9. 👑

4.2K 796 790
                                    

Önceki bölümü okuduğuna emin ol. Uzun bir bölüm oldu bu yüzden lütfen oy ve yorumları yüksek tutalımmm 🥺

"Prens Doyeon, yola çıkmış efendim. Üç gün sonra burada olurlar. Anlaşmanın şartlarını belirlemek için yarın babanızla görüşmelisiniz."

Bir adım önündeki cansız, içi saman dolu mankenin boğazına az önce sapladığı hançeri geri çekti Minho. Kaşları çatıktı. Bıçağı elinde birkaç tur çevirdikten sonra belindeki yerine yerleştirdi. Eline zarar vermesin diye özel olarak diktirdiği kumaşın sargısını çözerken generale döndü. "Üç gün bunun için yeter de artar. İyi bir karşılama planlayalım."

Çözdüğü kumaşı masasının üzerine bıraktığı ve generale doğru yürüdüğü sırada kapı tıklanmıştı. Prensin "Gir." Emrine ithafen tahta kapı ardına kadar açıldı. Jisung, yüzündeki yapay gülümsemeyle girmişti odaya. "Majesteleri, çayınız." diyerek hafifçe eğildi. Minho ona arkasında kalan masasını işaret etti. "Oraya bırak."

Genç omega, prensin generalle konuşmasına dönmesini izledikten sonra iki eliyle sıkıca tuttuğu fincanla birlikte ilerledi. Fincanı kahverengi, tahta masaya özenle bıraktıktan sonra ise çayın ufak bir kısmının tabağa döküldüğünü fark etmişti. "Hay..."

Bakışları hemen masanın üzerinde duran ortadan ikiye ayrılmış kumaşa gitti. Sol eliyle fincanı kaldırdı, diğer eliyle kumaşı alıp dökülen çayı sildikten sonra doğruldu ve kumaşı cebine sokarak odadan çıkmak için yürüdü.

Ne var ki veliaht prens, onun cebinden sarkan kumaşı görmüştü. Kaşlarını çattı ve sağ elini kaldırıp o an konuşmakta olan generali susturdu. "Jisung." dedi hemen ardından tok sesiyle. Omega anında durup prense merakla bakarken Minho ise yerinden kalkıp ona doğru yürümeye başladı.

Omeganın bakışlarındaki merak prens ona doğru geldikçe artıyordu. Veliaht prens birkaç adımda aralarındaki mesafeyi kapatmış ve ona doğru uzanmıştı. Bununla birlikte omega geriye doğru hafifçe eğildi, prense yaklaşmak istemiyordu. Alfa olan sol elini omeganın cebinden sarkan kumaşa attı ve tek bir hareketle çekip aldı. Kumaşı omeganın gözüne sokarcasına havaya kaldırdıktan sonra gözlerini kumaşın üzerindeki ıslak lekelerde gezdirdi.

Derin bir nefes verdikten sonra "Ne yaptın şimdi?" diye sordu. Jisung dudaklarını birbirine bastırdı. "Önemli bir şey miydi? Yırtık gibi gelmişti." Diyerek alt dudağını ısırdı. Prensin delici bakışlarını yüzünde hissediyordu. Ancak o sadece prensin elindeki ortadan ikiye ayrılmış kumaşa bakıyordu.

"Yırtık?" dedi prens alayla. "Yırtık değil bu. Bıçak tutarken ellerimi koruyor."

Jisung tam ağzını açmıştı ki Minho izin vermedi, "Ki öyle bile olsa..." dedi. "Eşyalarıma izinsiz dokunabileceğini kim söyledi?"

Omega yumruklarını sıktı, gözlerini devirmemek için büyük bir çaba sarf ederken dik dik prense bakmaya başladı. Sonrasında onun elindeki kumaşı tutup çekti. "Yıkayıp getiririm." diyip oradan ayrılacaktı ki Minho bir kez daha onu durdurdu. "Yıka, getir mi dedim? Hayır... yenisini yaptırmalısın."

Jisung arkasındaki prensin ağzını taklit ettiğinde buna şahit olan general gülüşünü tutmak için büyük bir çaba vermişti. Omega az önce yapamadığından içinde kalmasın diye gözlerini devirip tekrar prensi görmek adına başını hafifçe yana çevirdi. "Tabii efendim." dedi gülümseyip. Minho onun tam arkasına ilerleyip sırıttı. "Gözlerini devirme bana." dedikten hemen sonra sağ elini kaldırıp tam omeganın karşısındaki aynayı gösterdi. Ardından kulağına doğru eğildi. "Ellerini de sıkma, avucunu acıtacaksın."

Bunun üzerine omega derin bir nefes verip sıktığı yumruklarını gevşetmiş ve odadan çıkmak üzere prense dönmeden, olduğu yerde hafifçe eğilip yürümüştü.

F*ck that nobility!//MinsungWhere stories live. Discover now