İlk Öpücük

250 174 78
                                    


Gördüğüm mesajlar karşısında hiç bir şey yapamadan öylece durmuştum. Sertçe yutkundum, ellerim titredi ama dakikalarca ben telefona, telefon bana bakıyordu. Bir mesajın daha gelmesiyle kendime geldim.


05:Bugün dediğim yere gelirsen sana ve sevdiklerine dokunmayacağım.
Ya yalan söylüyorsa? Ama doğru da olabilir. Peki yapmalı mıyım? Ya bana zarar verirse o zaman ne yapacağım. Tenha bir yerde buluşmak isterse asla gitmem ama.
Güzelim:Nerede buluşacağız?
05:Her zaman gittiğin yerde.
Güzelim:Her zaman gittiğim bir yer yok.
05:Emin misin?
Güzelim:Evet.
05:Sahile gel.
05:Orada bekliyorum.
Güzelim:Tamam.


Üzerime siyah bir sweatshirt ile siyah bir eşofman geçirip oturma odasına baktım Alaz oradaydı. "Bugün dışarı çıkacak mısın?" Diye sordum. "Hayır, neden?" Dedi. "Çıkmalı mıyım?" Diye ekledi. "Hayır, sadece sordum." Nefes alıp devam ettim. "Ben biraz dolaşacağım." "Yalnız mı?" Dedi tek kaşını kaldırıp. "Evet," dedim "bir sorun mu var," dermiş gibi. "Tamam, görüşürüz." Dedi arkamdan. "Görüşürüz," diyip kapıya ilerledim. 

Kapının kolunu tuttuğum an arkamda bir beden hissetmemle gözlerimi sıkıca kapattım. Kapının kolunu daha sıkı kavradım. Biraz yukarıya bakınca Alaz'ın elinin kapıya yaslı olduğunu farkettim. Kulağıma yaklaşıp fısıldadı:"Aşırı gizemli bir koku alıyorum." "Neden sen köpek misin?" Diyesim geldi ama dudaklarımı birbirine bastırıp kendimi kaskatı kesmiştim. Vücudunu sırtımda hissedince kalbim deli gibi atmaya başladı. Ensem terliyordu. "Bu kadar siyah giyinme sebebin ne?" Beni kendine çevirip sırtımı kapıya yasladı. Kapıdan az gürültülü bir ses çıktı. Nefes alışverişlerim hızlanmıştı. Göğsüm hızla inip kalkıyordu. Acaba anlamış mıydı?

 
Sorusunu tekrarladı:"Bu kadar siyah giyinme sebebin ne?" Fısıldayarak konuşuyordu bu ister istemez anın büyüsüne kapılmama sebep oluyordu. Kendimi toparladım, çenemi yukarıya kaldırdım ve masmavi gözlerimi onun kapkara gözlerine diktim.


"Senin dolabında siyah t-shirtlerin olma sebebi ne?" Güldü. Bu kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu. "Sen hep böyle misin? Hiç mi altda kalmazsın." Ne dediğini idrak edemiyordum ama gülüyordu. Kafam iyice allak bullak olmuştu. "Git hadi git," dedi gülmeye devam ederken. Az önceki ciddiyetinden eser kalmamıştı. Suratına balık gibi mal mal bakıp evden çıktım kendimi asansöre attım.

 İnerken asansör 7. katta durdu ve içeri bir adam girdi. Her zamanki gibi arkamı döndüm bakışlarımla onu rahatsız etmemek için. Yere bakıyordum. Ama refleksle aynaya bakınca onun bana baktığını farkettim. Yanlış görmüşümdür diye düşünüp tekrar yere baktım ve sonra tekrar aynaya baktım ama hayır, dik dik bana bakıyordu. Korkmuştum. Üzerime baktım. Üzerimde garip olan hiç bir şey yoktu. Ne diye bakıyordu o zaman?

 Gürültülü bir ses gelmesiyle refleks olarak asansörün kapısına baktım. Sonra ışığa baktım. Işık sönmüştü. Telefonumu çıkardım. Alaz'ı arayacaktım ama ellerim titriyordu. Karşımdaki beden telefonumu elimden alıp eliyle ortadan ikiye ayırdı ve yere attı. Ben şaşkınca adama bakıyordum. Ellerim havada kalmıştı. Bir süre öylece durdum ve adamın suratına baktım. "Kimsin sen?" Dedim ama sesim fısıltıyla çıkmıştı. Hiç bir cevap vermeden beni asasönsere yasladı ve bana yaklaştı. Eliyle çenemi tuttu ama ben başımı hemen sağa çevirdim ve tekrar sordum:"Kimsin sen?"

"Bener." "Ya sen kimsin?"
"Tanışmanın sırası değil. Buradan çıkmalıyız."
"Bizde tanışmadan çıkmayız," dedi, ama ne alayla bakıyordu ne samimice. Vücudum titriyordu fakat kendimi sıkıyordum düşüp, bayılmamak için. Çünkü ne yeri ne de zamanıydı. Yeri ve zamanı doğru olsa bile bu sapığın yanında asla.
"Aden."
"Adımı nerden biliyorsun?"
"Aden senden çok hoşlanıyorum."
"Kimsin sen?!" Dedim ama bu sefer bağırmıştım ve ellerimle adamın göğsüne vurmaya başlamıştım. 

YASAKLI BÖLGEWhere stories live. Discover now