BÖLÜM 2

3.9K 261 379
                                    

Düğün günü Dolunay heyecanla erkenden uyanmıştı. Sanki kendisi evleniyormuşcasına mutluydu. Demir'in dönüş haberini duyduktan sonra düğüne katılamayacağını sanmıştı ama Pelin iki gün önce aradığında Demir'in İstanbul'a temelli döneceğini ama düğüne yetişemeyeceğini söylemişti. "Bu yüzden Dolunaycığım, her ne kadar Demir'in gelemeyeceğine üzülsem de senin gelmene bir o kadar seviniyorum! Bu konu beni o kadar üzüyordu ki, kendi kendine çözülmesine çok sevindim inan ki..." demişti.

Pelin Dolunay'ın sabahtan itibaren kendisine katılmasını istemiş, kuaföre de birlikte gitmeyi teklif etmişti ama ekip zaten o kadar kalabalık olacaktı ki Dolunay katılmamayı seçmişti. Pelin'in annesi ve kayınvalidesi, Mert'in iki kız kardeşi, Pelin'in üç kuzeni... Dolunay kuafördeki curcunayı düşünmek bile istemiyordu.

Düğüne daha saatler olduğu için biraz çalışmaya karar verdi. Evinin birinci katında bulunan ofisinde bilgisayarın başına otururken en son zincir hastaneyle yaptıkları görüşmeyi düşündü. Hastane sahipleri Gürer Medikal'i oldukça zorlamış, maliyetin altında fiyatlar istemişlerdi. Dolunay istedikleri fiyatın mümkün olmadığını kibarca açıklamış, kendileri için son teklifi iletmiş ve görüşmeyi bitirmişti. Şimdi tüm firma nefesini tutmuş müşterinin cevabını bekliyorlardı.

Bilgisayarını açtı ve finans departmanından gelen son raporu okumaya başladı. Aynı satırı beşinci kez okuduğunu fark edince durdu ve kendisini aklından hiç çıkmayan düşüncelere bıraktı.

Demir dönüyordu.

Demir temelli dönüyordu.

Şimdi ne olacaktı? Demir'le karşılaşma ihtimali Dolunay'ı hem çok korkutuyor hem de çok heyecanlandırıyordu. Üstelik bu ihtimal düşük bir ihtimal de değildi. Erzin Holding birkaç sene önce sağlık alanına da giriş yapmış, iki tane şehir hastanesi projesi kazanmıştı. Projelerin medikal cihaz alımları çok yaklaşmıştı. Yakında firmalarla toplantılar da başlayacaktı. Normalde holding sahibinin bu toplantılara geldiği görülmüş şey değildi ama birlikte çalışılması durumunda bu projeler onları karşı karşıya getirebilirdi. Hiçbir noktada olmasa, açılışta karşılaşmaları işten bile değildi. Birlikte çalışmasalar bile Ahmet'in sosyal sorumluluk projeleri bir gün mutlaka yollarının kesişmesine neden olacaktı.

Pelin ve Ahmet ne yapacaklardı? Demir'e kendisiyle görüştüklerini söyleyecekler miydi yoksa onu kaybetmemek için Dolunay'ı mı gözden çıkaracaklardı? İşin kötüsü Dolunay böyle bir karar alsalar onları anlar, hatta hak bile verirdi. Acaba düğünden sonra ikisini karşısına alıp kendisi mi böyle bir şeyi teklif etmeliydi? Pelin'in bu düğün konusunda ne kadar üzüldüğünü duymak Dolunay'ı çok etkilemişti. Onları istemeden de olsa bir kez daha üzmeyi hiç istemiyordu, buna hakkı da yoktu. En doğrusu bu gece düğünde onlarla son bir kez doya doya eğlenip, Pelin balayından döndüğünde ikisiyle de konuşmaktı.

Kararını verdikten sonra rahatladığını düşünerek tekrar raporu okumaya başladı. Beş dakika sonra hiçbir şeyin kafasına girmediğini fark edip bilgisayarı kapattı. Telefonunu alıp giriş katındaki salona indi ve haber sitelerinde gezinmeye başladı.

Bir gazetenin magazin sayfasında Demir'in fotoğrafını görünce habere tıkladı. Onun ülkeye dönüşüyle ilgili bir haberdi ama ne zaman döneceğiyle ilgili bir şey yazmıyordu. Dolunay ekranı tekrar yukarı kaydırarak fotoğrafa geldi ve Demir'e baktı.

Zaman Demir'e çok yaramıştı. Eskiden biraz çelimsiz, bebek yüzlü biriydi ama şimdi uzun açık kumral saçlarını topuz yapmış, sakal bırakmıştı. Kolları ve omuzları genişlemiş, boyu iyice uzamıştı. Kahverengi gözleri sıcacık gülümsüyordu fotoğrafta. Demir'i inceledikçe Dolunay'ın kalp atışları hızlanmış, hiçbir zaman unutmadığı hisleri yeniden gün yüzüne çıkmıştı.

O Günden BeriWhere stories live. Discover now