26. bölüm (16+ 🚫)

18.7K 403 81
                                    

(Aman burada açıklıyorum! Okurlar ben biraz açık yazarım ⚠️ bu bölümde baya aşırıya kaçan cinsellik vardır. 16+ üzeri okurlar içindir. Benim kitapları okuyan okurlar bilir zaten. Sonra yazar aklını kaçırmış olmasın haydi eyvallah 🤭🤣)

***

Balayından dönen çiftleri heyecanla karşılaşmıştı Safkan ailesi. Hasibe Hanım her zamanki gibi "gelinimde gelinim" diye Hatice'yi kimseye yetirmeden yemek masasına oturtmuş kendi elleriyle bir şeyler yediriyordu. Gelinim çok zayıflamış diye yakınıyordu bir yandanda. Zavallı Hatice kadına hayır diyemediğinden önüne ne koysa bir parça alarak "Çok güzel olmuş! Ellerinize sağlık!" diye yemeye devam ediyordu.

Onlar balayındayken Hasibe Hanım'ın ablasıda gelmişti ziyarete onları. Neyseki onlar gitmeden yetişebilmiştiler. Yarın Almanya'ya geri dönüyordular.

Ömer Ali elleri ceplerinde çatık kaşlarıyla salonun bir kenarından annesini ve karısını izliyordu dikkatle. Genç adamın gözleri iyice kısılmış, sert çehresi daha da sertleşmişti. Sessizce oturma salonundaki bir koltuğa geçti. Ailesinin bütün ilgisini çeken şu an için küçük karısıydı.

Yerine geçerken tekrar masadakilere bakmıştı. Melike annesini azarlıyordu çünkü Hatice boğazına kaçan bir lokma yüzünden öksürmeye başlamıştı. Bu durum komiğine gitmişti.

"Daldın," dedi birden birisi. Genç adam bakışlarını karşısındaki koltuğa geçen adama çevirdi. Serdar teyze oğluydu. O da en az onun kadar sert mizaca sahip, cam mavisi gözleri olan uzun boylu bir adamdı.

Umursamaz bir tonda "Yorgunum sadece," dedi o kadar.

Serdar göz alıcı gözlerini kısarak alayla sırıttı. "Balayı nasıl geçti peki?" diye sordu sonra.

"Normal."

Verdiği kısa ve net cevap kuzeninin diğer konuşmaları konuşmak istemediğini gayet net bir şekilde açıklıyordu. Ancak Serdar bunu pek umursamamıştı. "Teyzeme durumu nasıl anlatacaksın peki?" diye sordu bu kezde. Ömer Ali ona gözlerini kısarak baktığında Serdar omuz silkerek "Davut," dedi sadece. Kuzeni daha da kaşlarını çattığında "Davut eski meslektaşım kuzen. Bizim işi bilirsin. Herkes birbirini tanır." diye açıklamada bulundu.

"Sizin koca karılar gibi oturup gıybet günü yaptığınızı bilmiyordum," diye homurdandı Ömer.

Serdar hırıltılı bir şekilde gülerek "Sen birde bana sor," dedi. "Bazen arkadaşlar eşlerinden kaçarak Davut'un evinde toplanırlardı ama şimdi o da buldu belasını... Bizimkilerin de gidecekleri yer yok bana sardılar. Her ay karı gıybeti dinlemek zorundayım."

Ömer sessizce gülmüştü. Kuzeni iki ülke arasında gelip gittiğinden çoğu zaman evi boş olurdu. Normal olarak diğerlerinin onun evinde toplanması daha rahattı. "Desene herkes teker teker evleniyor," diye mırıldandı. "Bir sen kaldın aramızda. Senin birini bulduğunu sanıyordum."

Serdar iç çekerek arkasına yaslandı. "Olmayınca olmuyor," dedi mırıldanarak. "Sen beni boşver şimdi. Senin bu evlilik ne olacak? Ne zamana kadar devam edecek?"

"Bilmiyorum," dedi Ömer dürüstçe. "Aklım başımda mı zaten onuda bilmiyorum. Ne yapacağımı da bilmiyorum..."

Serdar gülümseyerek masadaki kadınlara baktı. Anneler kendi aralarında sıcak bir sohbete dalmış Melike ve Hatice'de onları dinliyordu. "Boş değilsin değil mi?" diye sordu birden Serdar. Ömer Ali karısına baktı. Dudakları düz bir çizgi halini almıştı.

"Bir şey fark eder mi?" dedi kuru bir sesle.

"Çok şey fark eder kardeşim." Ömer sessizce gülmüştü o kadar. "Eğer bir kadını seviyorsan ona bunu göster," dedi Serdar. "Benim sana verebileceğim tek tavsiye bu. Kadınlar sevildiğini, değer verildiğini hissetmek ister. İlla bir kadını anlamak zorunda değilsin ama onu çok sevmek zorundasın. O kadar çok sevki, sen onu anlamasanda o senin yanından gitmek istemesin."

Bir tek seni sevdimWhere stories live. Discover now