2. BÖLÜM: İLK KARŞILAŞMA

838 66 126
                                    

Omzumun dürtülme hissi ile uyandım. Gözlerimi açtığımda karşımda kader hanım vardı.

"Yüzünü yıka da gel kızım. Abinler geldi. " gözlerimi ovarken bakışımı aşağı yukarı salladım.

"Geliyorum." odanın içerisindeki banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım.

Banyonun yanında bir kapı vardı. Merak edip içine girdim. Burası bir giyinme odasıydı. Çok fazla kıyadet yoktu. Beni bir kaç gün idare ederdi. Muhtemelen daha sonrasında kendim almam için boş bırakılmıştı.

Üstümdeki kıyafetlerde yer yer sökükler olduğundan bununla aşağı inmeye utandım. O yüzden siyah bir kısa kollu t-shirt ile siyah eşofman giydim.

Asansöre yürüyüp alt kata indim. Yemek nerede yeniyordu bilmiyordum. O yüzden sabah gördüğüm çalışan ablayı aramaya koyuldum.

O ablayı bulamasam da bir başkasını buldum. "Şey merhaba. " saçınna yer yer beyaz bulanmış kadın beni görünce gülümsedi.

"Merhaba, siz Süheyla hanım olmalısınız. "

Bana hanım demesine rahatsız olsamda onu uyanmaktan çekindim.

İletişim kurmaktan bu kadar çekinme Süheyla.

Deniyorum Aslı, ama elimden bu kadarı geliyor.

"Evet, adım Süheyla. Şey sorucaktım: yemek nerede yeniyor acaba, bana gösterir misiniz? "

Beni rahatlatıcak derecede hoş bir bakış sundu.

"Elbette, beni takip edin lütfen. "

Beni üst katta kapısı bulunmayan bir odaya yönlendirdi. Daha odaya girmediğim halde burnuma yemek kokuları gelmişti.

Kadına nezaketen gülümseyip, "teşekkürler." dedim.

O ise beni: "rica ederim. " diyerek yanıtladı.

Kadın yanımdan ayrıldıktan sonra yavaşça odaya girdim. Masa bin bir çeşit yemek ile doluydu.

Selçuk bey ve eşi Kader hanım hariç masada dört kişi vardı. İkisinin yaşı benden bir hayli büyüktü.
Geriye kalanlardan biri benden küçük, diğeri yaşıt duruyordu. Yaşıt olan muhtemelen ikizimdi.

Bu kadın da yani maşşaAllah tavşan gibi. Beş çocuk doğurmuş, tipi felan da kaymamış. Babanın da hızlı zamanları erken başlayıp geç bitmiş herhalde. Aklı başına sonuncusu yaptıktan sonra gelmiş galiba.

İç sesim Aslı'nın dedikleri ile gülmemek için kendimi zor tuttum.

Tabii kendimi tutabilmemin bir diğer katkısı olan  bakışları yok sayarsak...

Selçuk bey beni fark edince büyük ve gülümsedi. "Geç otur kızım. İyi uyudun mu? "

Kafamı salladım. "Uyudum Selçuk bey. " dedim sessizce. İkizim olarak tanıtılan çocuk ve kardeşim olarak tanıtılan çocuğun ortasına oturdum.

Zengin oldukları yetmezmiş gibi hepsi çok yakışıklıydı ve bu sanki buraya ait olmadığımı gözüme sokmuştu.

Tabağımda ezogelin çorabası vardı. Çok severdim bu çorbayı.

Bu çornayı ilk yediğimde on üç yaşımdaydım. Okul çıkışı acıktığım için hazır çorba paketlerinden almıştım.

Hiç el yapımı bir ezogelin çorabası içmemiştim. Ve bu açıkcası beni mutlu etmişti.

Diğerleri bir kaç küçük ve sıradan sohbetin ardından yemeğe başladı.

Tırnaklarımı yediğim için yara dolu elimle kaşığı çorbaya daldırdım. Ağzıma heycanla soktuğumda tadı damağıma yayılmıştı.

SÜHEYLA (ABİLERİM) Where stories live. Discover now