14. 👑

4.3K 728 404
                                    

Önceki bölümü okuduğuna emin ol.

"Gülme artık Yongbok." Omega arkasına yaslanıp karşısında kahkaha atmaktan kıpkırmızı kesilen arkadaşına kaşlarını çattığında sinirli olduğunu zannettiği gözleriyle bakıyordu. Sarışın arkadaşı elini karnından çekip gülmekten dolan gözlerini tavana dikti.

"Beş dakika önce gelip hayatımda duyduğum en komik şeyi söyledin, nasıl gülmememi bekliyorsun?"

Jisung ellerini yüzüne kapattı. "O an hiç de komik değildi." Mızmızlanarak bu sabah yaşadığı rezilliklerin tekrar gözü önünde bilmem kaçıncı kez oynamasına izin verdi.

Sabah, kapının ritmik bir şekilde tıklanmasıyla uyanmıştı omega. Tam yeni uyanmanın getirdiği mahmurlukla kapısının neden tıklandığını düşünüyordu ki sağ elinin yanında bulunan birine çarpmasıyla gözleri fal taşı gibi açıldı. "Eyvah." dedi sadece endişeyle ancak yanındaki, sanki az önce uyanmamış gibi göz alıcı görünen prens gülümsemekle yetiniyordu.

Dün gece prensin odasında, onun yatağında, beraber uyuduklarını tamamen unutmuştu. "O rüya değil miydi ya?" diye kendi kendine mırıldansa da Minho'nun sinir bozucu gülümsemesi rüya olamayacak kadar gerçek hissettiriyordu. "Günaydın." dedi prens rahatlıkla. Tam o sırada kapının bir kez daha çalmasıyla Jisung telaşla yataktan kalkmaya çalışmış, acele ettiği için de kendini yerde bulması uzun sürmemişti. Minho'nun kıkırtısı kulaklarına ulaştığında yüzünü buruşturdu ve yuvarlanarak kendini yatağın altına atıverdi.

"Gel." Dedi prens gülüşünü bastırıp. Açılan tahta kapıların şaşalı gürültüsü ilk defa kulaklarını rahatsız etmişti.

"Prensim." Dedi komutan hafifçe kafasını eğerek. Altın armaların süslediği üniforması hafif kırışmış, her gün özenle düzelttiği saçlarından kıvırcıkları özgürlüğünü ilan etmişti. "Prenses Chaein'in uyandığı haberini vermeye geldim." diyerek ciddiyetle konuştu.

"Tamam Chan. Geliyorum birazdan, bugün kendim giyineceğim o yüzden ben çıkana kadar içeri kimse girmesin."

Komutan, prensin sözlerine ufak bir baş sallamasıyla cevap verip odadan çıktı. Onun ardından kapanan tahta kapıların sesi omeganın kulaklarına ulaştığında derin bir nefes vermişti rahatlamayla. Ancak rahatlaması pek uzun sürmedi. İlk önce veliaht prensin çıplak ayakları girdi kısıtlı görüş açısına, daha sonra bacaklarına toplanan ipek beyaz pijaması indi topuklarına.

"Oradan çıkmayı düşünüyor musun?"

Jisung duyduğu sesle yüzünü utançla kapattı. Başını iki yana sallasa da böyle bir şeyin mümkün olmadığını biliyordu. Minho kendi kendine oluşan sessizliğe sırıttı ve hemen yanındaki kadife terliklerini giyerek ayaklandı. "Aslında Chan'a söylemem gereken bir şey daha olduğunu hatırladım." diyerek odadan çıktı.

Böylelikle omega da saklandığı yatağın altından çıkarak tekrar gün yüzü görebilmişti. İlk önce kollarını iki yana açıp esnedi ve hızla kapıya koştu. Muhafızlar onun için kapıyı aralarken omega da işaret parmaklarının ucuyla gözlerinin köşelerine yerleşen küçük çapakları temizliyordu. Ufak adımlarla aşağı inip kendi odasını buldu ve işlerini hallettikten sonra koşuşturarak mutfağa indi. Kahvaltı faslını atlattıklarında oluşan boş zamanda olanları arkadaşına anlatmıştı ve şimdi onun dalga geçmesini utançla dinliyordu.

"Veliaht prensin evi kül olmuş desene."

"Hiiih, ağzından yel alsın Yongbok. İçinde biz de yaşıyoruz ya?!"

Jisung birden sohbete dahil olan annesinin tepkisiyle avucunu alnına vururken Yongbok ise bir kez daha kahkahalara gömülmüştü.

O sırada Prens Minho, eline yasladığı çenesini kaldırdı ve yatakta yatan kardeşine göz devirdi. Prenses Chaein, tüm ilginin onda olmasına bayılırdı ve bu hastalık işini de sonuna kadar kullanacaktı. Chan'ı ve etrafındaki diğer kişileri dört döndürürken oldukça mutlu ve iyileşmiş görünüyordu Minho'ya.

F*ck that nobility!//MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin