Deneyim

274 200 64
                                    


"Alaz inat etmeyi bırak, yaranı temizlemezsem mikrop kapacak," dedim ciddi görünmeye çalışarak ama der demez güldüm. "İstemiyorum, zorla mı?" Dedi kafasını geriye atarak. Elimdeki pamuktan kurtulmak için böyle yapıyordu. "Zorla Alaz," dedim bu sefer ciddileşebilmiştim.


Ofladı. Derin bir nefes aldı ve kafasını düzeltip oturduğu tekli koltukta dikleşti.

"Yetişemiyorum öyle de," dedim ama bana alayla baktı. "Kucağıma çık istersen,"dedi. Ben de onu ciddiye alıyormuş gibi yaparak "vallaha mı?" dedim. "Ben ciddiyim," diyince duraksadım. Sonra "şaka şaka"deyip pamuk tutan elimin bileğini tuttu ve dudağına yaklaştırdı.

Ama o kadar sert yaklaştırmıştı ki dengemi kaybedip kendimi üzerine yığılmış bir vaziyette buldum. Pamuk dudağına sertçe değdiğinde inledi. İnlemesinden tırsıp elimdeki pamuğu refleksle yere attım. Bana alayla sırıtıp "nasıl rahat mı?" Diye sordu. Ona dik dik bakıp "ne demezsin," dedim ve ellerimi omuzlarına koyup kalktım.

"Kendi işini kendin hallet Alaz Efendi," dedim ciddi ses tonumla ve giderken arkamdan seslendi. "Bunu senin yapman gerekiyor," dedi. "Nedenmiş o? Kendi işini kendin yapamıyor musun yoksa?" Dedim ona dönüp. Kollarımı göğsümde birleştirdim. "Bu yara senin için oldu, bu yüzden sen yapmalısın." Dedi ama ciddiydi bu sefer. "Sırf centilmen olmak için 'senin yüzünden' değil de 'senin için' diyorsun," dedim alaycı tavrımla daha sonra ise ciddileşerek: "Gerek yok bu centilmenliklerine ya da etkileyici davranmalarına."

"Aşık olmaktan mı korkuyorsun?" Dedi ama hâlâ alayla bakıyordu yüzüme. Ona bir kaç adım yaklaşıp, yüzümü ona eğip konuştum:"Sen aşık olmamı mı istiyorsun?" Dedim ama sesim fısıltı gibi çıkmıştı. Dudaklarını birbirine bastırdı ve gülümsedi. "Seni ilk kez gülümserken görüyorum," dedim imâlı imâlı bakarak. "Ben de seni ilk kez kalbimi yerinden söküp çıkartmak istercesine görüyorum," dedi alaylı tavrına geri dönerek.

"Neredeydi o lanet pamuk?" Diye sordu ve güldüm. Geri dikleşip:"Yerde," dedim. Kolunu uzatıp yerden aldı ve kenara koydu. Yeni bir pamuk çıkarttı. Bana uzattı. "Hadi göreyim seni," dedi sırıtarak. Elinden alıp oksijenli su döktüm ve dudağına yaklaştırdım. "Ah ah acıyor," dedi küçük iniltiler çıkararak.

Yavaş olmaya çalışıyordum olabildiğinde, canını yakmamaya çalışıyordum. Ne de olsa hayatımı kurtarmış sayılırdı. Canı daha çok acıyınca yavaştan üflemeye başladım. Hoşnut olmuş gibi gülümsedi. "Dudağını sabit tut," dedim kızar gibi ama ardından güldüm. Gülümsemesini bozup temizlememe müsaade edince devam ettim. Yarayı iyice temizleyince pamukları ve oksijenli suyu yerine götürdüm.

Geri geldiğimde 3lü koltuğa yayılarak uzanmıştı. Dik dik ona baktığımı görünce "keyfine bakabilirsin," dedi. "Neden birşeyler alıp; yiyip, içmiyoruz?" Dedim heyecanla.
"Yorgunum kızım, yat sen de," dedi yorgun ve isteksiz bir sesle. Yüzüm düştü ama vazgeçmedim yine de. "Taş mı taşıdın acaba?" "Seni taşırken belim koptu kızım," dedi sesini bitkinleştirerek. "Öyle mi? Taşımasaydınız o zaman Alaz Bey," dedim imâyla. "Taşımasaydım ölecektin," dedi. "Zaten bunu istiyordum." Nefes alıp devam ettim. "Zaten annemi son görüşüm olacaktı o gece," "Aptal aptal konuşmayı kes de düş önüme markete gidiyoruz," dediğinde gülümsedim.

Önden gidip kapıyı açtım ve o da arkamdan gelip kapıyı kilitledi. Birlikte asansöre bindik ve 0. katta indik. Saniyeler içinde dışarı çıktık ve siyah arabasının yanına varınca kapımı açtı. Gülümseyip arabaya bindim. O da kendi yerine geçip arabayı markete sürdü. Yol boyunca hiç konuşmadık. Marketin önüne gelince de durdu ve arabadan inip markete girdik. "Ne alacağız?" Dedim marketin içine girerken. "Ne istersen onu al, ben bize birer whyborowa alacağım," dediğinde şaşırdım. "O ne?" Diye sordum. "İçki," diyince iyice şaşırmıştım.

YASAKLI BÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin