11. 👑

4.9K 828 600
                                    

Önceki bölümü okuduğuna emin ol. Oy verip yorum yapmayı unutma lütfen.

Bir de yb her cumartesi geliyor. Aksi bir durum olduğunda zaten duyuruyorum. Beni takip etmiyorsanız da profilime girip bakın bir zahmet lütfen.

"Neeeeeeeee!" Sarışın omega ağzındaki üzümün boğazına kaçmaması için yatakta doğrulurken Jisung başını yavaş çekimde aşağı yukarı salladı.

"Bana bak, sen kızgınlığa girdin ya hayal görmüş olmayasın?" Şimdi ise aynı yavaş çekimde başını sağa ve sola sallamıştı kahverengi saçlı omega. "Görmedim diyorum Yongbok, öptü beni işte." Gözleri bir noktada sabitliydi. Dışarıdan gören birisi belki onun hareketsizliğinden korkardı.

Sarışın omega kıkırdayıp tuttuğu altın işlemeli yastığı daha çok kucağına çekti. "Yalnız prensin iradesine hayran kaldım ne yalan söyleyeyim. Ben olsam üç beş yavru peydahlamıştım o güzel rahmine."

Bununla birlikte Jisung'un tüm yüzü kızarırken sağ taraftaki yastığı Yongbok'un suratına geçirmeye çalıştı. "Ben peydahlayacağım şimdi sana!"

Veliaht prensin odasındaydılar. Omeganın kızgınlığı bitmek üzereydi. Bastırıcılar ve Yongbok'un rahatlatıcı feromonları sayesinde daha iyi hissediyordu. "O değil de..." dedi sarışın omega, ufak çaplı bir yastık savaşının ardından kendini tekrar yüksek ve yumuşak yatağa bırakmıştı. "Koskoca veliaht prensin odasında kalıyorsun kaç gündür, bence o da sana aşık."

"Aşık maşık değilim ben be!" diye çıkıştı Jisung. Prense dediği şeyler yetmiyormuş gibi bir de önünde kızgınlığa girmişti. Utançtan yerin dibine girmek istiyordu zaten. Yongbok da ona hiç yardımcı olmuyordu. "Tamam değilsin." dedi sarışın omega yerinde doğrulup. Daha sonra arkadaşının omzunu kendi omzuyla dürtmüştü hafifçe. "Bana bak, prensin eşyalarını karıştırdın mı? Doğru söyle."

Jisung göz devirdi. Yanındaki tabaktan avucuna doldurduğu birkaç üzümü ağzına attı. "Saçmalama Yongbok, tabii ki karıştırdım her şeyi." dedi. Bununla birlikte ikisi de gülerlerken sarışın omega ayaklandı. "Neyse, bu da akşamki seansımızın konusu olsun. Ben gidiyorum şimdi." dedi. Mutfakta işleri vardı. Jisung her ne kadar onu göndermek istemese de mecburen başını onaylarcasına sallamıştı. Yongbok odadan çıktığında Jisung derin bir nefes verdi. Günlerdir bu odada rezilliklerini düşünüp duruyordu. Yongbok'dan aldığı duyumlara göre Minho da günlerdir komutanları ve önemli saray çalışanlarıyla toplantı yapıyordu. "Sanırım Kuzey Bölgesi'ni savunmak için savaşa hazırlanıyor." Demişti Yongbok.

İç çekti omega. Üzerindeki kıyafeti düzeltip boyuna oranla çok yüksek gelen yataktan atlayarak yere indi ve ayak bileğinde biten beyaz çoraplarıyla odanın tahta zemininde yürümeye başladı. Üç günde hiç olmadığı kadar dinlendiğini hissediyordu. Alt dudağını hafifçe büzüp prensin çalışma masasının hemen önündeki koltuğun kadife minderini okşadı. "Şanslı piç." dedi kendi kendine. Daha sonra küçük bir tahtı anımsatan koltuğa oturdu. Kaşlarını çatarak önündeki birkaç saman kağıdını elleri arasına alıp incelemeye başladı.

Bu odada kaldığı sürece Minho odaya arada sırada bazı omegaları gönderip kağıtların çoğunu almıştı. Geriye kalanlar şimdilik prensin ihtiyacının olmadığı kağıtlar olmalıydı. Kağıtta yazan karmaşık cümlelere karşısındaki sayılar eşlik ediyordu. Omega, yazılanları anlamaya çalışmadan kağıdı bırakıp başka bir tanesini aldı eline. Geçen sefer Prenses Chaein'in verdiği saray çalışanları listesiydi.

İsimler alt alta sıralanmıştı. Hemen ismin karşısında kişinin hangi saray bölümünde çalıştığı ve saray hazinesinden aylık ne kadar maaş aldığı yazıyordu. Jisung kendi ismini buldu listede. Hemen ardından gülerek Minho'nun masasındaki kalemlerden birini alıp mürekkebe batırmış ve maaşının sonuna düzgün bir sıfır eklemişti. Yaptığı işe gururla bakarken gözleri aşağı sıralara kaymış ve Yunhee'nin adını görmesiyle yüzünü buruşturmuştu. Onun maaşının sonundaki sıfırı da karalayıp kağıtları geri masaya bıraktı.

F*ck that nobility!//MinsungWhere stories live. Discover now