Sevgi ve Çıkar

226 165 44
                                    


Sabah gözlerimi zar zor açabilmiştim. Başım çatlıyordu. Yataktan doğrulup sağ elimle alnımı ovuşturdum. Bacaklarımı yataktan sarkıttım ve yavaşça yataktan inmeye çalıştım ama kendimi yerde yatarken buldum. Sürünerek tuvaletin kapısına ilerledim. Kapının koluna uzanıp kalktım ve kapıyı açtım. Tuvaletteki işlerimi halledince lavobanın karşısına geçtim. Elimi yüzümü yıkayıp havluyla kurulandıktan sonra aynadan kendime baktım. Göz altlarım şişmiş, dudaklarım kurumuştu. Dün gece ne olmuştu, hiç bir şey hatırlamıyordum. Tuvaletten çıkıp üzerime gelen ilk kıyafetleri giyince odadan çıktım. Ama bacaklarım beni tutmaya yetmiyordu. 

Oturma odasına geçtim ve kendimi 3'lü koltuğa yüz üstü saldım. "Tanrım, dün gece ne oldu? Neden hiç bir şey hatırlamıyorum." Kafamı yan bir şekilde koltuğa koydum ve ardından yastığa uzanıp başımın altına koydum. Kısa süre içinde Alaz yanına geldi. Ve yere oturup eliyle kızın saçlarını okşamaya başladı. Aden kısa süre içinde gözlerini araladı ve Alaz'ın gözleri ile göz göze gelince yerinden kımıldamadan konuştu:"Ne oldu bana?" Diye sordu bitkin çıkan sesiyle. "Dün gece ikimizde sarhoştuk. Sadece bu kadarını hatırlıyorum." Dedi, sesi Aden'inkinden daha iyi çıkıyordu ama o da yorgundu. 

"İkimize kahve yapacağım," dedi. Gözlerimi kapatıp açarak onu onayladım. Yanımdan kalkıp gitti, o kahveyi yaparken yerimden doğrulmaya çalıştım ve bir kaç deneme sonucunda başarmıştım. Koltuktan yavaşça düşmemeye çalışarak kalktım. Ve duvarlara tutanarak mutfağa gittim. Sandalye çekip oturdum ve başımı masaya yaslayıp öylece bekledim. Dakikalar sonra kahve bardağını masama koydu ve kafamı kaldırıp baktım. Bir şey demeden karşıma geçip oturdu ve kahvesini yudumladı. Bir süre öylece kahveyle bakıştıktan sonra bardağı iki elimle tutup dudaklarıma götürdüm. Bir kaç yudumda yarısına getirip masaya geri koydum.

 "Vakumlasaydın keşke kızım," dedi alay ederek. "Hm hm," diyip onu geçiştirdim. Ve tekrar kahveyi dudaklarıma götürdüm. Bir kaç yudum daha içince kendime geldim ve ona baktım. "Dün gece ne oldu?" Kahvesini dudaklarına götürdü, bir kaç yudum içince konuştu:"Balkon..." Dediğinde güldüm. "Balkon fantezisi mi?" Dedim alay ederek. "Hayır," dedi, sesi ciddiydi. "Birlikte yağan yağmuru izlemiştik," dedi ve durdu. "Sonra?" Dedim, sesim sorar gibi çıkmıştı. "Sonrasını da sen hatırla," dedi. "Hatırlamıyorum... Yağan yağmuru da hatırlamıyorum," dedim.

 Ve kahvemin son yudumlarını da içince lavobanın içine bıraktım ve oturma odasına geçtim. Peşimden geldi ve karşımdaki 3'lü koltuğa oturdu. Ben de 3'lü koltuğa oturmuştum. Bacaklarını birbirinden uzaklaştırıp önüne eğildi ve ellerini birbirine kenetledi. Ben de ona baktım. Onun konuşmasını bekledim. Ama o konuşmak yerine yere bakıyordu. "Sorun ne?" Dedim, sessizliği bozmadan. "Sorun biziz Aden," dedi. Gözlerini gözlerime sabitledi. Gerilmiştim. Elimi enseme attım. Ensem terliyordu. "O herif hakkında konuşamadık hiç," diyince konu belli olmuştu.

 
"Ne zamandır konuşuyorsun onunla?"
"Ben konuşmuyorum. O benimle konuşuyor."
"Ne zamandır?" Dedi tek kaşını kaldırarak.
"2 gündür sanırım."
"Onu ilk önce ne zaman ve nerede gördün?"
"Dün gördüm ve asansörde gördüm."
"Bu herifi tanımıyorsun yani?"
"Evet."
"Peki, seni rahatsız ediyorsa bana neden söylemedin?"


Asıl konuya gelmiştik işte.


"Başına bela açmak istemedim."
"Bu geçerli bir sebep değil."
"Ne yani, başına bela mı olsaydı?" Dedim tek kaşımı kaldırarak.
"Gerekirse evet."
"Neden ama, seni ilgilendiren bir durum yok."

 
Şaka yapıyormuşum gibi güldü.


"Senin başına bir şey gelecek ve beni ilgilendirmeyecek?" Şaşırdığı her halinden belli oluyordu.
"İlgilendirecek mi?" Bu soruyu sorarken korkmuştum.

YASAKLI BÖLGEWhere stories live. Discover now