BÖLÜM 20

2.4K 164 4
                                    

Demir odasına döndüğünde projelerle ilgili bilgi sahibi birilerine ulaştığı için keyfi yerindeydi. Meliha teyzeyle ofise dönerlerken ondan dört kişinin personel dosyasını istemiş, isteğinin hiçbir şekilde duyulmaması gerektiği konusunda da onu uyarmıştı.

Meliha teyze İK departmanında çok yakın bir arkadaşı olduğunu, onun da kendisi gibi ağzı sıkı olduğunu söylemiş, "Merak etmeyin Demir Bey, kimse duymadan halledeceğiz." demişti.

Dosyalar önüne geldiğinde Demir önce Nermin Hanım'ın dosyasından başladı. Nermin hanım kırk dokuz yaşındaydı. Yirmi senedir Erzin Holding'de çalışıyordu. İnşaat Mühendisliği okumuş, daha sonra İşletme yüksek lisansı yapmıştı. Önce mühendis olarak başlamış, zamanla Şef, Müdür ve Direktör olmuştu.

Erzin Holding'deki geçmişi oldukça kuvvetliydi ama buraya başlamadan önceki iş deneyimleri hiç parlak değildi. Yedi sene büyük küçük birçok firmada çalışmış, en uzun çalıştığı yerde bir sene çalışabilmişti. Böyle bir özgeçmiş Demir'in önüne gelse, bu çalışanı tercih etmezdi. Belli ki bir uyuşmazlık vardı.

Demir kendi kendine 'Peki sonra burada nasıl bu kadar uzun zaman tutunabilmiş? Karakteri mi değişmiş birdenbire?' diye sordu.

Daha sonra Ertan Bey'in dosyasını önüne alan Demir, yine uzun süredir burada çalışan, özgeçmişi kuvvetli biriyle karşı karşıyaydı. Dikkatini çeken bir şey görmeyince Hakan Bey'in personel dosyasına bakmaya karar verdi.

Hakan Bey otuz altı yaşındaydı. İşletme bölümü mezunuydu. Hastane yönetimi üzerine yüksek lisans yapmış, yirmi üç yaşında özel bir hastanede yönetici asistanı olarak işe başlamıştı. Üç sene içinde asistanlığını yaptığı yöneticinin yerini almış, iki sene sonra da bir üst pozisyona yükselmişti. Bu pozisyonda da üç sene çalıştıktan sonra hastane yönetiminden biyomedikal bölümüne geçmiş, üç sene medikal cihaz alımları ve bakım-onarım takiplerini yapan ekibi yönetmişti. İki sene önce, şehir hastaneleri projesi alındığında Erzin Holding'e iki projenin de proje yöneticisi olarak başlamıştı.

Demir merakından geçen iki senenin üç yüz altmış derece performans değerlendirmelerine baktığında Hakan Bey'in yöneticisi Ertan Bey'den iki sene üst üste ortalama bir puan aldığını; ama dengi olan çalışma arkadaşından ve altı olan arkadaşından en yüksek puanları aldığını görmüştü.

Demir Ertan Bey'in ya Hakan Bey'e mobbing yaptığını ya da sindirmeye çalıştığını düşünüyordu.

Şimdiye kadar gördüklerinden edindiği izlenim Hakan Bey'in işi asıl yürüten kişi olduğuydu ama bunun gerçekten böyle olup olmadığını Hakan Bey'in sunumunda anlayacaktı.

Ertan Bey şimdiye kadar sorduğu hiçbir soruya elle tutulur cevap verememişti. Üstelik Pınar Hanım'ın ağzından kaçırdığı 'bu saatlerde burada olmaz' mevzusu onun alışkanlığı olduysa, anlaşılan holdingde durmaya bile tenezzül etmiyordu.

Dahili telefonu alarak Meliha teyzeyi aradı. "Meliha teyze? Hala holdinge giriş çıkışlarda kart basılmıyor mu çalışanlar tarafından?"

"Evet, genel uygulamamız böyle ama müdür ve üstü unvandaki çalışanlar kart basmak zorunda değil."

"Nasıl yani? O niyeymiş?"

"Birkaç sene öncesine kadar herkes kart basıyordu ama bir olay yaşandı. Şimdi emekli olan dönemin müdürlerinden birinin karısı kanserdi. O yüzden holdinge düzensiz bir şekilde gelip gidiyordu. Dönemin İK Direktörü Mustafa Bey'le hiç anlaşamıyorlardı; Mustafa Bey, Barbaros Bey'in şirkete giriş çıkış saatlerini Metin Bey'e e-posta atarak resmi bir şikayette bulundu. E-postanın CC'sine de güya yanlışlıkla tüm şirketin e-posta ağını dahil etti."

O Günden BeriWhere stories live. Discover now