Sahip #35

19K 883 54
                                    

Yeni bölüm için beklettiğim için çok üzgünüm ama güzel bir bölüm olduğunu düşünüyorum. Umarım beklediğinize değer ve beğenirsiniz  :) :*

İyi okumalar..:)

——-Silver——-

"Hey!" diye seslendim yanına gelmeme iki adım kala.

"Gene mi sen!" diye karşılık verdi Omhar. Silver olarak onun yanına gelsem böyle düşünmeyeceğini umdum. Savaş bir çok insanı değiştirirdi. Ama bu Omharın ilk savaşı değildi ki.

"Evet efendim." dedim resmiyeti bozmamaya çalışarak ve elimdeki soğuk birayı ona uzattım. Elimdeki birayı aldı ve büyük bir yudum aldı.

"Teşekkürler Asker." bir dakika bişey düşünür gibi oldu." Adım ne demiştin?"

"Aaryan Efendim." Ben konuşurken kamp ateşine gözlerini dikmişti.

"Evli misin Aaryan?" diye sordu.

"Evet Efendim." dedim net bir şekilde. Mükemnmel bir kocam var.

"Gönüllüler kısmında geldiğini gördüm. Buraya gelmene kızdı mı? Savaş sonuçta. Ölümde var sonunda..." o an ne hissettiğini tam anlayamadım.Ama karmakarışık bir ruh hali içinde olduğundan emindim.Normalde dik, eğilmez ve dev gibi olan adam, odundan aşağı kaymın küçülmüş eğilmiş ve minicik duruyordu. Onu ayakta tutan temeller sarsılmış gibiydi. Kendimi bunun için o kadar kötü hissettim ki.

"Bilse kızardı efendim." dedim. Bir an çok kötü bir şekilde bana baktı. elindeki bardağı bıraktı ve ayağa kalktı, yere tükürdü ve elleriyle omuzlarımı tuttu. Tabi demir zırhın altında pek bir şey hissedilmiyor ama eminim ki şu an omzumu sıkıyordur.

" Karını nasıl bırakırsın! Ya seni bırakıp gittiyse! Ya çocukların?" dedi sinirle.

"Çocuğum yok efendim." dedim diğer söylediğini yok sayarak. Maskenin ardından gözlerime bakıyordu artık. Bir an gerçek beni görecek sandım.

"Daha kötü ya sersem! hiç düşünmeden terk edecek seni!" dedi sert tavırlarıyla erkeğim benim. Bana olan güvenini yargılıyordu. Anladım. Onu terk ettiğimi düşünüyordu.

"Ben onu korumak için burdayım efendim." dememle daha çok sinirlendi.

"Ahh.. " dedi ve beni itince yere düştüm." sen ne anlarsın ki!" dedi ve tekrar yerine oturdu.

Bende onun yanına çöktüm.

"Efendim. Sizin hanımınızı tanımıyorum ama bence ona mektup yazmalısınız."

"Okumayacak ki, yazmamın bir sebebi yok."

"Hanımınızın sadakatinden şüpheniz mi var efendim?" diye sordum. Bir an hayır demesini o kadar çok isterdim ki Ama durum öyle bir gözüküyordu ki ben olsam bende bana güvenmezdim.

"Bilmiyorum" dedi ve birasından büyük bir yudum daha aldı. Yerinden kalktı ve gitti. Takip etmedim.


——-Crystal——— ( İki gün sonra sabah saatleri)

Farad gittiğinden beri her akşam saatlerinde yaptığım gibi gene kızlarla harem dairesinde oturuyorduk. Hastane kanadına da gidip durmasam burada yapılacak başka hiç bir iş yok. Son bir kaç günde köklü değişimler oluyordu. Ve hiç birine karışamamıştım bile. Artık herkes bana kraliçem diyerek selam veriyor ve saraya yeni gelen ingiltereden bir bayan Hadma hatuna sürekli yardım ediyordu. Tek karıştığım şey Harem dairesinin biçimini değiştirip kraliçe odası yapılma planı ve taht yerleştirilmesiydi. Daha samimiyetsiz bir ortam daha. Kapıda bulunan muhaffızlar habercinin geldiğini duydurdular ve adam içeri girdi. Üç mektup çıkardı ve birini bana birini Stell'e diğerini ise Hadma hatuna geldi. Stelle baktım.

"Rajudan" dedi ağız hareketleriyle. Bana da Farad'dandı. Hızla mektubu açtım.


"Sevgili kraliçem.

Sana açıklamadan bir sürü şey yaptığım için ne kadar üzgün olduğumu söylesem az. Kolay uyum sağlamanı umuyorum. Bu olay Padişah babam öldüğünden beri kafamda olan bir plandı. Sana bahsetmediğim için affet beni.

Hala savaşın içindeyiz. Birkaç güne bir saldırı daha yapılması planlanıyor. Ama Savaşlar malesef ki bir tek askerlerle kazanılmıyor...

