11. "Düğün"

9K 395 24
                                    

“Benim sözlümün evinde akşam akşam silah ateş etmek için iyi bir mazeretiniz olsa gerek?” sözler Ömer Ali’nin ağzından çıkmıştı. Sesi soğuk ve mesafeliydi. 

“Sen misin lan Ömer Ali?” 

“Hop hop! Ne oliy da hemen lanlı lunlu?” 

“Hasan dur kardeşim,” Ömer Ali hemen dellenen arkadaşını durdurmuştu. Hasan’ın çabuk sinirlenen yapısı şu an ki durum için biraz tehlike barındırıyordu. 

“Evet benim,” dedi Ömer Ali yine aynı soğuk sesiyle. Gözlerini yavaşça tehlikeli bir şekilde kıstı “Sende şu ünlü Selim ağa olmalısın. Sözlümün peşinden koşan densiz!” 

“Ne diyorsun lan sen!” Selim ağa öfkeyle bir adım öne atmıştı ki Ömer Ali küçük kuru bir kahkaha atarak lakayt adımlarla adamın tam burnunun dibinde durdu. Adamın ondan kısa olması nedeniyle Selim ağa başını yukarıya kaldırmak zorunda kalıyordu. Buna öfkelenerek bir adım geri atmıştı. Tam gene öfkeyle konuşmaya başlayacaktı ki Ömer Ali adamın silah tutan elini aldı ve tam alnına dayadı.

Hatice o an korkuyla “Ömer Ali!” diye bağırdı merdivenlerden.

Bu deli adam ne yapıyordu böyle? Yüreği ağzına gelmişti.

Ancak Ömer Ali baya sakindi. Ateş saçan gözlerini karşısında afallayan adama dikerek sözlerini tane tane söyledi. 

“Bak Selim ağa! Sana son şans veriyorum! Ya şu an bu silahı ateş eder beynimi dağıtırsın, benden kurtulursun ya da çekere gidersin! Ve bir daha helalim olacak kadının adını ağzına almayacaksın! Şimdi beni öldürmeye cesaret edemiyorsan işte kapı orada. Bir daha karşımıza çıkmayacaksın. Ve şunu bilesin ki Hatice'ye bir daha yaklaştığını duyarsam dahi gelir seni bulur (!) yedi sülalenle birlikte bu dünyadan silerim!” 

Selim ağa duyduğu tehditle daha da öfkelendi “Ne diyorsun lan sen! Beni mi tehdit ediyorsun sen! Kimsin lan sen!” 

Ömer Ali adama daha çullandı. Alnına dayanan silaha aldırmadan “Ben tehdit etmem Selim aga!” dedi tane tane. Ellerini iki yana açarak avuç içlerini gösterdi “Görmüyor musun şu an senin elinde silah var! Beni her an öldürebilirsin! Ama yürek edip yapamıyorsan o zaman karım olacak kadından uzak duracaksın! Şimdi bas git ecelin olmaya karar vermeden önce!” 

Selim ağa öfkeyle tükürcesine ağzında bir küfür gevelendi. Bu deli karadenizliyle şu an burada çatışmaya giremezdi. Silahını alnından çekti. Aklınca onu tehdit ediyordu bu salak. Onu burada böyle öldüremezdi. Herkesin gözü önünde yapamazdı. Nefret dolu bakışlarını arkada onları gerginlikle izlemekte olan kalabalıkta gezdirdi. Muzaffer ağaya baktı son olarak.

“Bunu unutmayacağım Muzaffer ağa! Bana layık görmediğin kızını şimdi bu çirkine mi layık görüyorsun!” dedi tükürürcesine “Bunun hesabını sana soracağım!” 

“Yürü git lan! Siktirtme bana o koca pis ağzını!” Hasan daha fazla dayanamamıştı. Arkadaşına çirkin demişti bu meymenetsiz adam! Elindeki silahına sarılarak adama doğrulttu.  “Birde gelmiş kayınpederin evinde bize racon kesiyor da! Ula ben seni Ömer Ali’ye bırakmam gebertirim (!) buraya da gömerim lan!”

Sert bir tonda konuşan Hasan’a kaşlarını çatarak baktı Selim ağa. Ona cevap verme tenezzülün de dâhi bulunmadı. Etrafındaki adamlarına başıyla işaret ederek “Yürüyün gidiyoruz!” dedi. Bu manyak karadenizlilerle şu an uğraşamazdı. Elbet bunun hesabını soracaktı. 

“Unutmadan!” dedi Ömer Ali birden. Selim ağa o an tam çıkış kapıdan çıkmak üzereydi. 

Genç adam bacakları hafif iki yana açılmış elleri ceplerinde heybetli cüssesiyle Selim ağaya tepeden bakıyordu. 

Bir tek seni sevdimWhere stories live. Discover now