°•17•°

381 55 26
                                    

Fırlatıp kaçıyorum

Anneme sınav sonucuna bakıcam diye internet açtırdım bölüm atıyorum böyle de hayırlı bi evlat

Hyunjin:

"Ne demek sevgilisiniz ya?! Hem de neredeyse bir aydır! Bize niye söylemediniz?"

"Dolabın altında bir iblis var ve gerçekten derdimiz bizim aramızdaki ilişki mi?"

"Niye öyle söyledin Jeongin? O iblis bizim ilişkimizden daha mı değerli..?" Sorduğum sorunun konusu fena halde çarpıtılmışken Jeongin Felix'in dudaklarını büzüp kendisine çevirdiği sevimli yüzüyle sınanıyor gibi gözüküyordu.

"Tabii ki hayır meleğim... Konuyu bizden uzaklaştırmaya çalışıyordum sadece. Başımızın etini yiyecekler yoksa..." Felix'in yüzü hem onun hitap şekliyle hem de verdiği cevapla aydınlanmışken benim çenem yere düşmek üzereydi.

"Meleğim ne be?! Hyunga n'oldu?" Beyin loblarım müstehcen bir münasebete girmişti şaşkınlığım karşısında.

"Hyung, sevgilime de hyung diyecek değilim herhalde... Hem minicik zaten o, insanın kendinden büyük olduğuna inanası gelmiyor." Felix kızaran yanaklarıyla başını eğerken resmen gözlerimin önünde yaşanan flörtleşme kafamı duvarlara sürtmek istememe neden oluyordu. Tam o sırada Minho'nun sesini duymamla şoku atlatamamış surat ifadem ona döndü bu sefer.

"O nereden çıktı öyle? Ne olursa olsun hyung demelisin. Sonuçta o senden büyük." Bunun Jeongin'e hitaben söylendiğine pek emin değildim.

"Niyeymiş o? Kedi kılıklı minicik adama hyung demek zorunda falan değil!"

"Zorunda! Yaş cüsseye bakmıyor beyefendi! Paşa paşa kabul edecek iki yaş küçük olduğunu. Hyung diyecek!"

"Demeyecek!"

"İki yaş? Hâlâ bizim hakkımızda konuştuğunuza emin misiniz?"

"Evet!"

"Evet!" Aynı anda bağırarak cevap vermemizle Felix yerinden sıçrarken araya girdiğine pişman olmuşa benziyordu.

"Ya dağıtmasanıza konuyu! Sizin sevgililiğinizdeydik en son. Nasıl oldu bu?"

"İki yıldır hoşlanıyorduk birbirimizden zaten. Siz şakasına flörtleştiğimizi düşünüyordunuz biz de durumu çakmayın diye gruptaki herkese şakasına yürümeye başladık. Baktık olmuyor geçen ay minik bir patlama noktası oldu öyle çıkmaya başladık. Jeongin biraz fazla kıskanç da... Ayrıca sen hiç konuşma bence! Seni de Changbin'le bastık! Sen hiç anlatıyor musun?! Hadi biz aynı arkadaş grubundayız diye söylemeye cesaret edemedik, siz ne alaka?"

Topu herkes birbirine atarken maç izlercesine izliyordum ortamı. Şaşkınlığım geçmiş sayılmazdı ama tartışmayı izlemek eğlenceli olmaya başlamıştı. Top Jisung'a atılmışken gözler de onun üstündeydi. Konu kendisine de değdiğinden arkasındaki Changbin de gerilmişe benziyordu.

"Ya bana öpüşeceğimiz vahiy mi inecekti de anlatacaktım?! Aniden oldu biz de bilmiyorduk herhalde..." Haklıydı tabii bir yerde.

"En azından hoşlandığını söyleyebilirdin." İkisi her an birbirlerinin üzerine atlayabilecek gibi gözükürken bu cümle Jisung ve Changbin ikilisini açıkça germişti.

"Ya sen sussana bir... Karıştırma şimdi oraları." Jisung sessizce dişlerinin arasından konuştuğunda Felix pot kırdığını anlayarak gözlerini büyütmüş özür diler gibi bakmıştı Jisung'a. Jisung, küçük günışığı ikizine kıyamayacağı için Felix kesinlikle şanslıydı. Bu potu ben kırsaydım kendimi tavan üstüme çökmüş can çekişirken bulurdum muhtemelen...

Venom•° HyunHoWhere stories live. Discover now