K. Y. | Bölüm Üç: Korkuyla Sevgi Arasındaki Derin Uçurum

36.6K 3.6K 2.1K
                                    

Selam,

Okuduğunuz saati bu satıra bırakabilirsiniz

Emre Aydın | Beni Vurup Yerde Bırakma

Emir Can İğrek | Saman Sarısı

BÖLÜM ÜÇ:
KORKUYLA SEVGİ ARASINDAKİ DERİN UÇURUM

Çocuklar ne kadar büyürse büyüsün, sevilmedikleri yaşlarda kalırlarmış.*

Sahiden de öyleydi. Sevginin kuşatıcılığına karşın sevilmeyişin burukluğu aklın da kalbin de bir köşesinde kalıyordu. Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, isterse bir asır gizlendiği köşe de pas da tutsa silip atılmıyordu bu düşünce. Mıhlanıp kalıyordu orada.

Beş yaşında küçücük bir kız çocuğu olarak kaldım ben. Oradan bir adım öteye geçemeyişim, insanlara güvenemeyişim ve sevmekten korkuşum da bundandı.

İnsan babasını ve abisini sevmekten korkar mıydı?

Ben küçücük bir çocukken ailemi sevmekten korktum. Bana el kaldıran insanlara sevgi besleyemezdim. Sevmek için çok neden aradım ama bir tane bile sebep bırakmadılar bana.

Ben babamdan ilk defa, köpeğimi öldürdüğü gün nefret ettim. Küçücük bir kıvılcımdı o an nefretim sonra dağ olup üstüme devrildi. Çünkü ellerimden aldığı hayatıma karşılık ona sevgi veremezdim.

Sonra onun yerini abim, Hilmi aldı. Hem de öyle bir aldı ki...

Ben Hilmi'den ilk defa, Bahadır abimin bana aldığı okul çantamı yırttığı gün nefret etmedim.

Hediye ablamın hediyesi olan elbiselerimi yaktığında da etmedim.

Annemin ördüğü oyuncak bebeklerimi paramparça ettiğinde de.

Hiçbir suçum olmamasına rağmen komşunun bahçesinden çaldığı erikler yüzünden babamdan hırsız muamelesi görüp dayak yediğim gün nefret ettim.

O dayak benim için bir dönüm noktası oldu. Abim beni sevmiyordu ve hiçbir zamanda sevmeyecekti. Hatta daha da kötüsü bana iftira atacak kadar ileri gidişi nefretinin ne kadar büyük olduğunun göstergesiydi.

Sevmekten korkan bir çocuk oldum bu yüzden.

Hayatıma dâhil ettiğim insanlara sırtımı dönmekten korktum bu yüzden.

Sanki ben onlara sırtımı döndüğüm an kaburgalarıma bir bıçak saplanacakmış da bütün iyi niyetim, güvenim boşa gidecekmiş gibi hissediyorum.

Heyecanı, hevesi, umutları kırılan bir çocuk olarak yetiştirmişti ailem beni. Bu yüzden hep acaba dedirtiyordu bu hayat bana? Acaba gerçekten de sevebilir miyim? Ya da gerçekten seviliyor muyum?

Ne diyordu Halikarnas Balıkçısı; İyi insanlar kırıldıkları zaman sevmeyi bırakmazlar, göstermeyi bırakırlar.

Ne yaşarsam yaşayayım bana bu hayatı sevdirenleri sevmeye devam ediyordum kendi içimde sessiz sedasız. Sadece göstermekte tereddütlerim vardı. Gösterirsem yitirirdim onları.

KÜLLENEN YÜREKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin