Sahip #3

103K 4.3K 520
                                    

Uyandığımda kocaman bir yatakta yüz üstü yatıyordum. Doğrulmaya çalışınca sırtıma girecek keskin acıyı bekledim ama onun yerine küçük sızılar gelince biraz rahatladım ve gözlerim üzerimdeki kıyafete takıldı. Değiştirilmişti hemde mavi ve güzel bir elbise ile.Sırtı rahat etmem için kesilmiş ve yatağın kenarına bir şal bırakılmıştı.

Nerede olduğumu anlamak için odadan çıktım. Büyük bir saraydı burası. Güzel dekore edilmiş ve ortasında bir çeşme olan. Çeşmenin yanındaki taşa oturdum ve gözlerimi kapadım. Yakınımda o pis sahip yok ve rüzgarı hissetmek istiyorum, Suyun akış sesini ve kuşların cıvıldamalarını. Huzuru..

"Hey sen!" birinin bağırması ile gözlerimi açtım. Ses eski sahibimi öldüren duvar adama aitti. Hemen ayağa kalktım ve kafamı önüme eğdim. Bu adama minnettardım.

"Ne yapıyorsun burada?" dedi sert bir sesle. Burada olmamalı mıydım?

"Uyandım ve nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum efendim" dedim.

"Burası Şehzadenin sarayı ve burada olmamalısın. Burası Şehzadenin özel bahçesi"

"Şehzade mi?" diye cırladım. Tutamamıştım kendimi gene. Daha kuralları öğrenememiştim ve eski sahibimin cezaları burada da geçerli mi hiçbir fikrim yoktu." Özür dilerim" diye ekledim hemen. Kafamı kaldırma hatasında bulunmuştum. Delici gözlerle bana bakıyordu. Hemen eğdim kafamı.

"Şehzadeyi tanımıyor musun?" diye sordu anlamaz bakışlarla. Kim yaşadığı ülkenin Şehzadesini bilmezdi ki?

"Üzgünüm efendim.Bir kölenin bir şehzadeyle karşılaşması imkansızdır"diyebildim sadece. Esir olduğumuz, göçebe hareket ettiğimiz ve eski sahibimizin haberleşme ile arası olmadığından Şehzadenin kim olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu.  Sadece köleler arasında efsane olan Şehzade Farad bilinirdi. Hareminden kızlarla bir gece geçirir ve o kızı bir daha gören olmazmış. Herkes kızların öldüğünü düşünüyor.

"Gel benimle" dedi rahatlamış bir tonda ve bahçede ilerlemeye başladı. Bende arkasından onu takip ediyordum.

"Efendim burası gerçekten Şehzadenin bahçesiyse buralarda dolaşmamalıyız" diye hatırlatmak istedim. Eğer öyleyse Şehzade kızabilirdi. Ve ilk günden ceza almak istemiyordum. Daha yaralarım geçmemişti bile. Belki falakaya yatırılırdım.ki bu da ayaklarımda olacak yaralar ve bir süre yürüyememem anlamına gelirdi.

"O konuda endişelenme. Ben Şehzadenin... yardımcısıyım" dedi biraz düşündükten sonra. Ama sorgulamak bana düşmezdi.

"Sormamda bir mahzur yoksa birkaç şey sorabilir miyim efendim?" Dedim kendi içimde kavga ederek ama hangi sıfatla burada olduğumu öğrenmeliydim. Ne iş yapacağımı öğrenmeliydim.

"Benimle bu kadar resmi konuşmana gerek yok. Bende.. köle sayılırım" dedi biraz düşünerek. Biraz rahatlamıştım. Durdu ve yanına gelmemi bekledi.

"Sorabilir miyim?" emin olmam gerekiyordu ve gene de resmiyeti tam anlamıyla bırakamazdım.

"Sor" dedi. İzni almıştım.

"Ben nerede çalışacağım?"dedim. Uzun zamandır boş oturuyordum. Ya mutfağa yerleşirdim ya temizliğe ya da hareme. Kadınlara verilen görevler bunlardı.                                                                                      

"Haremde" dedi. Korkmaya başlamıştım. Tanımadığım bir adamla beraber olma fikri beni korkutuyordu, geriyordu, ama pis eski sahibimden iyidir diye düşünüyordum.

"Peki arkadaşlarım? Onlar da burada mı?"

"Biri hariç. Diğerleri de hareme verildi." Kimdi acaba o biri? Hiç birini görmemiştim bayıldığımdan beri. Haremdeydim ve kızları görecektim onlardan öğrenebilirdim.

"Sizden son bir ricada bulunabilir miyim?" dedim. Hava kararmaya başlıyordu ve hareme gitmem gerekirdi. Yaralarım tam iyileşmediğinden dolayı seçilmem diye umuyordum. Hiç tanımadığım bir adamın yatağına girmek hiç istemiyordum ama bunu bir Şehzadeye nasıl söyleyebilirsiniz ki?

"Sarayda yolları bilmiyorum ve bana hareme kadar eşlik edip edemeyeceğinizi merak ediyordum" dedim. Onunla belki bir daha karşılaşamayabilirdik bile. Kahve gözlerine baktım bir an ve bir sıcaklık yakaladım. Benim de içimi ısıtmıştı o sıcaklık ve neredeyse gülecektim.

"Tabi. Yasak bir yerlere daha girmeden yada biri yakalamadan seni götüreyim." dedi ve yan yana yürümeye başladık.

"Kaç yıldır sarayda çalışıyorsun?" diye bir soru sordum. Akşam olabilecek olasılıkları düşünmemeye çalışıyordum.

"Kendimi bildim bileli buradayım" dedi. O zaman bir hizmetlinin evladıydı.

"Ne zamandan beri Şehzadenin yanındasın?" dedim. Yürüdükçe yürüyorduk. Aslında onu nerede bulabileceğimi sormak istiyordum ama haremdeyken bu çok zordu. Ölüm fermanlarımızı imzalamaktan farksızdı.

"Bana hesap mı soruyorsun?"demesiyle panik yaptım.

"Ne haddime. Özür dilerim." Dedim aceleyle. Beni böyle tanımasını hiç istemezdim. Ben kimim ki? Parmaklarımla oynamaya başladım. Bana kızsın hiç istemiyordum. Ne kadar Şehzade koruması altında olsam da bana kızmasını bana kırılmasını istemiyordum.

"Harem dairesi koridorun sonundaki oda. Senin odan da sağdaki 2. Oda." Dedi sakin bir sesle.

"Size çok teşekkür ederim. Her şey için size o kadar minnettarım ki. Keşke farklı şekilde yollarımız kesişmiş olsaydı. Kendinize iyi bakın" dedim ve harem dairesine doğru yürümeye başladım.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

SahipWhere stories live. Discover now