7. 👑

4.1K 809 598
                                    

Önceki bölümü okuduğuna emin ol.

Önündeki atıştırmalıklardan bir tanesini ağzına attı omega. Arkadaşları bir süredir dinlemediği herhangi bir konudan bahsediyorlardı ancak omeganın dikkati ilerdeki görkemli tahtında oturan veliaht prensteydi. Az önce dans ederlerken yaşanan olayları her ne kadar kafasından atmaya çalışsa da etkilenmeden edemiyordu. Minho yakışıklıydı, oldukça güçlü bir alfaydı, yetenekliydi, çekiciydi, feromonları çok güzeldi. Kim olsa ondan etkilenirdi ancak omega kendine yediremiyordu bir türlü.

Ona üstten baktığı, onu aşağıladığı, delicesine çalıştırdığı zamanlar mantığını içgüdülerinin önüne geçirirken yanında ona seslenen arkadaşı yüzünden çattığını o an fark ettiği kaşlarını düzeltti ve ona döndü. "Efendim Jeongin?"

"Tuvalete gitmem lazım. Yerini gösterebilir misin?"

Başını onaylarcasına salladı omega. Ardından beni takip et der gibi bir işaret yaptı. İkili, saraya girdiler. Jisung, onu mutfak çalışanları için olan tuvalete götürmek için merdivenlere yönelip aşağı inmişti. Ancak yarı yolda Aşçıbaşıyla karşılaşmışlardı. Yaşlı kadın, göz açıp kapayıncaya kadar oğlunun eline bir tepsi yerleştirip onu takip etmesini söyledi. Jisung, derin bir nefes vermişti. "Düz devam et Jeongin. İkinci yerden sola dön. Tuvaletler sağda. Bulursun değil mi?" dedi.

Genç beta onu onayladı. "Bulurum bulurum. Sen git hadi."

Jisung, gülerek "Tamam." dedikten sonra koşar adımlarla yukarı çıktı. Annesinin o yaşına rağmen nasıl böyle hızlı olduğuna şaşırıyordu her seferinde. Jeongin, tekrar meşalelerle aydınlatılan koridora döndüğünde adımlarını hızlandırdı. Midesi fena bulanıyordu, yukarıda yediği bir şeyin dokunduğunu düşündü.

"İkinci mi demişti ya?" diye kendi kendine konuştu. Hemen sonra ağzına gelen midesiyle sağ elini dudaklarının üzerine kapattı ve karşısına çıkan en yakın yerden sola döndü. Dönmesiyle sertçe biriyle çarpışması bir oldu.

Hemen bir adım geri çekildi ve karşısındaki üniformalı askere selam verdi. Omzunda ve göğsünde asılı armalara bakılırsa oldukça üst bir mevkide gibi duruyordu. "Dikkatli yürü." dedi sarışın asker. Jeongin tam kaşlarını çatmış suçun onda olduğunu söyleyecekti ki cümlesine başlayamadan elini tekrar ağzına kapatmak zorunda kaldı.

"İyi misin?" Karşısındaki çocuğun rengi atmış yüzüne baktı. Jeongin başını iki yana salladı. "T-tuvalet." diyebildi sadece. Sarışın alfa etrafına baktı ardından "Yanlış koridora girmişsin." dedi. Uzanıp betanın boştaki elini tuttu ve hızlıca çıktı oradan. Diğer koridora girip ona tuvaleti gösterdiğinde beta aynı hızla içeri girmişti. Gördüğü lavaboya eğilip midesini boşaltırken gözlerinden birkaç yaş süzüldü.

Sonunda rahatladığında derin bir nefes aldı. Genzi yandığı için bu tekrar gözlerini doldurmuştu. Suyla elini yüzünü yıkayıp ağzını çalkaladı ve biraz soluklandıktan sonra dışarı çıktı. Az önceki askeri karşısında gördüğünde kaşlarını çattı. "Gitmediniz mi?" diye sordu.

Sarışın komutan yaslandığı duvardan ayrıldı. "İyi misin? Ne oldu?" dedi. Jeongin dudaklarını birbirine bastırdı. "İyiyim. Teşekkürler." dediğinde sarışın alfa başını onaylarcasına salladı. "İyiysen bir dahakine önüne bak."

Jeongin kaşlarını çatmıştı. "Bakıyordum önüme zaten. Siz aniden çıktınız."

"Bir generalle böyle konuşulmayacağını bilmiyor gibisin." Alfa olan alayla söylediğinde Jeongin ona doğru birkaç adım attı. "Siz de öyle tanımadığınız herkesin elini tutmamanız gerektiğini bilmiyor gibisiniz."

F*ck that nobility!//MinsungWhere stories live. Discover now