Saraya bir haftaya kalmaz (anlaşma sağlandığı koşullarda)Tyleria Erngruen gelecek. Bu konuda mecbur kaldım.

Tek endişem sensin.. Tyleria'ya çok dikkat et ve Hadma hatunu yada Stell'i yanından ayırma. Tyleria ile tek başına bir ortamda bulunmanı istemiyorum.

Silver konusunda dehşete düşmüş durumdayım ama Omhar daha kötü durumda. Savaş bittiğinde onu bulmaları için adamlarımı göndereceğimden emin olabilirsin. Ki ben Buralarda yani savaş alanında olduğunu düşünüyorum.

Seni çok özledim. Seni seven yeni Kralın. "

Farad kağıdın dibine de bir kalp ve kalbin içine C ve F harfleri koymuştu. Çok tatlıydı. Bende onu o kadar çok özlemiştim ki bir bilse.

Stell'e baktım ve ağlamamak için kendini zor tuttuğunu gördüm. Jasmine ve Hadma hatun da fısır fısır bir şeyler konuşuyorlardı mektupla ilgili.

"Stell kötü bir şey yok değil mi ?" diye sordum kısık sesle.

"İhanete uğramışlar. Farad hainin kellesini kendi elleriyle kesmiş. Onlara verilen bilgiler yanlışmış meğersem ve Muhafızları için Süper 5'li diye lakap çıkmış. Arızalı bir tip bile varmış Aaryan diye. Arızalıymış ama onların hayatını kurtarmış. Ama iyilermiş ve savaşın seyrini değiştirecek yeni bilgiler edinmişler. Savaşın yeni yapılacak anlaşma ile savaşın direk kalede geçebileceğinden bahsetmiş. Tylaria diye birinin gelebileceği ve seni kesinlikle yanlız bırakmamam gerektiğinin de altını çizmiş. Bak istersen." dedi ve elindeki mektubu gösterdi. Sadece altı çizili yere bakmam yetti. geri kalanına bakmama bile gerek yoktu. Hala fısır fısır konuşan hadma hatuna baktım.

"Hadma hatun, bu Tylaria hangi tür bir üçharfli böyle? niye herkes korkuyor?" diye gülerek sordum. Ortam ciddiyetten çatlayacaktı yoksa.

"Tylaria Erngruen, Erngruen padişahının kızı kraliçem. Padişahımız Tylaria ile Şehzademiz Faradı evlendirmeyi düşündüğü için sürekli bu sarayda takılırdı. Asabiyeti, memnuniyetsizliği, şikayetleri ile bilindiği yetmezmiş gibi geldiğinde bütün saray halkına kötü davranışlarıyla da bilinir.Sizi uyarmalıyım Kraliçem, Tyleria hala Şehzademiz affedin beni düzeltiyorum Kralımız Farada aşık olabilir ve yerinizi almaya çalışacaktır. Hele bir de Kralımız burada olsaydı.. olmadığı için ne kadar memnunum bir bilseniz. "

"Efendim, Tylaria denilen cadı bu kadar kötüyse ve başımıza dert olacaksa yardım çağırmalı mıyız?" diye sordu Stell. Güzel fikir olabilirdi. Bir kaç destekçinin kötü yanı olmazdı.

"Yardım çağırmak için çok erken. Belki Tyleria büyümüş ve düzelmiştir. Bunu bilemeyiz. Ama bunun için dua edebiliriz. " dedi hadma hatun ve izin isteyerek odasına gitti.

Jasmine tam gidecekken onu durdurdum.

"Jasmin, uzun zamandır buralarydın, bu Tyleria ve Farad ne kadar yakındı?" diye sordum. İçimi kemirmeye başlamış olan soru buydu.

Önce kısık bir kıkırdama çıktı Jasmin'den ardından "Farad pek sevmez Kraliçem. Ama aynı şeyi Jasmin için söyleyemeyeceğim." dedi kıkırması yerini ciddiyete bırakarak. 

"Farad'dan vazgeçmeyeceğimi biliyorsun değil mi?" dedim sesimi keskin tutmaya çalışarak. Umarım aynı tonu Tyleria denen kızda da kullanabilirdim. 

"Tamam. Geldiğinde iyi karşılansın. Onun uzun süreli kalacağı için bütün ayarlamalar yapılsın lütfen. İzninle ben odama çekiliyorum" dedim ve Silverla beraber odama gittik. 

"Yatmak istediğine emin misin? biraz gezmek ister misin?" dedi yatağımın yanındaki koltuğa oturarak. Bende kendimi yüzüstü yatağa bıraktım.

"İstediğim tek şey Farad'ın sıcaklığı. Başka da birşey istemiyorum" dedim gözlerimi kapayarak. 

Dönecekti. Dönmeliydi. Böylece bizim aşkımız da bir masal olabilirdi. 

SahipWhere stories live. Discover now