu gözleriyle sonunda söylediklerimi idrak edebildiğinde aklında sadece geri uyuma isteği olduğundan olsa gerek sorgulamadan yerinden kalkmıştı. Kendimi gülmemek için zor tutuyordum.

Onun peşinden giderken kafası karışan Jisung'a kendi odamı işaret ettiğimde aralık kapıyı ittirerek içeri girmiş kendini yatağa bıraktığı gibi uykusuna kaldığı yerden devam etmişti. İçimden zafer naraları atarken uyuyan Jisung'un üstünü neredeyse burnuna kadar örtüp odadan çıktım.

Venom•° HyunHoWhere stories live. Discover now