Kaza

106 76 7
                                    

Ertesi gün telefonuma gelen bildirim sesleriyle uyandım. Yavaşça gözlerimi açıp telefonumu yanda duran mobilyanın üzerinden aldım ve WhatsApp'ı açtım.

 
+1 408*******: Günaydın güzellik.
+1 408*******:Peşini bırakacağımı mı sandın?
+1 408*******:Nerede kaldığınızı biliyorum.
+1 408*******:Alaz'a bir şey dersen onu da seni de gebertirim.


Gördüğüm mesajlar karşısında ne yapacağımı bilemedim. Ellerim titriyordu. Hatta bu yüzden telefonu yere düşürmüştüm. Neyseki telefona bir şey olmamıştı.

 
Güzelim:Ne saçmalıyorsun?
Güzelim:Rahat bırak beni.
Güzelim:Amacın ne senin?


Bir kaç dakika ekran açık bir şekilde bekledim.


Görüldü.
Yazıyor...
+1 408*******:Benimle buluş. Yakanı bırakacağım.
Güzelim:Nerede?
+1 408*******:Sana konum atacağım.
Offline.


Bir şey yazmadan telefonu kenara bıraktım. Sakinleşmek için derin derin nefesler alıp verirken kapım tıklandı. Kapıya bakıp "gir," dedim. Kapı açılınca tıklayanın Alaz olduğunu anladım. "Günaydın," dedi. Bir kaç adım atıp yatağıma oturdu. "Günaydın," dedim. "Korkmuşsun," dedi sorar gibi. "Ah şey..." Elimi enseme attım. "Bi' kâbus görmüş olabilirim," dedim. Enseme attığım elimi tuttu ve indirdi. Ama elimi bırakmadı. Şaşkınca ona baktım. O ise tepkisizce bana baktı. Gözlerimi ondan kaçırdım. Ama o boşta kalan eliyle çenemden tutup gözlerimi gözlerine sabitledi. "Başını dik tut," dedi. "Alaz konumuzla ne alakası var?" dedim. "Konumuz ne Aden?" dedi gözlerimin içine bakarken. "Biz," dedim. "Biz," diye tekrar etti. "Sadece biz," diye düzeltti.

 Gözlerim büyüdü. Ağzımdan cidden bu kelime mi çıkmıştı? "Biz derken..." "Aden sus," dediğinde kaşlarım çatıldı. "Nefesini boşuna yorma, ben anladım," dediğinde "neyi anladın," dedim. "Kahvaltı hazır," dedi konuyu dağıtmak için. Çenemdeki elini indirdi. "Mutfakta bekliyorum," dediğinde üstelemedim. Ve odamdan çıkmasını bekledim. Tuvalete girip işlerimi halledince üzerimi giyindim. Evden çıkmak için bir bahaneye ihtiyacım vardı. Telefonumdan gelen bildirimle telefonu elime aldım.

 
+1 408*******: Burada saat 12:00'da bekliyor olacağım güzelim.
Konum bir evi gösteriyordu fakat saatin 12 olmasına 1 saatim vardı.
Güzelim:1 yap şunu lanet olası!
+1 408*******: Düzgün konuş güzelim.
Güzelim:Kes lan sesini. 1 dedim sana.
+1 408*******: Gelemiyorsan 12'de evine gelip seni alırım.
Güzelim:Gel de Alaz katil olsun sonra.
Görüldü.
Güzelim:1 yapacaksın yoksa rüyanda görürsün.
Görüldü.
Güzelim:Görüldünü al g***** sok.
Görüldü.
Güzelim:O... ç...
Offline.


Telefonu cebime soktum ve mutfağa gittim. Hem kahvaltı ediyorduk hem de ben bahane arıyordum.
"Bugün biraz yalnız takılmamda sakınca var mı?"
"Yok gibi gözüküyor. Neden sordun?"
"Hiç," dedim ama durgun gibiydim.
"Bir şey mi var?"
"Babamı düşünüyordum da..."
Gülümsedi.
"Bunları haketmedin belki ama böyle bir temiz kalbe sahip olmayı hakettiğine Tanrı üzerine yemin edebilirim."

 
Bir şey demedim. Ama yanaklarımın kızardığına emindim. Kahvaltı bitince üzerimi değiştirmek için odama çıktım. Üzerime rastgele bişeyler giyip evden çıktım. Kısa süre içinde taksi gelince taksiye bindim ve ücreti ödeyip yolu tarif ettim. Yarım saat içerisinde siyah, bungalow evin önünde indim. Başımı kaldırıp bir süre eve baktım.

 Geri mi gitseydim? Ama Alaz'ı yakmak istemiyordum. Belki de Alaz'a söylemeliydim. O neden benim için bir şey yapsın ki? Ben kimim ki? Bu düşüncelerim beni biraz rahatlatmıştı. Ne kadar yanlış yaparsam yapayım bu işe bugün son verecektim. 

Kapıya ilerleyip zile bastım. Kapı kısa süre içerisinde açıldı. Ama kapıyı Bener değil, beyaz önlük ve siyah etek giymiş, orta yaşlı bir kadın açtı.

YASAKLI BÖLGEWhere stories live. Discover now