¹³

275 42 53
                                    

Ölümden sonraki hayata inanırdım.  Ama öldükten sonra tekrar aynı bedende başka bir hayata doğmaya inanmıyordum.

Şu an içinde olduğum durum her neyse bu değildi.  Ölmüş olmazdım, ölmüş olamazdım.

Ensemde hissettiğim sıcak nefesle olduğum yerden sıçradım.  Öyle dalmıştımki onun karşı taraftan yanıma kadar geldiğini bile anlamamıştım.

"Yeniden doğduğunu mu düşünüyorsun?" Diye sorduğunda sesinde alay yoktu. Benimle alay etmiyordu. Gerçekten soruyordu. Ve bu konuşmaları Bir başkası duysa ikimize de kaçık olduğumuzu söylerdi.

"Öyle olmadığını umuyorum." Sesim neden bu kadar çaresiz çıkmıştı ki şimdi?

Arkamda durduğu için kafasını eğip bana baktı.  Ve ben de onu görmek için kafamı geriye doğru atmak zorunda kalmıştım.  Kafam göğsüne demiyordu ama bir milim bile kımıldasa bu gerçekleştirdi.

Düne göre sakinlemiş görünüyordu. En son elindeki bardağı onlarca parçaya ayıracak kadar sinirlenmişti. 

Elini boynuma dediğinde kımıldamamak adına kendimi sıktım. 

Elleri soğuktu. Boynumda dolaştıkça bunu tenimde hissediyordum. Bu içimde bir  yerlere tutunma hissi uyandırdı .

Eli ne aradığını bulmuş gibi nabzımın üzerinde durdu. Orada biraz oyalandı.

"Yaşıyorsun Farah," Diye fısıldadığında gözlerim ister istemez dudaklarına kaydı. "İnan bana..."  Bu kez o da bana bakıyordu.  Ve soğuktan olsa gerek elleri gibi dudakları da kızarmıştı.

"Farah ." Dedi yeniden . Gözlerim benim isteğim dışında kapandı.  Sesinin büyüleyici bir etkisi var gibiydi.  Ve sanki şu an beni hipnotize ediyordu.

"Bana adımı söyle Farah." Bunu bilerek mi yapıyordu bilmiyorum ama gerçekten kendimi bir hipnozun etkisi altında hissediyordum. Üstelik bunu gözleriyle yaptığını düşünüyordum ama şu an gözlerim kapalıydı.  O halde üzerimde olan etkisi neden biraz olsun azalmıyordu?

Onu ittirmek kendimden uzaklaştırmak istiyordum. Birisi bizi böyle görse her şeyi yanlış anlardı. Ama bunu yapacak gücü kendimde bulamıyordum.  Sanki bu benim gücümün çok ötesinde bir şeydi. 

"Bana adımı söyle Farah." Nefesi şimdi çok daha yakındı  bu yanmış gibi hissetmeme sebep olmuştu. Anında gözlerimi açıp onu ittirdim.

Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırıp yerinden bir milim dahi kımıldamamış olan yabancıya baktım. 

Ucuna yara bandı yapıştırdı baş parmağı nabzımın üzerinde yavaşça hareket ediyordu.

Bu yara dün olmuştu sanırım. Daha fazlası olduğuna da emindim. Çünkü avucunun içindeki bardağı düşünmeden parçalara ayırmıştı. Bazı anlarda beni ürkütüyordu. Ama yinenede nedensiz bir şekilde bana zarar vermeyeceğini düşünüyordum.

"Bu yaptığın hiç doğru değil!"

İyi ama neden bu kadar doğru hissettiriyordu ki? Nabzımın üzerinde biraz daha oyalandı. Dokunuşu çok nazikti. Sanki kırılacakmışım gibi parmak uçlarıyla dokunuyordu. Hâlbuki gözlerine baksanız beni azarladığını düşünürdünüz.

ÇOKLU OLASILIK Onde histórias criam vida. Descubra agora