eighteen

1.5K 236 1.3K
                                    

Sonrasında çelimsiz olan beden gitmeye karar vermiş ama, minho'nun onun bileğini tutup, hiç beklemediği bir şey yapmasıyla
Olduğu yerde kalalmıştı..

📎

Çocuk aniden oturduğu yerle duraksamış, ardından minho'nun burnunu onun boynuna sürttüğünü hissederek hafifçe kafasını çevirmişti.

"Minho!"

Oğlan, jisung'un beyaz boynuna bir kaç öpücük sıraladığımda, beden beline sarılan sıkı kollarla yüzünün kızardığını hissettmiş, kocasının kucağından kalkabilmek için kıpırdanmaya başlamıştı.

"Biraz daha hareket edersen altımdaki şeyi indirmekte sen sorumlusun"

Çocuk anladığı şeyle 'of' sesi çıkarırken, olanlar minho'nun umurunda bile değildi.

Oğlan sadece şuan çocuğun kokusunu içine çekmekle meşguldü.

"Kokun çok güzel"

İkili şuanki garip konumlarından bihaberdi, birbirlerine bir kelime bile söylemezken, minho'nun telefonu çalmış, masadan telefonunu alarak kulağına götürmüştü.

"Kimsiniz?"

"Merhabalar, siz bay han'ın damadı lee minho bey olmalısınız"

"Evet benim, bir sıkıntı mı var?"

"Başınız saolsun, babanız evinde ölü bulundu."

"Ne"

Oğlan adamın öldüğünü duyunca dudaklarının kıvrılmasına izin vermiş, yeosang'a işini doğru yaptığı için içinden defalarca teşekkür etmişti.

"Duyduğunuz gibi, eşinizi aramak istemedik çünkü bay jisung'un annesinin ölümünden sonra bunu kaldırabileceğini düşünmedik"

"İyi yapmışsınız, peki yanlış anlamazsanız, acaba canım babacığım nasıl ölmüş"

"Efendim, biri onu farklı yerlerinden dokuz kere bıçaklamış"

"Tamamdır, ben şimdi müsait değilim. Daha sonrasında arayacağıma emin olabilirsiniz"

"Peki minho bey, iyi günler"

Jisung meraklı bir şekilde arkasına döndüğünde, minho'ya karşı tek kaşını kaldırmış, 'ne oldu' anlamı vermeye çalışmıştı.

"Baban ölmüş"

Vücudu küçük olan, üstünde olduğu bedenin bunu pat diye söylemesine şaşırırken, rahat bir nefes vermişti.

"Tanrım, şükürler olsun kurtuldum"

Büyük olan beden küçük olandan tam olarak bu sözleri beklediği için zaferle sırıtmış, gururla çocuğun bel oyuntusunu okşamaya başlamıştı.

Oğlan, kimsenin bay han'ın ölümünden, kendisini sorumlu tutacabileceğini düşünmediği için alayla dudakları yukarı kıvrılmıştı.

"Jisungie, hadi şirkete gitme vaktimiz. Tabi bundan kurtulabileceğini düşünüyorsan, eve gelince o cici hizmetli elbisenle işine devam edeceksin"

Jisung sıkıntıyla 'of'layarak altındaki bedenin kucağından kalkmış, üst kata doğru giyinmeye gitmişti.

Çocuk şık bir siyah takım elbise giyip, aşağı kata indiğinde, kocası onun koluna girmiş, çocuğu çıkışa doğru yönlendirmişti.

{...}

Felix, gördüğü şeyden sonra şirket merdivenlerinden koşar adımlarla daha aralarında ne olduğu belli olmayan jeonginden kaçıyordu.

"Felix! Bekle!"

Çilli olan gözlerinin dolu olmasına izin vermiş, kendini asansöre atarak rastgele tuşlara tıklamıştı.

Asansörün kapısı tam kapanacakken uzun olan içeri girmiş, kapının kapanmasına izin vermişti.

"Uzaklaş benden! Çabuk!"

"Felix, ben bir şey yapmadım, benim seni sevdiğimi biliyorsun, sensiz yaşayamayacağımı, kokunu almazsam
öleceğimi biliyorsun"

"O kızı öperken de böyle düşünüyor muydun hm?"

"Sence ben onu isteyerek mi öptüm?"

"Bilemiyo-"

Asansör aniden en üst katta sallanarak hareket etmiş, ardından asansör kabininin ışıklarının kesilmesiyle çilli olan ağzından çığlık sesi çıkarıp karşısındaki bedene sarılmıştı.

"A-asansör bozuldu galiba"

Felix titrek sesiyle konuştuğunda, jeongin alayla göğsüne yapışmış olan çocuğa karşı gülüp, hafif sızan ışıktan elini güzeller güzeli oğlanın çenesine atmış, çocuğun kafasını kendisiyle göz göze getirecek şekilde kaldırmıştı.

"Yine yanlız kaldık, bence küçük küçük kaçamaklar yapabiliriz"

"Elin ayağın rahat dursun! Yarım saat sonra bay han'ın miras toplantısı var ve sen hala bunları düşünüyorsun!"

"Hadi ama~ sende istiyorsun biliyorumm~"

"Bu gün su yerine farklı birşey içtiğine yemin bile edebilirim"

{...}

Kocası, eşiyle şirkete vardığında, sıkıca tuttuğu elini bırakmamış, ardından çalışanlara saygı anlamında eğilmiş, ardından yanındaki çocukla asansöre doğru yönelmişti.

"Bay minho, asansör bozulmuş maalesef, yaklaşık yirmi dakikaya düzeleceğini umuyoruz"

"Peki, Felix ve Jeongin  nerede? Toplantıya çok az kaldı."

"Efendim onlar.."

"Onlar?"

"Asansörde kaldılar"

Yapılı olan tam ağzını açıp karşısındaki görevliyi azarlayacakken, jisung onu kolundan çekip aniden o taraftan uzaklaştırmıştı.

"Ne yaptığını sanıyorsun Lee jisung?"

"Adam yirmi dakikaya düzelecek dedi ya, niye boşuna hemen sınırlı moda geçiyorsun? Hem bence çok çok iyi olmuş, Jeongin'le Felix'in baş başa kalması"

"Ne demek çok çok iyi olmuş? Benim bilmediğim şeyler mi var?"

"Boşversene sen"

Minho, güzeller güzeli çocuğun onu toplantı odasına çekmesi ile gözlerini devirmiş, bu olanları sonrasında konuşma kararı almıştı.

İkili toplantı odasına girdiğinde ise, yıllardır görmedikleri kişinin aniden ortaya çıkmasıyla içlerinden aynı küfürü savurmuştu.

"Siktir"

...

Uzun zamandır kitaplara yb atmıyorum çünkü, Almanya'dan yıllardır görmediğim kuzenlerim gelmişti, özür dilerim

Sizce kim geldi? Bu bölümlerden olanlarla küçük bir çıkarım yapın, hadi bakalım🤭

432 takipçi olmuşuz, ailemiz gittikçe her gün büyüyor, hepinize çok teşekkür ederim 💗

Yb için 165 vote ✨

Ece kaçar 😽

one house two enemy / minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin