6. "Safkan ailesi"

11K 461 27
                                    

Hatice hala adama derdini anlatamamıştı. Adam galiba onu gözünde çocuk olarak görüyordu. Yüz örtüsünün altında sakladığı yüzünü tahmin edemiyordu demek. 

“Şeref sözü veriyor musunuz Ömer Ali Safkan?!” diye tekrar sordu kız.

“Veriyorum! Tamam! Rahatla işte! Şeref sözü veriyorum Allah şahitim olsun eğer karım olursan seni zorlayacak hiç bir şey asla yapmam! Asla da dokunmam!” dedi sert ses tonuyla her bir kelimeyi basa basa söylemişti. Ne o dıştan sübyancı sapığa mı benziyordu? 

Kız rahatlamış gibi bir nefes alıp verdi “Hasan bey sizde şahitsiniz o zaman” dediğinde Hasan bile sinirlenerek “Bacım biz karadenizliler sözümüzün eriyizdir! Bir kadına ne el kaldırırız ne de o istemeden dokunuruz!” dedi sert bir tonda. 

Hatice bunu duyunca sevinmişti. Sonunda rahat bir hareketle yüzündeki örtüsünü ayırdı birden ve önündeki kahveyi alarak yudumlamaya başladı. İki adama bakarak birazcık gülümseyerek “İnşallah sözünüzde durursunuz. İyi adamlara benziyorsunuz zaten!” dedi içtenlikle. 

O an Hasan neredeyse koltuktan düşecekti. Başını iki yana sallayarak kıza tekrardan baktı. Kabul etmeliydiki o kumaş parçasının ardında saklanan çirkin bir yüz beklemişti.

“Ne oliy da!” dedi cılız çıkan sesiyle. Bu kız insan mıydı? Kardeşi bildiği adama baktı. O da en az onun kadar şaşkın gibi duruyordu. 

Ömer Ali kız yüzündeki örtüyü çektiği an donmuş kalmıştı. Dünya yavaş çekime girmişti. Hayatında, hatta bu dünyada görebileceği belkide en güzel kadın şu an tam karşında oturmuş kahve içiyordu normal bir şeymiş gibi.

Hayatında hiç bu kadar güzel bir kız görmemişti. Melekleri bile kıskandıracak bir güzelliğe sahipti bu nur yüzlü huri. Çocuksu yüzü, çıkık elmacık kemikleri, porselen gibi parıldayan berrak yüzü, denizleri bile kıskandıracak derinlikte ki o gür kirpikli gözleri ve o dolgun öpülesi, günaha davet eden dilber dudakları… Artık anlamıştı bu kızın neden yüzünü örtüyle sakladığı. 

Fazla güzellik başa belaydı. 

Bu kızın günaha davet eden güzelliği her erkekte ona sahip olma isteği oluştururdu. Bu kız cennetten gönderilmiş bir ay parçası kadar güzeldi. 

Hatice iki adamın ona hayranlık ve şaşkınlıkla baktığını biliyordu. İçinden acaba örtüyü çıkarmasaydım mı diye düşünmeye başlamıştı. Ama evleneceği adamdan yüzünü saklayamazdı. Niyetinin ve durumunun ne kadar ciddi olduğunu anlaması gerekiyordu. 

“Ömer Ali bey?” dedi kız adama bakarak. Hala ona dalgın dalgın bakıyordu bu adam “Ömer Ali bey beni duyuyor musunuz?” 

Adam sonunda irkilerek kendine gelmişti. Kaşlarını çattı. Kızdan gözlerini kaçırarak kendi soğumuş olan kahvesini bir yudumda içti. Ona bakmayarak “Dinliyorum!” dedi ciddi bir sesle. 

“Benimle evlenmeyi kabul ediyorsunuz değil mi? Babam hapiste onu kurtarmamız gerekiyor.”

Ömer Ali boğazını temizledi “Şeref sözü verdim. Ve yerine getirilecek. Yarın ilk işim Erzurum’a gidip babanı kurtarmak olacak Hatice hanım. Sonra da bir çaresine bakarız…” yerinden kalkarak kapıya yöneldi “Eğer başka çare bulamazsam evleneceğiz.” Son sözlerini söyledikten sonra hızla odayı terk etti.  Hasan da arkasından oturduğu yerden kalktı. Üzerinden kamyon geçse bu kadar afallamazdı. Kardeşinin işi işti. Böyle güzel bir kızla evli olupta ona gönlün kaymamak elde değildi. 

Hatice endişeli bir halde “Yardım edecek değil mi?” diye sordu bilinçsizce. 

Hasan başını salladı. Kızdan o bile bakışlarını kaçırıyordu. Yanlış gözle bakmazdı asla! Ama gene de bakmamaya özen gösteriyordu.

Bir tek seni sevdimWhere stories live. Discover now