Sahip #22

50.7K 2.1K 60
                                    

Sabırlı olun sevgili okuyucularım çünkü bundan sonra Crystalli bölüm geliyor. Bu bölümü de umarım beğenirsiniz :) İyi okumalar :)

---------------------------Silver-------------------

"Ah lütfen. Bu onuru bana bahşedin." dedi gülerek. Kızardığıma artık emindim. Benimle hiç bu kadar resmi konuşmuyordu. O kadar seksi oluyordu ki bu sesle. 

"Sadece göstermeniz kâfi." dedi soğuk bir sesle Crystal. Ama Omhar Crystali umursamadan önümüzden yürümeye başladı. Bizde takip ettik. Kısa bir yürüyüşten sonra kümesin oraya gelmiştik. Başta istemedim ama zorla beni içeri soktu. Crystal sağa sola koşturunca bütün tavuklar havalandı. Aynısını bende yaptım. Bu akşam ölebilirdim ama en azından onun günü güzel geçsin. Birbirimize takılıp düşene kadar devam ettik. 

"Ahh! İyi misin?" diye sordu. İkimizde popomuzun üstüne düşmüştük. 

"Evet. Sen?" diye sordum elimle ağrıyan yere masaj yaparak. 

"İyiyim bende hadi bir kaç yumurta alıp gidelim" dedi ve yuvaların birinden bir kaç yumurta alıp çıkıyorduk ki kızgın bir tavuk tarafından kovalanmaya başladık. Koşarak kümesten çıkıyorduk ki Omhar önüme çıktı ve ona çarpmamak için durdum. Crystal da bana çarptı ve Omharın üzerine düştüm. Şu an o kadar yakındık ki. Yine o his..

"Aslından üzerime çok yakıştın" dedi kısık sesle. Hemen kendimi toparladım ve üzerinden kalktım. Bu ne cüret! Daha birkaç saat evel Crystali kurtarmama yardımcı olmasaydı şu an onu dövebilirdim. Arkama bakmadan hızlı hızlı yürüyordum ama arkayı dinlemeye çalıştığım için çevreye dikkat etmiyordum.  

"Bizi mi izliyordunuz?" diye sordu Crystal. Sonra Omhar üzerime atladı ve bir ok tam üzerimizden geçti. 

"Ödeştik" dedi. İlk günü anımsatıyordu. Başka şeyler demeden kaçabildiğim kadar hızlı kaçmalıydım. Omhar üzerimden kalkınca hemen üzerimi silkeledim ve Crystalin kolunu tuttuğum gibi mutfağa çekiştirdim. Beraber yemek yedikten sonra içeri girmek istemeyince bahçede sarayın çocuklarıyla ip atladık. Hava kararınca çocuklar ipi bize bıraktı ve gittiler. Bizde harem odasına dönmeliydik. Crystal yürürken yüzüme baktı ve birde ipe. Ah gene şaka yapmak istiyordu. Zevkle diye düşündüm.  Karanlık bir koridora döndük ve yere çöktük. Bu yer bu şaka için idealdi. Crystal ipin bir ucunu ben ise diğer ucunu tuttum. Yaklaşan ayak sesleri ile kıkırdamaya başladık ve adam ipimize takılıp düşünce ipi orada bırakıp kaçtık.

"Kimsiniz siz! Kaçmayın! Sizi bulacağım! Bulunca çok kötü yapacağım sizi! "diye bağırıyordu arkamızdan. Hızlı adım sesleri gelmeye başlayınca arkamızdan koştuğunu anladık ve hemen Şehzadenin özel bahçesine girdik. Eğer yasaksa burası en güvenli yerdi.  Bahçe çok karanlıktı ve bizi göremeden söylene söylene yanımızdan geçti. Uzaklaştığından emin olduktan sonra birbirimize bakıp kıkırdamaya başladık. 

Ta ki arkamızdan bir 'Boo!' sesi duyana kadar. Birbirimize bakıp doğru duyduğumuzdan emin olunca çığlığı bastık  ve koşarak harem dairesine geldik. 

"Ne gündü ama!" dedim gülüşümü durduramıyordum ve daha çok gülesim geliyordu. Sıradaki ölüm mahkûmu olmak durmamı sağlamıyordu. 

"Evet. Ne kadar çok koştuk!" dedi oda gülerek. Harem dairesine geldiğimizde oda boştu. Hemen yerimize oturduk ve sanki uzun zamandır oradaymışız gibi davrandık.

Önde Hadma Hatun arkasında da iki kişi ile yanımıza geldi. Biri masayı ortamıza yerleştirdi. Diğeri de tepsideki dumanı tüten sıvıları önümüze koydu. Çay. Ama getiren sinsi. Bu kadına güvenmek gelmiyor içimden. 

