BÖLÜM 3

3.5K 267 362
                                    




Demir özellikle son anı beklemişti. Işıklar kapanınca usulca düğün salonuna girdi ve Ahmet'in masasını bilmediğinden sahnenin önünde Pelin'i görebileceği bir yerde kolona yaslanarak beklemeye başladı. Barkovizyondaki fotoğraflara bakarken etrafta gözleri Ahmet'i aramaya başladı. Muhtemelen önlerde bir masayı ayırmıştı Pelin kendilerine.

Karanlıkta tam göremese de sahne ışıkları ortamı aydınlattığından Ahmet'in altın sarısı, hafif dalgalı saçlarını ayırt edebileceğini düşündü. En sonunda aradığını kendi yaslandığı kolonun tam karşısındaki masada buldu. Aralarında sadece boş bir sahne vardı. Gördüğü kişinin Ahmet olduğuna neredeyse emindi.

Tam yanına gitmek için doğrulmuştu ki birdenbire barkovizyon sona erdi ve güzel bir müzik eşliğinde Pelin'le müstakbel eşi kapıdan el ele girdiler.

Pelin'in mutluluktan gözleri parlıyordu. Işıklarla aydınlatılmış yoldan sahneye doğru yürürken etrafa gülücükler saçıyordu. Bir anda masalardan bir sürü insan ayağa kalkıp sahneye yaklaştı. Belli ki herkes gelin ve damadın evlilik anını fotoğraflamak istiyordu. Demir de fotoğraf makinesini çantasından çıkardı ve güzel bulduğu anları çekmeye başladı. Daha iyi bir açı bulmak için insanların arasında dolaşırken birdenbire objektifine hiç beklemediği bir yüz takıldı.

Demir donup kalmıştı. Dolunay'ın burada ne işi vardı? Yoksa sonunda aralarına dönmeye hazır mıydı? Pelin'in düğün planlarını öğrenmek zor değildi. Belki de buraya gelerek kendince aralarında açtığı koca uçurumu kapatmak istemişti. Demir'in kalp atışları hızlanmıştı, heyecandan ne yapacağını bilemez haldeydi.

Kendine engel olamayarak Dolunay'ın fotoğraflarını çekmeye başladı. Fakat durumla ilgili adını koyamadığı bir şey onu rahatsız ediyordu. Fotoğraf makinasını indirip Dolunay'ı biraz daha dikkatle incelemeye başladı. En sonunda sorunu anladı.

Dolunay ait olmadığı bir yerde gibi davranmıyordu, çekingen veya ürkek değil; aksine çok mutlu ve ait görünüyordu.

Demir duruma anlam vermeye çalışırken birden Dolunay'ın yanına Ahmet gelmiş, kolunu omzuna atmış, kulağına doğru eğilerek onu güldürecek bir şeyler söylemişti. Ahmet ve Pelin Dolunay'la görüşüyorlar mıydı? Hatta takındıkları tavırlara bakılırsa Ahmet'le Dolunay'ın arasında bir şeyler bile olabilirdi.

Demir aniden çok sinirlendi. Hem en yakın arkadaşları kendisinden bir şeyler saklıyorlardı hem de Ahmet... Düşünmek dahi istemiyordu Demir. Ahmet de Pelin de onun Dolunay'a olan hislerini bilmiyorlardı ama yine de en yakın arkadaşlar hissetmez miydi böyle şeyleri? Bu kadar iyi saklamış olabilir miydi? Belki de Pelin Demir'in gelemeyeceğini duyduğunda bu yüzden fazla tepki vermemişti.

Şüpheler içinde ne olduğunu anlamaya çalışırken, Demir o an bir karar vermesi gerektiğini anladı. Hiç kimseye görünmeden düğünden ayrılabilir, onlara hesap sorabilir ya da hiçbir şey yokmuş gibi davranıp onların kendisine durumu açıklamalarını bekleyebilirdi. Demir belki de yeni barışmış olabileceklerini, kendisine söyleyecek zamanları olmamış olabileceğini düşündü. Zaten şu anki durumun Demir'in kabul edebileceği tek açıklaması da buydu.

Ayrıca ne olursa olsun Pelin'in en güzel gününü mahvetmeye hakkı yoktu. Eğer bir açıklamaları varsa ve Demir bunu öğrenmeye çalışmadan düğünü zehir ederse, telafi edemeyeceği bir hata yapmış olurdu. En sonunda en yakın arkadaşlarına bir şans vermeye karar verdi.

Demir kafasında bunları yaşarken nikah kıyılmış, Pelin ve Mert ilk danslarını etmeye başlamıştı. Demir birkaç poz çektikten sonra makinasını çantasına yerleştirdi ve düğünün başında Ahmet'in oturduğu masaya baktı. Dolunay da Ahmet de oturmuş, gülümseyerek gelin ve damadı izliyorlardı.

O Günden BeriWhere stories live. Discover now