Sahip #14

62.6K 2.3K 139
                                    

-----Silver-----

Nasıl yani? Dün akşam benim yanımdan ayrıldıktan sonra bu kızın yanına mı gitmişti. Elimdeki hançerlerden biri düştü kız Omar'ı öperken. Nasıl yani ya! Gerçekten anlamıyorum! Ben kendimi mi kandırdım beni istediğine inanarak. Benimle sadece eğleniyor muydu? Değmeyecek biri için mi ölümü göze aldım ben? Kız binadan çıkınca;

"Açıklayabilirim." dedi Omar. Elimde kalan hançeri kapıda asılı duran hedefin en orta kırmızısına attım.

"Açıklanacak bir şey yok. Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim." dedim ve çıktım. Hava kararmaya başlıyordu. Hareme geç kalacaktım. Belki de ölüme. En azından artık beni özlemeyeceğine emindim.

Hareme gittiğimde kızlar oturuyordu. Hepsi üzgün görünüyorlardı.

"Nasılsın?" diye sordu Crystal.

"Hazırım" dedim. Ölmeye hazırdım. Beni bekleyen kalmayacaktı bu dünyada. Hadma Hatun elinde el işleriyle geldiğinde hiç birimiz dokunmadık. İşlerimizi yarım bırakmak huyumuz değildi ve eğer ölürsek yarım kalacaktı. O yüzden hepimizin mendilleri bitirdiğimize emindim. Ben zaten bitirmiştim.

"Stell bu akşam senin sıran" dediğinde harem ağası, donup kaldım. Stell tek bir söz söylemeden kalkıp gitti.

Stell

Bir veda bile edememiştik.

Gene birini kaybetmiştik.

Etraf kararmaya başladı. Ayağa kalkmaya çalıştım ama dengemi sağlayamıyordum. Kalbim acıyordu, belki de ruhum. Buradan çıkmalıydım. Yada dur. Neden çıkayım ki? Burada ölmek varken, ve işlerimi bitirmişken. Stelle beraber bende ölmeliydim. Titremeye başladım. Kapıya sırtımı döndüm ve masaya tekme atıp devirdim. Hadma hatun sinsisi korkarak uzaklaştı ama Crystal kıpırdamadı bile. Nasıl bu kadar sakin durabiliyor onu da anlamıyorum. Ben artık sakin duramıyordum halbuki! Çevremdeki bu kadar acı bu kadar ölüm fazlaydı bana !

"Yeter artık! Dayanamıyorum! Yeteer ! Buraya kadar! " diye bağırdım. Elime geçen her şeyi parçalıyordum. Yastıklar, perdeler.. Kendimi kontrol edemiyordum da. Kapı sertçe açıldı ve içeri Omar girdi. Kollarımı beni sabit tutacak şekilde tuttu. Beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama ne dediğini duyamıyordum. Sonra Crystal karşıma geldi beni sarstı. Ama dediklerini ne duyabiliyor ne algılayabiliyordum. Kurtulmak için çabalıyordum. Crystalin sert tokadıyla kendime geldim. Kulaklarımın ve ellerimin kontrolü bana geçmişti gene.

"Bırak Silver'ı. Hiç bir şey görmediniz. Hadma Hatun! Anlaştık mı? Sende! Artık her kimsen. Silver’ı da al ve odasına götür!" demesi ile Omar beni Harem dairesinden çıkardı ve odama soktu. Bende kapıdan dışarıyı dinliyordum. Harem ağası cezadan bahsedince yere çöküp ağlamaya başladım. Crystalin başını gene derde sokmuştum. Omar beni yerden kaldırdı ve bana sıkıca sarıldı.

"Kurtar onu lütfen! Kurtar onu" diyerek ağlıyordum omzunda.

"Ben bir şey yapamam. Harem sorunları beni ilgilendirmez" dedi çaresiz bir sesle.

"O zaman lütfen Şehzadeye git. Crystali kurtaracaktır. Ona bir şey olmasına izin vermeyecektir." dedim neler saçmaladığımı düşünerek. Adam bütün cariyeleri ile birlikte olup öldürüyordu ama belki de birlikte olana kadar ona bir şey olmasına izin vermezdi.

"Şehzade şuan halvette. Onu rahatsız edemem." dedi aynı çaresiz tonla.

"O zaman ben giderim." Dedim gözlerimdeki yaşları silerek. Tam kapıdan çıkıyorken beni durdurdu.

"Tamam ben giderim sen bekle burada." dedi ve odadan koşarak çıktı. Ama odamda duramıyordum. Crystal'in odası benim odamın karşısıydı. Kapının önüne çöktüm ve ağlamaya başladım. Bir süre sonra Şehzadenin kucağında koridorun başında belirince içim rahatladı. Ama geç kalmıştım. Stell'i bir daha göremeyeceğim ve bunu Şehzadenin yaptığı gerçeği vardı önümde ama Cariyelerini öldüren şehzade ile Crystalime kıyamayan gözleri endişe ile parlayan Şehzadenin aynı insan olduğuna inanamıyordum. Stell için ruhum acıyordu ama Crystal için kalbim ağrıyordu. Crystal ağır basıyordu şu an.

SahipWhere stories live. Discover now