⁴⁴

207 24 11
                                    

Sıfırdan başlamak için sıfırdan başlayamayacak bir durumdaydım. Çünkü her şeyin silinip gitme ihtimali sizi baştan başlama konusunda tereddütte bırakıyordu.

"Bahçeye çıkmak ister misin?" diye soran Sevgi'ye kaydı bakışlarım. O odaya geldiğinden beri pencerenin önünde durmuş dışarıyı seyrediyordum. Onlarla konuşmayı reddettiğim bir noktadaydım. Çünkü doktor teklifimi kabul etmemişti ve bende bir ihtimal onu caydırabilirim diye düşünüyordum. Sabah benimle konuşmaya çalıştığında büyük bir sessizlikle karşılamıştım onu. Şimdilik üstüme gelmiyor beni zorlamıyordu.

Konuşmak yerine kafamla ona onay verdiğimde dolaptan benim için bir hırka çıkarıp omuzlarıma attı. Halime Hanım bir kaç kıyafet göndermişti. Kendisi de gelmek istese de İstememiştim. Eskisi kadar kızgın değildim onlara. Sonuçta kızlarını korumaya çalıştıklarını sanıyorlardı. Ama şimdi gelirlerse yanıkları açıklamak zor olurdu. En azından iyileşene kadar onlarla görüşmeyi kabul etmeyecektim.

Etrafta dolaşan insanların arasından geçerken hiç sırıtmıyordum . tam da aklını kaçırmış biri gibi görünüyordum.

Aklını kaçırmış biri nasıl görünürdü?

Giray gittiğinden beri içimdeki o yabancı his yine kendini göstermeye başlamıştı. Burası bir son duraktı ve ben otobüs şoförüne söyleyemediğim için buraya kadar gelmiş gibiydim. Şimdi eve kadar yürümem gerekiyordu. Ama o yanım da olmayınca tüm o yol fazlasıyla ıssız geliyordu. Sanki bundan önceki hayatımda o varmış gibi...

Benim kaç hayatım vardı?

Kaçında o vardı?

Ne fark eder ki?

Şimdi bile yoktu.

Kovsan bile geri geleceğim...

Pencerenin önüne tüneyen kediye kaydı gözüm. Sarı tüyleri olan minicik bir şeydi. Pamuk gibi duruyordu. Sevmemek elinizle bile değildi.

Sevgi hemen arkamdan gelirken ona doğru yürüdüm. Dün odama gelen kedi hâlâ penceremin önünde duruyordu. Onu kucağıma alıp sevemediğim için çok üzülmüştüm. Çünkü doğru düşünmüştü onunla tanışmak isterdim.

"Selam." Dedim sanki beni anlıyormuş gibi diz çökerek. "Dün sana arkamı döndüğüm için üzgünüm." Sevgi neyden bahsettiğimi bilmiyormuş gibi bana bakıyordu. Çünkü giray içeri gizlice girmişti ve kamera kayıtları izlenmeden bunları bilmeleri imkansızdı.

"Kucağıma gelmek ister misin?" onu ürkütmemeye çalışıyordum. Çünkü daha yavruydu. "Bence senin adın ne olsun biliyor musun?" kediyide alıp boş banklardan birine doğru yürüdüm. Dün onun ismini benim verebileceğimi söylemişti. Aslında sabaha kadar bunu düşünmüştüm. İşte onun üzerimde böyle bir etkisi vardı. Sürekli aklımı meşgul eden biriydi. "Pamuk olsun. " tüylerini okşarken kafasının üstüne küçük küçük öpücükler konduruyordum. Bu isim ona çok yakışmıştı. Kendiside pamuk gibi yumuşacık bir şeydi. "Sen benim arkadaşım olmaya mı geldin buraya? Çok sıkıldığımı anlayıp bana mı geldin?"

"Evet." Konuşan kesinlikle kucağımda oturan kedi değildi.

"Esved." Dedim bir anda kafamı kaldırrak. Gerisi çok ani gelişti. Kediyi nasıl banka bıraktığımı nasıl oturduğum yerden kalktığımı nasıl ona doğru koştuğumu bilmiyorum. Ama yaklaşık on saniye sonra boynuna sıkı sıkı sarılmış bir şekilde "Esved ." diye sayıklıyordum.

ÇOKLU OLASILIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin