17. 👑

3.3K 650 356
                                    

Önceki bölümü okuduğuna emin ol.

"Gel." dedi beta sakin sesiyle. Az önce yıkayıp sterilize ettiği malzemeleri yerlerine yerleştiriyordu. Bu sırada kapı yavaşça açıldı ve duymayı en sevdiği ses içeriye ulaştı. "Müsait miydin?"

Işık hızında kapıya doğru döndü Seungmin. Beklemediği için heyecanlanmış ve elindeki birkaç eşyayı yere düşürmüştü. "Hay..."

Gözlerini yerdekilerden çekince ise Chan'ın hala kapıda beklediğini ve yüzünde hafif bir gülümsemeyle kendisine baktığını gördü. "Evet, evet müsaitim." Hızla cevapladı komutanı daha fazla bekletmemek için. Hemen yere eğilip düşenleri toplamaya başladı, aynı zamanda içinden sakarlığı yüzünden kendine sövüyordu.

Chan da bu sırada içeri girmiş ve kapıyı kapatmıştı. Geniş odanın içine doğru yürüyüp sedye benzeri yataklardan birine oturdu. "Pansuman için geldim." diyerek kendini açıkladığında beta da ellerini yıkamayı bitirmiş metal bir kaba aldığı malzemelerle ona doğru ilerlemişti. Malzemeleri komutanın hemen yanına bıraktığında anlık bir hatayla onun yüzüne bakmıştı. Chan da ona bakıyordu bu yüzden Seungmin'in aciz kalbi kısa sürede gürültüyle çarpmaya başladı.

"Şey...üstünüz. Üstünüzü çıkarmalısınız." Beta söylediğinde komutan sanki yeni hatırlamış gibi irkilmişti. "Ha, üstüm. Evet." İçinden kendi aptallığına söverken üzerindeki koyu yeşil gömleğin düğmelerini çözmeye başlamıştı. Bu sırada Seungmin ise çaktırmadan komutanın şapşallığına gülüyordu.

Tabii ki gülmesi uzun sürmedi, çünkü Chan kısa sürede karşısında yarı çıplak kalkmıştı. Bu görüntüyü daha önce görse de kalp krizi geçiriyormuş gibi hissetmemek elinde değildi. Resmen kalbinin ritmi bozuluyordu bu yüzden bakmamak için elinden geleni yaptı.

İlk önce komutanın omzunda sarılı eski bandajı çıkarmaya koyuldu. "Ağrı yapıyor mu çok?" Diye bir soru attı ortaya sessizliği bozmak için. Chan birazcık düşündü, yapıyor derse buraya daha sık gelebilir miydi?

"Bilmiyorum." Diye saçma bir cevap verdi. Bunun üzerine beta kaşlarını çatmıştı istemeden. "Nasıl bilmiyorsunuz?" Bu sırada çoktan pamuğa döktüğü tentürdiyotu komutanın yarasının üzerinde gezdiriyordu. Aslında beş dakikalık bir işti ama Seungmin sırf Chan'ı biraz daha görebilmek için her aşamayı olabildiğince uzatıyordu.

Komutanın "Ağrıyor sanırım." cevabına ithafen başını onaylarca salladı beta.

"Öyleyse biraz da ağrı kesici merhem süreyim." Seungmin geri çekilip arkasındaki dolaba doğru ilerledi. Yine ortamda bir sessizlik hakim olmuştu böylelikle. Ne var ki beta bu sessizlikten hiç memnun değildi ki komutanın hızlı kalp atışlarını duymasından korkuyordu. Derin ve titrek bir nefes aldı aradığı merhemi bulunca. Arkasını dönüp komutana doğru yürürken neredeyse yanına vardığı sırada kafasını kaldırmış ve onun yüzüne bakmıştı. Bununla birlikte ayağı hemen önündeki saksıya takılıp kendini son anda onu yakalayan komutanın kolları arasında bulunca bu hareketine anında pişman olmuştu tabii.

Şaşkınca kafasını kaldırdı. Chan'ın kararan bakışlarında kendi yansımasını gördüğünde sertçe yutkundu çünkü nefes almasını engelleyen duyguları boğazında birikmişti o an.

"İyi misin?" diye sordu Chan. Ne var ki Seungmin onun bu sorusunu ancak üçüncüde duymuş ve pozisyonlarını fark ederek telaşla onu göğsünden iterek kurtulmuştu vücudundaki tutuşundan. Kalbi göğsüne gürültüyle çarparken başını hızla onaylarcasına salladı.

Bu andan onun kadar olmasa da etkilenen alfa ise derin bir nefes alma ihtiyacı hissetmişti. Tekrar kalktığı yere otururken Seungmin de terleyen avuç içlerini sıktı ve elini yanındaki bezle temizleyip komutanın yarasını kapattı. Bunlar olurken ikisinden de çıt çıkmıyordu. Beta işini bitirdiğinde ancak konuşabilecek gücü kendinde bulmuştu. "Bitti." Oldu ağzından çıkan tek kelime.

F*ck that nobility!//MinsungWhere stories live. Discover now