"Bu gün biraz sohbet ederiz diye düşündüm" dedi. El işi değil de sohbet? Tuhaf? Ağzımızdan laf almaya mı çalışacak?

"Son isteğimizin ne olduğunu mu soracaksın?" dedim soğuk çıkarmaya çalıştığım sesimle. 

"Haaaayır. Gününüzü nasıl geçirdiğinizi soracağım." dedi alınmış bir sesle. Çok da umurumda. 

"Senden sonra kümese gittik." dedi crystal.

"Bende az kalsın okla vuruluyordum" dedim günlük rutinimmiş gibi çayımdan bir yudum alıp. Ha birkaç saat önce ha birkaç saat sonra...

"Ahh hadi ama yapma böyle Silver. Sanki sana oku Hadma Hatun attı. Seni oraya götüren bendim ve sen böyle yapınca üzülüyorum" Crystalin daha fazla üzülmesini istemiyordum. Birazdan ölecektim zaten. Silverı üzdüm diye pişmanlık duysun istemem.

"Tamam tamam.  Ondan sonra çocuklarla ip atladık." 

"Birini sinirlendirdik."

"Biri bizi korkuttu."

"Biz de koşarak buraya geldik" diye anlattık gülerek.

"Eğlenceli bir gün geçirmişsiniz" dedi gülerek. Birbirimize sarıldık. Uzun zamandır geçirdiğimiz en güzel günlerden biriydi.

"Evet güzel bir gündü. "dedik gülerek. Çayımızdan son yudumlarımızı da aldıktan sonra içeriye harem ağası girdi. 

"Silver bu gece sen isteniyorsun" dedi. Şaşırmamıştım. Zaten biliyordum. Crystal'e sıkıca sarıldım ve harem ağası ile beraber odadan çıktık. 

Ve Evet

Kendi ölümüme kendi ayaklarımla gidiyordum.

Üzülmüyordum ama bu sefer çektiğim tüm acılardan kurtulacaktım. 

Kapı açıldı ve içeri girdim. Karşımda sinsi sinsi bana bakan şehzade duruyordu ama geri adım atmayacaktım!

"Asi kızımız ölmeye gelmiş." dedi şehzade sırıtarak. 

"Emrettiğiniz gibi." dedim dalgaya alarak. Odanın ortasına ilerledim. Oda bayağı büyüktü ve ikiye ayrılmış gibiydi. Bir kısımda yatak varken diğer tarafta çalışma masası vardı. Ama genel olarak fazla dolu değildi.

"Senin gibi akıllı bir kız benim adımı biliyordur?" diye sordu etrafımda tur atarken. Hareketleri beni geriyordu ama belli etmemek konusunda ısrarcıydım. 

"Şehzade Farad" dedim kısa tutarak.

"O zaman ünümü de biliyorsundur?" dedi. Konuyu nereye getirmeye çalıştığı şimdi anlaşıldı. Kendi oyunumu oynama zamanım yaklaşıyordu. 

"Evet" dedim. Bana iyice yaklaştı.

"Korkuyor musun?" diye sordu. Nefesini boynumda hissettim. Bu Omhar'la zevkliydi ama şehzadeyle mide bulandırıcı.  Şu an bile Omharı düşünüyorum ya. Kıyasladığım iki insana bak.

"Peki ya siz? Hangi şehzade halvet sırasında bile hançerini üzerinde taşır?"diye sordum. Oyuna başlayabilirdim artık. Kimsenin bilmediği bir yeteneğe sahip olmak her zaman artıydı. 

"Bir anlaşmaya ne dersiniz? Siz hançerinizle ve ben silahsız. Eğer ben kazanırsam sorularımı cevaplayacaksınız. Eğer siz kazanırsanız ne isterseniz yapacağım." dedim. Kaybetmeyecektim ve sorularımı soracaktım. Cevaplarımı almadan ölmek niyetinde değilim.

"Burada emirleri kimin verdiğini anlayamadın sanırım." dedi anlamaz bakışlarla. 

"Ah! Yapmayın ama benim gibi zavallı ve savunmasız bir kızın düello davetini mi reddediyorsunuz." dedim onu küçümseyerek. 

"Senin mantıklı olduğunu sanırdım ama kabul. Sen kendin istedin. Seni elimden kurtaracak kimse olmayacak." dedi sinirle. 

"Buraya ölmeye geldim." dedim. Kıyafetinin içine gizlenmiş olan hançeri çıkardı ve saldırı pozisyonu aldı. 

-------------------------------------------------------------------------------------------------------

SahipWhere stories live. Discover now