Kaçış

329 223 97
                                    

Güvenliklerin sesi gitmişti. Ortamda garip bir sessizlik vardı. Hâlâ yüzüme bakıyordu. Anlamsızca ona baktığımda "benimle geliyor musun?" diye sordu. Bir süre düşündüm ve dudaklarımı aralayıp konuştum. "Ölmeyi yeğlerdim 10 dakika öncesinde," dedim. "O kadar oldu mu ya?" Dedi alay ederek. "Evet, geliyor musun?" Ciddileşmişti. "Gelmemi mi istiyorsun?" Dedim alay ederek. Ama bu sefer siyah irislerini benden uzaklaştırmış yan tarafına bakmıştı. Bende fırsattan yararlanarak kusursuz yan profilini görmüş olmuştum. 

Baktığı yönden sesler gelince ben de o tarafa baktım. 3 kişiden oluşan bir serseri grubu gecenin anasını ağlatıyorlardı. Alaz'ın yüzünü incelediğimde ise kaşları çatılmıştı, çenesi kasılmıştı. Gözlerini kısarak onları izliyordu. "Kim onlar?" Dedim sanki o biliyormuş gibi. "Bilmiyorum ama bize musallat olmazlarsa iyi," dedi yüzünü bana çevirip. Bir anda yüzünü bana çevirince vücudum titredi. O bunu anlamış olacak ki:"Sakin ol, bize bir şey olmayacak," dedi o 3lü grubu kastederek.

 Fakat 3lü grup bizi farketmişti bile. Bize doğru geliyorlardı. Ben iyice korkmaya başlamıştım. Göğsüm hızla inip kalkmıştı. Alaz önce göğsüme sonra masmavi gözlerime baktı. Ben yanlış anlayıp kaşlarımı çattım ve onu azarlamak için dudaklarımı aralamıştım ki o başparmağını dudaklarımın üzerine koyup konuştu:"Korkma, bizden birine bir şey olmasına izin vermem," dedi. Sesi güven vericiydi. Ama ben bunu kastetmemiştimki! 3lü grup dengesizce bize doğru yürüyerek gelmişti. Bu hâlleri çok komikti ama gülmemek için kendimi tuttum. Alaz bana "burda kal," deyip benden bir kaç adım uzaklaştı. "Alaz ne yapacaksın?" Dedim ama sesim titremişti. "Sakin ol," dedi. Sakin ol diyince oluyor mu demek istedim ama sustum. İçlerinden bir tanesi Alaz'a bakıp:"Evde sevişmek yetmedi de kızı ara sokağa mı çektin?" Dedi ağzını bükerek. 

Alaz'ın çenesi kasıldı. Kaşları çatıldı. Bu sözüne belliki çok sinirlenmişti ve adamı yakasından tuttuğu an çığlığı kopardım. Alaz gram bana bakmadan yakasını tuttuğu adama "eğer burdan defolup gitmeseniz sizi s********," dedi tehditkârcasına. Bacaklarım güçsüzleşmişti beni ayakta zor tutuyorlardı. Geriye kalan 2 adamdan birisi konuştu bu sefer:"Sen kim oluyorsun da bizi tehdit edebiliyorsun?" Dedi alay ederek. Alaz buna da sinirlenmişti ve yakasını tuttuğu adamın yanağına vurdu. Adamın ağzından kan akıyordu ve benim kan fobim vardı. Kana bakmamak için ellerimle gözlerimi kapattım ama çok geçti. Alaz bana aldırmadan adamları dövüyor olmalıydı çünkü beni fark etmemişti bile. Farketse yanıma gelirdi!! Bacaklarım artık dayanmıyordu beni ayakta tutmaya.
...
Genç kız yere yığıldıktan saniyeler sonra adam bunu farkedip -belki de hissedip- kızın yanına koştu. Adamlar sarhoş oldukları için yere sızmış, hareketsizce duruyorlardı. Adam, kadını kucağına alıp arabasının yanına kadar taşıdı. Arka kapıyı açıp kadını koltuğa yatırınca o da şöför koltuğuna geçti ve arabayı hızla kendi evine sürdü. Eve gelince kızı tekrar kucaklayıp onun için ayırdığı yatak odasına götürdü ve yatağa yatırıp üzerini örttü. Sessizce odadan çıkıp kendi odasına girdi. 

