⁴⁹"FİNAL"

191 19 19
                                    


Bir hafta sonra...

Giray'dan

Bugüne kadar hep sorgulamadan yaşayan bir insan olmuştum. Çünkü vardım. Neden var olduğumun ne önemi vardı. Sadece vardım.

Şimdi ufalmış ve yok olmuş gibi hissediyorum.

Küçük bir çocukken hep başarılı olmam gerektiğini düşünürdüm. Çünkü hem annem hem de babam akademik açıdan oldukça iyiydiler. Ve bana öğrettikleri tek şey buydu.

'Başarılı olacaksın ki insnalar sana saygı göstersin.'

Bu büyük ev ve tüm bu imkanlar başarılı olmanın getirdikleri değildi. Çünkü en nihayetinde babam sıradan bir polis memuru annem edebiyat öğretmeniydi. Yani tüm bu saygınlığı asla kendileri kazanamamışlardı belki de bu yüzden bana sadece bunu öğretmişlerdi. Kendi başaramadıklarını benim devam ettirmemi istemişlerdi.

Dedem ülkenin sayılı iş adamlarındandı. Tüm bu imkanları o bize sağlıyordu. Ve kimse de elinin tersiyle itmiyordu. Ama yine de hazıra konmak yerine söyledikleri gibi o başarılı çocuk olmuştum. Çok çalışmıştım. Hep çok çalışmıştım. Nihayetinde ülkenin en iyi üniversitelerin birinde tam burslu olarak okuyordum.

Okumayı sınıf arkadaşlarımdan önce çözmüştüm, çarpım tablosunu ilk ben ezberlemiştim, hayat bilgisi dersinde hep ilk parmağını kaldıran ben olmuştum, güzel yazı defterimi beğenmeyip yazımı güzel kılana kadar gecelerce uyumamıştım. Üstelik yaşım daha kaçtı ki?

Bazı şeyleri kavrayamayacak kadar küçük ama saygının sadece bunlar kazanılacağını kafama kazıyacak kadar etki altındaydım.

Ben o saygıyı hiç kazanmadım. Daha da kötüsü kendime olan saygımı da kaybedeli çok oluyor.

Başarılı olmak, çok çalışmak sadece adınızı duyuruyor ve bunca yıldır yaptığım sadece buydu.

Sonra biriyle tanıştım. Adımı bilmiyordu bile. Halbuki çocukluk arkadaşım olduğunu düşünüyordum o zamanlar.

Deliler gibi adımı söylesin istedim. İnsanlara ezberletmek için gecelerce uyumadığım o adı onun sesinden duymak istedim.

Ama bırak adımı bilmeyi beni bile tanımıyordu.

İşte buraya kadardı. Ona duyuramamıştım kendimi. Zaten diğerlerinin ne kadar duyduğu da şahibeliydi.

Umutsuz bir vaka gibi beni görmesini beklerken çocukluk arkadaşımın aslında onun çok farklı birisi olduğunu düşünüyordum. Çünkü aslında o değildi bile.

Ve ben bunu anlamaya çok geç kalmıştım. Çocukluğumdan beri öğrendiğim her şeyi siktir etmeli , aklımın çizdiği sınırların dışına çıkmalı ve onu kabul etmeliydim. Çünkü o bana gerçekleri anlatırken beni kabul etmişti aslında. Bense bir aptal gibi onu kaderine terk etmiştim.

Şimdi durup geriye bakınca ne kadar aptal olduğumu düşünmeden edemiyordum. Onu görmezden gelirken farkında değildim aslında sınırlı sayıda olan günlerimden kaybettiğimi. Eğer öyle olduğunu bilseydim yemin ediyorum ki bir saniyesini bile ayrı geçirmezdim. Yaptığı her şeye boyun eğer hayatının bir köşesinde kalamaya razı gelirdim.

ÇOKLU OLASILIK Where stories live. Discover now