ten

1.8K 321 327
                                    

Bölümü taste dinleyerek yazdım, her an herşey olabilir-
...

Takı şuanda hiç görmek istemediği bedeni görene kadar...

📎

Jisung gördüğü bedenle hızla yönünü değiştirmek için adım atmış, ama ona seslenen kadın oğlanın gitmesine izin vermeden yavaş adımlarla çocuğun yanına geçmişti.

"Benden mi kaçıyorsun sen! Eşşek sıpası seni!"

"Aa sen buralara uğraymıydın ya? Vallahi görmedim büyük anne ondan, haha"

Evet her zamanki gibi aynı konuşma başlıyordu, oğlanın çok sevdiği büyük annesi(!), yine çocuğu rahat bırakmamıştı.

"Sana mükemmel bir gelin adayı buldum. Bu sefer kaçamazsın"

"Ama büyük anne be-"

"Sus bakim, eğer ağzını açarsan seni şuracıkta gebertirim"

Yaşlı kadın telefonunu çıkarıp, oğlana güzel bir kızın fotoğrafını açmıştı. Ama jisung şuan nedense kızlarla ilgilenmiyordu.

Kabul etmek istemese de onun ilgisini şuanda sadece Lee minho çekiyordu.

Eşinin gözleri, saçları, burnu, yapılı vücudu ve şekilli pembe dudakları..

Oğlan hayal ettikçe dudaklarını ısırıyor, hayallere dalıyordu. Tam yine güzel hayallere dalmışken, büyük annesi oğlanı çimdiklemişti.

"Yahh, büyük anne! Ne si.. yani ne oluyor ya!"

"Bak biliyordum işte, kızı sende beğendin. Seni orospu seni. Hemen kızı nerelerde düşünüyorsun"

Jisung aslında şuan sadece büyüleyici kocasını düşündüğünü ve onunla ilgili düşüncelere daldığını söyleyememişti.

"Cidden artık evlenme-"

"Sevgilim?"

Minho uzaktan olanları izlemiş, ikide bir sevdiği adama başka kızları gösteren kadına sinirlenmeye başlamıştı.

İkilinin yanına geldiğinde ise, kollarını arkadan jisung'un beline sarmış, çenesini oğlanın omuzuna yaslamıştı.

Seksenli yaşlarında olan kadınsa gözünün önündeki görüntüye kaşları havada bir şekilde bakmıştı.

"Sevgilim derken?"

"Büyük anne, sana bunu anlatmaya çalışıyordum işte, ben evliyim"

Kadın tiksinircesine minho'yu süzdüğünde, bakışlarını oğlanın yüzüne çıkarıp konuşmaya başlamıştı.

"Bir adamla öyle mi! Seni biliyorum ben, sen asla bir adamla evlenecek kadar aşağılık değilsin! Bu işte bir iş var"

"Madam, lütfen biraz saygılı olun. Torununuzla birbirimizi seviyoruz, ayrıca gelecekte olacak torunlarınızın babalarından birine karşı saygılı olmalısınız bence"

Yapılı olan beden konuştuğunda, jisung etkilensede, belli etmemeye çalışarak ellerini adamın belinde birleştirdiği elinin üstüne koymuştu.

Minho kafasını hafif yana çevirip oğlanın yanağına birkaç öpücük sıraladığında, kadın en sonunda dayanamamış, ordan gitmişti.

Oğlan minho'nun kollarından çıkacakken, minho kollarını sıkılaştırmış, oğlanın yanağını zorla öpmeye devam etmişti.

"Minho!"

Minho gülerek çocuğu şapur şupur öpmeye devam ederken jisung kıvranmış, eşi ise son olarak çocuğa sulu bir öpücük bırakıp geri çekilmişti.

"Ne yapmaya çalıştığını sorabilir miyim!?"

"Niye? Eşimi öpemez miyim?"

"Minho. Kendine gel, biz birbirimizden nefret ediyoruz"

Minho oğlanın bunca yaptığı şeyden sonra bile hala böyle olduklarını düşünmesine kırılmıştı ve kırıldığını uzun bir süre belli edecekti.

"Doğru"

Minho yüzünü düz bir tavırın almasına izin verirken, arkasını dönüp oradan uzaklaşmıştı.

Giderken ise arkasında şaşkın jisung, bıraktığını bilmiyordu...

...

İkili akşam eve geldiğinde, minho dirket malikanenin çalışma odalarından birine girmiş, bilgisayardan bu gün halletmesi gereken projeye başlamıştı.

Jisung ise odasına gidip pijamalarını giymiş, yatağa uzanmış bir vaziyette duvara bakarak düşünmeye başlamıştı.

Oğlan, eşinin bu gereksiz tavırlarından rahatsız olmuş, yaklaşık bir yarım saat sonra tüm cesaretini toplayıp üst kata kocasının yanına çıkmaya başlamıştı.

Daha bu sabah onunla flört eden oğlan, şimdi jisung'a tavır alıp trip atıyordu.

Jisung, oğlana karşı yanlış bir şey dediğini de hatırlamıyordu.

Çocuk en sonunda çalışma odasının önüne geldiğinde, yavaşça kapıyı tıklatmıştı.

Bakışları tam yeri bulduğunda, aniden bileğinden tutulup içeri sokulmasıyla birşey yapamamıştı.

İçeri alındıktan sonra sertçe kapıya çarpan bedeni, acıyla inlemesine neden olurken, iki bileğide sertçe kavramış, kapıya yaslandırılmıştı.

Oğlan gözlerini sımsıkı kapattığından dolayı birşey göremesede, yüzüne değen sıcak nefesle adeta kaskatı kesilmişti.

"Neden geldin"

Minho, jisung'un dudağına doğru üfleyerek sorduğu soruyla, jisung'un nedensizce etkilenmesine sebep olmuş, ardından bunu kendide fark edip sırıtmaya başlamıştı.

Tabi oğlana trip atacağından, iki dakika olmadan ifadesini değiştirip yüzünü düz bir ifade almasına izin vermişti.

Oğlan en sonunda yavaşça gözlerini araladığında, yavaşça minho'nun gözünün içine bakmış, ardından konuşmaya başlamıştı.

"Yanlış birşey yaptıysam diye, özür dilemeye gelmiştim"

Oğlan şaşkınlığını belli edercesine hafifçe kaşlarını kaldırmış, ardından zaten yakın olan yüzlerini daha da yakınlaştırıp jisung'a dimdik bakmaya başlamıştı.

"Evet yaptın"

"Minho, ben biliyorum öyle şeyler dedim ama seninle aramızın kötü olmasını istemem"

"Peki affetmiyorum"

Jisung en sonunda başka bir çaresi olmadığını anlamadığı için, oğlana şu zamana kadarki en yararlanabileceği seçeneği sunmuştu.

"Barışırsan ne istersen yaparım"

"Ne istersem mi?"

"Evet ne istersen"

...

Bir önceki bölüme 101 vote gelmiş (hay maasallah) bu yüzden bu bölümün oy sınırı; 85
Atarsınız diye düşünüyorum.

Hepinizi çok seviyorum 💓

Ece kaçar 😽

one house two enemy / minsungWhere stories live. Discover now