fifteen

1.5K 253 177
                                    

"Öpücük mü istiyorsun? O zaman şirketten dönünce akşam, bir iddaya gireceğiz. Kaybeden kazananın istediğini yapar"

"Kabul"

"İyi o zaman Lee jisung, oyun başlasın"

📎

İkili akşam şirketten dönünce, yorgunca bedenlerini koltuğa atmıştı.

Bu gün ikili için geçen en yoğun gün olarak tarihe bile yazılabilirdi.

Jisung 'of'lamaya başladığında, minho ona kısa bir bakış atmış, ardından göz devirip tavanı izlemeye devam etmişti.

"Acıktım ben yemek yemeye gidelim"

"Nereye gidebiliriz ki Lee jisung? Bildiğin bir japon restorantı varsa olur"

"Bana uyar minhocuk, hadi gidelim"

Yapılı olan beden ayağa kalktığında, karşısındaki çelimsiz olan bedenin kolunu tutup, onu da ayağa kaldırmıştı.

Kocası onu kolundan tutup sürüklerken, eşi yanaklarını şişirip kaşlarını çatmıştı.

"Yah! Minho biraz yavaş yürü! Restorant kaçıyor değil ya!"

...

"Ben bir tane tempura alayım"

"Bende sushi alacağım, iyi günler"

Garson masadan uzaklaştığında, kocası eşine bakıp, kaşları catık olarak gördüğü çocukla, tek kaşını kaldırıp genzini temizlemişti.

"Ne oldu yine, öyle sanki nefret ettiğin birini görmüş gibi karşıya bakıyorsun?"

"Ne alakası var? Ayrıca..."

"Ayrıca?"

"Minho, babam kapıda.."

"Ne!"

Oğlan kafasını girişe doğru çevirdiğinde, gördüğü adamla yüzünü buruşturmuş, ardından
geri çocuğa doğru dönmüştü.

"Bide bu moruk eksikti başımıza"

"Hiç sorma, neyse gel gizlice şu arka kapıdan çıkalım"

İkili yavaş adımlarla sessizce ayağa kalktığında, önlerine korumaya benzer bir adam gelmiş, oğlanları önlerine döndürüp bay han'la göz göze gelmelerini sağlamıştı.

"Nereye böyle? Benden mi kaçıyorsunuz yoksa?"

"Haha, ay baba sende çok komiksin bu aralar ya"

"İştahımız kaçtığı için eve doğru gidiyorduk bay han. Zaten sizden kaçma gibi bir planımızın olma imkanı sıfır. Yani sizinle görüşmek istemesek direkt yüzünüze söyleriz, niye sizden kaçalım ki?"

Minho özgüvenli bir şekilde konuşup sırtını dikleştirdiğinde, ona gergince bakan adamla zafer niyetinde sırıtmıştı.

"Peki, o zaman benimle birlikte oturmayı red etmezsiniz diye düşünüyorum"

Bay han oğluna ve damadına karşı, sahte olduğu belli olan bir gülümsemeyle konuştuğunda, minho seslice ne ara tuttuğunu bilmediği nefesini vermiş, ardından yorumsuz kalan jisung'un elini tutup ileride duran rastgele bir masaya yürümeye başlamıştı.

Oğlan babasının yanına, eşi ise oğlanın tam karşısına oturacak şekilde masaya kurulduğunda, adam tavan yapan egosuyla kibirli bir şekilde konuşmaya başlamıştı.

"Ee nasıl gidiyor sizin evlilik falan filan"

Çocuk masanın üstünden elinin tutulmasıyla elin sahibine bakmış, ardından ona en sıcak gülümsemesini sunan güzel minho'yla içten bir şekilde gülümsemişti.

"Evliliğimiz gayet güzel gidiyor bay han, oğlunuz gün geçtikçe beni kendine bağlamaya devam ediyor, açıkçası sizin gibi bir adamın nasıl bu kadar büyüleyici bir oğlu olabilir anlamıyorum"

Adam, karşısındaki kendinden genç olan bedenin bu şekilde konuşmasına sinir olmuş bir şekilde sırıtmış, ardından kafasını kendi oğluna yani jisung'a doğru çevirmişti.

"Peki canım oğlum, sen ne düşünüyorsun? Sonuçta senin de fikrini almamız gerekir"

"Aynı şeyler benim için de geçerli canım babacığım. Kocamı ve evimi oldukça seviyorum, ayrıca, evlilik konusunda fikrimi almayıp bu konuda fikrimi sorman çok komik. Afedersin ama sen kendini ne sanıyorsun? Şirkette, evde, evlilikte benim. Senin karışma hakkın olduğunu düşünmüyorum, saygılar. Hadi sevgili eşim biz artık kalkalım, bize müsade"

Kısa olan vücut ayağa kalktığında, kendinden uzun olan beden de ayağa kalkıp eşinin ona uzattığı koluna girmişti.

İkili gülüşmeler içinde aralarında adamla dalga geçerek arabaya doğru yürüyordu.

"Vallahi helal ya sung, aşırı iyiydin. Heleki o lanet adamın tepkisi aşırı iyiydi"

"Evet evet, nasıl da kaldı orda göt gibi"

"Yalnız öyle demezsek, adamı göte benzetmek, göte hakaret olur"

"O da doğru"

Uzun yıllar süren bu düşmanlıktan sonra, iki oğlan da ilk defa bu kadar iyi anlaşıyordu.
Aslında bu kadar iyi bir ikili olabilecekleri tartışılmazdı, ama işin aslı, yıllar süren Lee ve han düşmanlığıydı.

Evliliğin asıl amacı, şirketleri birleştirmek olsa da, altında yatan bazı sebepler de vardı.

Sebeplerden biride, asırlardır süren saçma nefret'le düşmanlığın yerini dostluğun almasıydı. Lakin, aileler dostluktan ziyade çok farklı bir yöntem denemişlerdi.

Jisung huzurla yıldızlara bakarken, minho'da yan tarafına geçmiş, içinden geldiği için eşinin yanağına küçük bir öpücük bırakmıştı.

İkili bu günün hiç bitmesini istemese de, evvelsi gün bay han tarafından gönderilecek olan oğlan yüzünden ne yaşayacaklarını bilmiyorlardı..

...

Arkadaşlar sadece iki gün yb atmadım, bazıları öldüğümü sanmış 💀

Bu arada dörtyüz takipçi olmamıza son beş kişi kalmış, destek olursanız çok sevinirim 🤭😻

ayrıca çok teşekkür ederim, hepinizi çok seviyorum 💋❤️

Geçen bölüme 147 vote geldiği için, bu bölümün sınırı;

125 vote😼

Bölüm içime sinmedi ama yinede atıyorum :')

Kendinize iyi bakın 🫀

Ece kaçar 😽

one house two enemy / minsungМесто, где живут истории. Откройте их для себя