Sert yutkunuşlarım boğazıma dizildi. Çaresizlik boynuma bir urgan misali dolandı. Dudaklarım titrerken yavaşça araladım. "Nereye gideceğim peki? Benim bu kasabadan başka gidecek bir yerim yok." dedim çaresizce.
Çaresizliğin bir dermanı yoktu.
Göz b...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm Yirmi Yedi:
Aile Gibi Hissetmek
*
"Odadan kaçmak için son beş saniyen. Yoksa o Arslan diyen minik ağzını yemek zorunda kalacağım. Kaç yavrum!"
Bir yandan konuşuyor diğer yandan beni köşeye sıkıştırmak istercesine avına yaklaşan bir aslan gibi üzerime doğru uzun bacaklarının da avantajıyla büyük adımlar atarak yaklaşıyordu.
İlk kez cesur olmak istedim. Cesaret pelerinimi giydim üzerime. Yapabilirsin diye yüreklendirdim kendimi içimden.
Önceliğim o üzerime geldikçe gerisin geri attığım adımları durdurmak oldu. Birbirimize senkronize olan benim kaçışım ve onun kovalayış eylemi duraksayınca tek kaşını kaldırmış, sanki ona meydan okuyuşumdan keyif almışcasına dudaklarını saran kıvrımlar belirginleşmişti.
Benim duraksayışım onu durdurmazken aramızdaki mesafeyi çabucak kapatmıştı. Aktuğ abinin deyimiyle önümde iri gövdesiyle bodyguard gibi dikiliyordu.
Dilini rengi hafif soluk olan kırmızı dudaklarında gezdirerek dudak etini sakince ıslattı. Dikkatimi dağıtmaya yetecek kuvvetteki hareketiyle gözlerimi yeniden gözlerine çıkarmak zorunda kaldım. Dudaklarına bakarsam zihnim bulanıklaşırdı.
"Kaçmamayı mı tercih ettin sen şimdi? Doğru mu anlıyorum?"
"Hmm," Bulunduğum yerden milim kıpırdamazken başımı sol omzuma doğru yatırarak sevimli olduğunu düşündüğüm bir bakış attım.
Koyu yeşil gözbebeklerini saran siyah çemberin genişlemesi menevişlerini daha belirgin bir şekilde görmemi sağlamıştı. Siyah gür kirpiklerin arasından zümrüt gibi parlayan gözlerini saatlerce izlesem sıkılmazdım. Benim onay verişimle gözlerinde tehlikeli bir parıltı yanıp söndü.
"Sana yapacaklarıma da razısın o zaman?"
Gözle görülür derecedeki boy farkımız yüzünden parmak uçlarıma basarak yüzüne yaklaştığımda kirpikleri birbirine yanaşmış ve gözleri kısılmıştı. Bir elimle omzuna tutunurken diğerini yüzünün sol tarafına yerleştirdim. Dudaklarının kıvrım noktasıyla yanağı arasındaki minik çukura dudaklarımı yasladım. Teninin dudaklarıma bıraktığı muazzam hisle gözlerimi kapatmış doyasıya öpmüştüm dudağının kenarını.
