°•14•°

436 52 52
                                    

Dün evde olmadığım için birazcık gecikiverdi bölüm. Gözümü açtığım gibi yazmaya başladım umarım çok saçmalamamışımdır...

İyi okumalarr

"Hyung... Aç kapıyı hadi. Yattı herkes, Hyunjin'i de gönderdim..." Seungmin'in sesini duyan Minho bugün ilk kez kilidi çevirip açtı kapısını. Karşısında gördüğü kardeşi yüzüne buruk bir gülümseme yerleşmesine sebep olurlen hızla sarıldılar birbirlerine.

Minho'nun ihtiyacı olanı Seungmin her zaman hissederdi. Bu yüzden içeri geçtiklerinde sadece sustu. Sessizce, Minho'nun omzunda ağlamasına izin verdi. Şu an kafası fazlasıyla dolu olan hyungu henüz konuşmaya hazır değildi Seungmin'in edeceği tek bir kelime bile Minho'nun birbirine girmiş düşüncelerine yeni bir düğüm eklerdi.

Bu yüzden önce iyice ağlayarak içindeki karmaşadan kurtulmasını bekledi. Belli etmemeye çalışsada usulca ağladı onunla.

Minho gözyaşlarını tamamen tükettiğinde ise yorgun ikili yatağa girmişti. Minho Seungmin'i daha fazla üzmemek için uyuyormuş gibi yaparken onun uyuduğunu sanan Seungmin uykuya dalmıştı. Minho, zor uyumuş kardeşini uyandırmadan sessizce çıkmıştı yataktan. Yorgun bedenini duşa soktuğunda ağlamaktan yorgun düşmüşken içten içe kendini şartlamıştı. Bugün yeterince ağlamıştı, bu olay için bir daha gözyaşı dökmeyecekti.

Kısa süren duştan çıktıktan sonra ağzına kadar dolu dolaptan üstüne uygun bir şeyler seçip giydi. Hava sıcak olduğu için şort ve tişört yeterli olmuştu. Tüm gün içinde olduğu odanın onu bunalttığını hissettiğinde bahçeye indi. Bahçe kapısının önünde temiz havayı içine çekerken buradaki ilk gecelerinde Hyunjin'le birlikte oturdukları yerdeki silüeti gördü. Biraz daha dikkatli bakınca parlak sarı saçlar çekti dikkatini.

Kulağına gelen hıçkırık sesini umursamamaya çalışsa da canının yanmasına engel olamamıştı. Sabahki olayı hatırlayıp adımlarını ileri attı. Arkası dönük olan Hyunjin'in önünde durduğunda karşısında gözleri kıpkırmızı olan beden şaşkınlıkla ona bakıyordu. Minho tamamen mimiksiz gözükürken Hyunjin hızla ayaklandı.

Ağzını açıp konuşmaya hazırlanacakken Minho'nun, yanağına değen avcu ve dudaklarına bastırılan baş parmağıyla duraksadı. Hyunjin neye uğradığını şaşırmışken Minho ifadesiz bakışlarını kendi baş parmağından ayırmıyordu.

"Minh-" Minho yana adım atarak uzaklaşmaya hazırlanırken ani bir refleksle kolunu hafifçe kavrayıp durdurdu onu Hyunjin. Ancak o zaman anlayabilmişti Minho'nun yaralarını iyileştirmek için bunu yaptığını. Onu kırmasına rağmen nasıl bu kadar iyi olabildiğini aklı almıyordu.

"Şu an konuşmayalım Hyunjin olur mu? Söz sonra istediğin kadar anlat dinleyeceğim ama şimdi değil." Sesindeki soğukluk içini titretirken mecburen başını sallayarak onayladı onu Hyunjin.

"En azından yanıma otursan olmaz mı? Söz çıtım çıkmayacak..." Minho onun yalvaran gözlerine bakarken hayır diyememişti. Ne olursa olsun hoşlanıyordu ondan. Zaten en çok da bu yüzden kırılmamış mıydı? Hoşlandığı kişiden bunları duyduğu için...

Konuşmadan boş mindere oturduğunda Hyunjin biraz olsun rahat bir nefes alarak oturdu yanına. Minho gökyüzüne bakarken kendi gözünde taşıdığı yıldızlara gökteki yıldızların yansıması eşlik ediyordu. Hyunjin bu manzaranın bağımlısı olabilirdi...

Changbin:

Akşam olduğunda kendi odama giremeyeceğim için Hyunjin'in odasına ilerledim. O sincapla uyumaya meraklı değildim ama yapacak bir şey yoktu. Burada yalnız uyumak pek akıl işi değildi açıkçası. Kapıyı tıklatıp açtığımda yatakta oturmuş önündeki deftere bir şeyler karalayan Jisung'u görmüştüm.

Venom•° HyunHoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin