K. Y. | Bölüm Yirmi Dört: Mesafeler

37.9K 3.8K 1.5K
                                    

Bölüm Yirmi Dört:

Mesafeler 

*

Geçmişten… 

“Vitrindeki parayı sen mi aldın?” Babasının iri elleriyle kollarından kavrayıp bedenini sarsarak sorduğu soruyla küçük gövdesi yavru bir kuş gibi titredi. “Hayır,” dedi ela gözbebeklerini endişeyle açıp. 

Babası, “Yalan söyleme!” diyerek öfkeyle bağırdığında, Aslıhan'ın kirpikleri titreşerek kapanmıştı. Kollarındaki eller canını yakacak kadar tutuşunu sertleştirince gözlerini korkuyla açtı. “Anan görmüş. Sen almışsın.” 

Bakışları kapının kıyısına gizlenmiş olan annesini buldu o an. Korkuyla kapana kısılmış olan annesini görür görmez boyun eğdi yiyeceği dayağa. Annesinin ihtiyacı vardı besbelli o paraya. Bu yüzden yalan söylemiş olmalıydı. Dayanırdı. Annesi için her şeye dayanırdı. 

“Bakkaldan şeker aldım.” dedi kısık çıkan sesiyle. Korkudan titriyordu küçük çenesi. Kirpikleri hızlı hızlı kırpılıyordu. “Canım çok istemişti.” 

Babasının havaya kalkan eli karşısında gözlerini sımsıkı yumdu. Kaskatı kesildi minik gövdesi. Alacağı darbeye hazırladı kendini. Yumruklarını sıktı sertçe.

Yanağında şaklayan avuçla başı sol omzuna doğru savrulmuş ve minik bedeni önünde durduğu sedire çarparak ayakta durabilmişti. 

“Senin canına sıçarım lan! Orospunun doğurduğu!” Saçına asılan iri pençeyle dişlerini sımsıkı birbirine kenetledi. Saçları geriye doğru çekilince başı arkaya düştü. Alt dudağını kanatırcasına ısırdı. “O anan olacak yosma gibi belasın lan sen de başıma!” kolundan tuttuğu gibi sobaya doğru sürükledi kızı. “O elini yakayım da bir daha benim parama uzanmasın o parmakların!” 

Gürül gürül yanan sobanın önünde durduklarında Aslıhan yüzüne vuran sıcaklık hissiyle kolunu çekmeye çalıştı. “Yapma…” ağlamaktan kızarmış suratı ter içinde kalmıştı. Ela gözlerinin içi kıpkırmızıydı. “Baba bir daha yapmayacağım. Söz veriyorum.”

“Bir daha aklına bile getiremeyeceksin merak etme sen.” Sertçe tuttuğu bilekleri sobaya yanaştırdı. “Bir daha benim parama el uzatacağın zaman bu yanan elin aklına gelsin!”

Acımasızca sobaya bastırdı küçük elleri. Aslıhan derisine işleyen ısıyla acı içinde kıvranmaya ve ağlamaya başladı. “Baba!” Haykırışı yeri göğü inletmeye yetecek kadar kuvvetliydi ancak evin duvarlarına ulaşmaktan aciz kaldı. Babası zerre acımadı. “Ne olur yapma!” diye yalvardı. “Lütfen babacım…”

Son bir umutla kapıdaki kadına çevrildi ıslak gözleri. Orada öylece bekliyordu. “Ellerim yanıyor! Anne! Ne olur kurtar beni! Anne…” hıçkıra hıçkıra ağladı. Yardım istedi. Annesi kılını kıpırdatmadı. Engel olursa aynısını kendisinin yaşayacağını bildiğinden saklandığı yerde kısılıp kaldı. 

“Bir daha benim parama dokunursan öldürürüm seni!” Bileklerini kavrayan iri eller çekilir çekilmez cayır cayır yanan küçük avuçlarını sobadan uzaklaştırdı Aslıhan. Babası hışımla çıkıp gitmişti evden. 

Kıpkırmızı olan elleri müthiş bir acıyla yanıyordu. “Çok acıyor…” dedi hıçkıra hıçkıra ağlarken. “Anne…” dedi kapıya doğru döndürdüğü bedeniyle. Ancak annesi gitmişti. 

KÜLLENEN YÜREKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin