Two

2.3K 337 398
                                    

Hadi ama, ben sanki seninle evlenmeye çok meraklıyım jisung"

"İstemiyorum deseydin o zaman!"

"Eğer öyle söyleseydim büyük ihtimal babam beni ciddi anlamda öldürürdü"

"..."

"Ayrıca evlenmemiz benim kaçış yolum, yani red etmem için bir sebebim yok.
Üstünü giyinip aşağı gel, düğün hazırlıkları için ikimiz birlikte alışveriş yapmaya gideceğiz"

📎

Minho odadan çıktığında jisung, ona bir güzel sövmüş, sövüştürmüştü. Çünkü o özgürlüğüne düşkün biriydi. Sabahlara kadar partiler, istediği herşeyi yapardı.

Evlenince üstüne koca bir yük bineceği için rahatsız olmuş, neredeyse özgürlüğünün elinden alınmaya çalışılmasına sinir olmuştu.

Dışarı çıkacakları için oğlanın daha resmi giyinmesi gerekiyordu. Hem basın evlenme haberini duyunca başlarına üşüşecek, hemde Kore'nin iki önemli şirketi Han ve Lee şirketinin birleşmesinin haberini yapacaktı.

Üstüne beyaz bir gömlek, altına bacaklarını saran siyah deri bir pantolon giydi oğlan. Gayet şık ve resmi gözüküyordu.

Daha güne uyanır uyanmaz aniden gelen bu haberi düşündükçe yüzü asılıyordu oğlanın.

Tamam evlenmesi belki o kadar da sıkıntı değildi? Zaten asıl sıkıntı; yıllardır birbirlerine yapmadıkları kalmamış düşmanıyla evlenmesiydi.

Kapısının çalınmasıyla jisung 'gel' komutunu verdi.

İçeri giren çalışan kıza gülümseyip önüne döndü.

"Cidden evleniyor musun jisungshi?"

Kız oğlanın kravatını takmaya başlayınca konuşmuştu. Jisung bu kızdan nefret etsede yinede 'özgür' olduğu için evde kimse yokken bu kızla da birlikte olmuştu.

Gerçi sözde özgürlüğü yüzünden neredeyse Kore'de birlikte olmadığı kız kalmamıştı.

"Maalesef evleniyorum"

Kız dudak büzünce jisung midesinin bulandığını umursamadan kıza kaş altından bir bakış attı.

"Çok mu üzüldün"

"Evet, birde o minho aptalıyla evleniyorsun. Ne olurdu ki babana itiraz etseydin"

Jisung bu kızın ona takık olduğunu, ayrıca kızın onunla evlenme hayalleri olduğunu biliyordu.

Sanki babası onun gibi bir sefille evlenmesine izin verecekmiş gibi.

Evet jisung'un aklından bu geçiyordu. O acımasızdı. Bir, iki gün biriyle takılır, ikinci gün onu unutup yeni birini bulurdu.

"Bence ben gitmeden önce birşeyler yapabiliriz güzelim hm?"

Kızın heyecanla kafa sallaması yine oğlanın ondan tiksinmesine neden olurken, jisung sadece o an sikinin derdine düşmüş biriydi.

Tam kızı öpmek için bir hamle yapmıştı ki, minho aniden içeri dalmıştı.

Gözleri ikilinin arasında gidip gelirken, kız hızla ayrılmış, minho'ya göz devirmişti.

"Hadi kocacığım daha çok işimiz var, hızlı olman gerek"

"Biz zaten hazırlıyorduk jisung beyi, endişe etmenize gerek yok minho bey"

Kız minho'ya atarlı bir şekilde konuşunca minho Jisung'un yanına geçmiş, ikisine bakış atarak seslice konuşmuştu.

"Evet gördük, çok güzel hazırlanıyordunuz, jisung beş dakika içinde aşağıda ol"

Minho kapıyı çarpıp odadan çıktığında, jisung oğlanın burda eşyası olmamasına rağmen on dakikada nasıl bu kadar resmi bir kıyafet giyebildiğini düşünüyordu.
Demekki herşey önceden belliydi ve yanında kıyafet getirmişti.

"Jisungieeeee"

Kız dudak büzdüğünde jisung ona daha çok yaklaşıp kızın dudağını dişleri arasına alıp çekiştirmiş, ardından dillerini birbirine dolayıp ayrılmıştı.

Kız daha fazlasını istercesine arkasını döndüğünde, jisung kızın altında birşey olmadığını fark edip göz devirmişti. Babasına en kısa süre içerisinde çalışan kalitesini kontrol etmesi gerektiğini söylemeliydi.

"Üzgünüm ama aşağıda beni bekliyorlar, bir sonraki sefere güzelim"

"Yapmadan gitmene izin vermem!"

Jisung odasının kapısını kilitliyormuş gibi yaptığında aniden odadan çıkıp kızı kolundan çekiştirerek tuvalete resmen fırlatmıştı.

Kapıyı kızın üstüne kitleyince kız kapıya vuruyor küfürler savuruyordu.

Jisung kızı tuvalette kilitli bir şekilde bırakıp aşağı kata inmeye başlamıştı. Açıkçası hak edene hak ettiği verilmeliydi.

Oğlan aşağıda onu bekleyen minho'ya bakıp omuzuna çarparak evden çıktığında, minho sabır istercesine çocuğun peşinden yürüdü.

Siyah şık limuzinin arka tarafına karşılıklı olacak şekilde bindiklerinde, şoför yolu zaten bildiği için aracı sürmeye başlamıştı.

"Jisung"

"Ne var"

"No vor"

"Bak beni sinir etme, zaten senle istediğimden evlenmiyorum"

"Ben zaten sana bayılıyorum ya canım benim."

Minho göz kırptığında jisung oğlanın omuzuna yumruk atmıştı.

"Yarın direkt olarak ailelerimizin bizim için hazırladığı malikaneye taşınıyoruz"

"Demekki herşey çoktan planlanmış"

"Aynen öyle"

İkili arasında küçük bir sessizlik olduğunda, minho jisung'a bakmıştı.

"Arabadan indiğimizde basın büyük ihtimal burada olacak, yani elimi tutup bana aşıkmış gibi davranacaksın"

Jisung minho'nun konuşmasıyla oğlanı onaylar bir kaç mırıltı çıkarmıştı.

En sonunda geldiklerinde jisung camdan bakınca büyük bir basın kitlesinin cidden orada durduğunu fark etti.

Minho elini oğlana uzattığında, oğlan kendine uzatılan eli oflaya puflaya tutup, karşısındaki kişinin onu arabadan indirmesini izin vermişti.

İkili arabadan indiği an basın hemen soru sormaya başlamış, ikilinin dibinde bitmişti.

"Minho bey, bu bir aşk evliliği mi? Sonuçta jisung bey ile anlaşamadığınızı tüm Kore biliyor"

"Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, evet bu bir aşk evliliği. Bir kaç ay öncesine kadar jisung'tan nefret etsemde ne demişler, zıt kutuplar birbirini çekermiş"

Minho kolunu oğlanın beline doladığında, jisung sorar gözlerle ona bakmıştı.

Oğlan kolundan aniden çekilmesiyle dudaklarında hissettiği baskı ile gözlerini olabildiğince açmış, karşısında onu öpen oğlana bakmıştı.

Sanırım Lee minho asla akıllanmayacak yaramaz bir çocuk olmayı seviyordu..?

----

Zorba fic'inin bitmesine az kaldığı için bu fic'e başladım, umarım seversiniz ve umarım tutar..

Yb için 8 vote..

Ece kaçarrr <3

one house two enemy / minsungWhere stories live. Discover now