BÖLÜM 8

3K 205 19
                                    

Demir konuşmanın tamamını duymuştu. Dolunay'ın Fatih'e yalan söylemesinin iki sebebi olabilirdi. Ya Fatih'in kendisine ilgisi vardı ve Dolunay bunu bitirmeye çalışıyordu ya da Dolunay'ın Fatih'e ilgisi vardı ve onu kıskandırmaya çalışıyordu. Demir neler olduğunu öğrenmek için konuşmaları duyduğunu belli etmesi gerektiğine karar verdi.

"Dolunay?" dedi.

Dolunay aniden arkasını dönerek Demir'e baktı. "Demir! Sen ne zamandır buradasın?"

"Benim varlığımı kullanarak ya Fatih'in cesaretini kırmaya çalıştığını ya da onu kıskandırmaya çalıştığını anlayacak kadar..." dedi ve Dolunay'ın yüzündeki mutsuz ifadeye gülümsedi. "Sorun değil Dolunay. Bana zarar verecek bir şey yapmadın sonuçta, Fatih'le ilişkin seni ilgilendirir." dedi.

Dolunay masayı işaret ederek "Daha fazla soğutmadan yesek mi?" dedi. Demir masaya otururken Dolunay mutfağa giderek Demir'e bira kendisine de şarap getirdi.

Masaya otururken "Fatih... Onun bana karşı hisleri olduğunu düşünüyorum." dedi. Bir yandan tabağına tavuk ve patates alırken bir yandan da konuşmaya devam etti. "Yani bana bir şey söylemedi ama bazı tavırları, teklifleri bana bunu düşündürüyor... O harika bir insan Demir. Onu üzmeden, kırmadan bir şekilde cesaretini kırmaya çalışıyordum. Hem arkadaşım hem de Genel Müdürüm olarak onu kaybetmek istemiyorum. Özür dilerim, seni alet etmemeliydim."

Demir ilginin Fatih tarafından olduğunu duyunca rahatlamış, Dolunay'ın bu ilgiyi bitirmek için kendisini kullanmasından keyif bile aldığını fark etmişti. Bir yandan yemeklerini yerken bir yandan da telefonda Dolunay'ın söylediği bir şeyi kafasında döndürüp duruyordu.

"Dolunay, sana bir şey sorabilir miyim?"

"Tabii ki sor."

"Sen şu anda benimle olmaktan rahatsız mısın? Yani varlığım seni rahatsız ediyor mu? Gideyim diye saniyeleri sayıyor musun mesela?"

Dolunay gülümsedi. "Hayır tabii ki, bu nasıl bir soru? Çok güzel bir gün geçiriyorum sayende. Yıllar sonra yine eskisi gibi olduğumuzu kısa süreliğine de olsa hissetmek iyi bile geliyor. Ben... Ben özlemişim seni..." diyerek gözlerini kaçırdı.

"O zaman sana bir teklifim var. Hazır mısın?" dedi Dolunay'a.

Dolunay şaşkınca bakarak "Hazırım." dedi.

"Birkaç günlüğüne ateşkes ilan edelim. Telefonda Fatih'e söylediğin gibi Roma'nın keyfini çıkaralım. Ben de uzun zamandır gelmemiştim. Hazır buradayken neden olmasın? Hem ben bol bol fotoğraf çekerim hem de senin Fatih'e anlatacak gerçek anıların olur. Ne dersin? İstanbul'a döndüğümüzde yine eskisi gibi arkadaş olmamaya devam ederiz."

Demir konuşurken Dolunay önce çok heyecanlanmıştı. Demir'le ikinci bir şansı olabilir miydi? Arkadaş olarak tabii ama Dolunay'a o da yeterdi. Ama en son söyledikleri hayallerini suya düşürmüştü. Yine de birkaç günlüğüne de olsa, Roma'da Demir'le olmak... Dolunay bunu asla reddedemezdi.

"Olur derim." dedi gülümseyerek.

Demir yemeğini bitirerek "O zaman ben otele gideyim, holdingle ilgili ayarlama yapmam lazım. Yarın kaçta buluşalım?" diye sordu.

"Otele mi? Otelin nerede ki?" Dolunay hayal kırıklığına uğramıştı. Madem sadece birkaç günü olacaktı, onun birkaç dakikasını bile ayrı geçirmek istemiyor, bu birkaç günü sonuna kadar yaşamak istiyordu. Demir'i burada kalmaya ikna edemez miydi?

"Merkezde küçük bir otel ayarladım. Buraya gelmeden uğrayıp eşyalarımı bırakmıştım."

"Ama sen burayı sevmiştin! Ne anlamı kaldı otelde kalırsan? Bak ne diyeceğim, benim de bir karşı teklifim var o zaman. Rahatsız olmam dersen benim bir misafir odam var. Orada kalabilirsin. Eskisi gibi sabaha kadar laflamak istersek ne olacak? Gece içki bile içemezsin araba kullanacağın için... Hem sabah denize falan da girebilirsin istersen. Ne dersin?"

O Günden BeriWhere stories live. Discover now