Üzerindekileri çıkartıp duşa girdi. Duştan beline sardığı havlusu ile çıkıp boy aynasından kendine baktı. Dudağının kenarı kanıyordu. Elinin tersi ile kanı silip üzerine siyah bir t-shirt ve altına da siyah bir eşofman giydi. Yatağına uzandı ve ellerini başının altında birleştirip tavana baktı. Kimdi bu kız? Neler yaşamıştı böyle? Ya da neler yaşayacaktı? Hepsini merak ediyordu. Bu düşüncelerle uykuya daldı. 

Ertesi sabah güneş tam doğarken uyandı. Perdesini açtı ve güneş ışığının içeriye girmesini sağladı. Bir süre gülümseyerek dışarıyı izledi. Uçan kuşları, güneşi, uzakta küçücük gözüken dağları... Hepsi birbirinden eşsiz ve güzeldi. Pencereyi açıp temiz havanın içeriye girmesini sağladıktan sonra beyaz kuşun yanına gitti. Kuş kafesde değildi. Çünkü kuş sahibine o kadar alışmıştı ki kaçmıyordu ondan. Kuşun yeme kabına yemini koyup suyunu da tazeledikten sonra genç kızın yanına gitti. 

Uyumuyordu. Pencerenin karşısında doğan güneşi izliyordu.
"Hep böyle izler misin güneşi?" Genç kız arkasından gelen sesle irkildi ve düşüncelerinden sıyrılıp arkasında duran siyah giyinimli adama baktı.

 "Siz hep böyle siyah mı giyinirsiniz Anonim Bey?" dedi alayla. "Evet, yavru kedi bakışlı kız," dedi gülümseyerek. Karşısındaki kadınla alay etmemişti ama ciddi de değildi. Samimiyet vardı yüzünde. 

Ama genç kadının tebessümü dün geceyi hatırlayınca son buldu. Yüzü düştü. Kaşları gözlerinin önüne indi. "Biliyorum, çok zor," dedi. Kadını anladığı sesinin her zerresinden belliydi. "Ben de kardeşim öldüğünde bütün kapılarımı tüm dünyaya kapatmıştım." Dedi ve devam etti. "Tâ ki..." "Tâ ki?" Dedi kadın tek kaşını kaldırarak. Yutkundu. "Tâ ki..." Dedi ama devamını yine getirmedi. Söylemeyeceği kanaatine vararak pencereye çevirdi başını kadın. "Seninle karşılaşana kadar." Diyince kaldı. Bir süre öylece durdu ve sonra konuştu. "A-ama kar-karşılaşalı 1-2 gün oldu," dedi sesinin titremesine engel olamayarak. "Hayır, Aden." Dedi adam. 

Genç kadının beyni yanıyordu. Tüm hücreleri yanıyordu. Sıcak tüm vücuduna yayılıyordu. Başına feci derecede bir ağrı saplandı. Elini alnına koydu. Alnı yanıyordu. Gözleri kararıyordu. Gözlerinin önüne siyah bir perde düşmüştü sanki ve sıcacık kollar onu kavrayınca vücudundaki sıcaklık seviyesi normale döndü. Başındaki ağrı geçti. Gözlerindeki kararma gitti. "İyi misin?" Dedi adam endişeli sesini engellemeye çalışarak. "Ne oldu bilmiyorum, üzgünüm." "Sorun değil, dün gece çok şey yaşadın yat, dinlen sen. Ben kahvaltıyı hazırlayınca çağırırım seni," dedi ve gitti.


Olduğum yerde kaldım. Gözlerim dolmuştu. Ailem bana iyi davranmazken o bana neden iyi davranıyordu ki? Hâlâ aklım almıyordu. Gözümden bir damla yaş aktı ve yatağıma oturdum. Biraz sonra Alaz içeri girdi ve mutluluk veren sesiyle "yemek hazır!" Dedi. Gülümsedim ve onunla mutfağa indim. Kahvaltı ederken ne o bir şey sordu ne ben cevapladım. 

Kahvaltı bitince dudağındaki yarayı farkettim. Ona sorduğumda ise bir şey olmadığını hatta önemsiz olduğunu anlatıp durdu. Ama ben durur muyum? Pansuman ve pamuk getirip yarayı yavaşça temizlemeye çalıştım ama adam o kadar inat ki sürekli çığlık atıp durdu. Eh ben de gülüp durdum, ne yapacam başka?

YASAKLI BÖLGETempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang