K. Y | Bölüm On: Kaygısız Gülümsemeler & Birtakım Benimsemeler

39.6K 3.9K 1.7K
                                    

Selam,

Geldim sonunda. Özlendiniz çokça

Okuduğunuz saati bu satıra not edebilirsiniz

Geçiş bölümü diyelim, bundan sonra gaza basıp gidiyoruz 📌

Bölüm On:
Kaygısız Gülümsemeler & Birtakım Benimsemeler

Geçmişten...

Ela gözlerinin içi ışıldarken, "Siyah araba geçti mi bugün?" diye sordu annesinin asık suratına bakarak. Heyecandan kıpır kıpırdı oturduğu yerde. Gelincikler açmıştı. Güneş çok çok sıcaktı. Bu demek oluyordu ki, yaz gelmişti. Yaz gelince oyun arkadaşı da geliyordu. Onun mutluluğu vardı bir haftadır küçük kızın üzerinde. Günlerdir siyah arabanın gelişini bekliyordu. Gözlerini yoldan ayırmamaya çalışıyordu.

"Senin için akşama kadar yol mu gözleyeceğim, görmedim araba falan." Annesinin ilgisiz bakışları kalbini kırsada hevesini söndürmeden, "Hediye ablamın çiftliğine gidebilir miyim anne?" diye sordu biraz daha düşük bir ses tonuyla. "Başladın yine. Git, akşama kadar da gelme. Karnını doyur mutlaka, bir de akşam seninle uğraşmayayım."

Azarlanışının verdiği buruklukla dolan gözlerini kırpıştırdı. "Ben yaramazlık yapmadım hiç," dedi ıslak kirpiklerinin altından. Yaramazlık yapınca böyle bağırıyordu annesi. "Gerçekten yapmadım anne."

Neriman ofladı. "Kalk hadi şuradan. Konuşup başımı şişirme."

Annesinin sinirli sesini duyunca hızla kalktı yer sofrasından. Mavi çiçekleri olan elbisesini giymişti. Oturduğu için kırışan eteğini düzeltti. Bu elbiseyi ona Hediye ablası almıştı. O yüzden çok seviyordu. Hediye ablası ona ne alırsa çok seviyordu zaten. Hatta bazen onlara sarılıp uyuyordu.

"Bana bak," dedi annesi. Başını kaldırıp tepesinde dikilen kadına baktı korku dolu gözlerle. Annesi bazen babası gibi çok bağırıyordu ona. "İzinsiz hiçbir şeye dokunmak yok. Şikâyet getirme sakın bana. Bir daha yollamam dışarı."

Başını hemen iki yana salladı. "Dokunmam ki..."

"Aferin, git hadi."

Mutlulukla gülümsedi annesine. Aferin almıştı. Nasıl mutlu olmazdı ki?

Bahçeye çıktığı an evin önündeki ahşap sandalyede oturmakta olan babasıyla karşılaştı. "Nerede o beyinsiz anan! Sabahtan beri çağırıyorum. Git su getir bana,"

Gerisin geri döndü eve. Mutfaktaki masanın üzerindeki sürahiden bir bardak su doldurdu. Suyu doldururken birazcık üzerine de dökmüştü. Üzgünce baktı ıslanan elbisesine.

İki eliyle birden kavradığı bardakla birlikte dikkatlice çıktı evden. Suyu dökmeden götürmek için biraz yavaş yürüyordu.

"Hadi lan!" Babasının seslenişiyle adımlarını hızlandırdı. Terliklerini giyerken sarsılan bardaktan biraz daha döküldü su.

Babasının azarlayışıyla gözlerini korkuyla kapattı. "Beceriksiz. Anan gibisin aynı. O da senin gibi bir boku beceremez."

Suyu içip bardağı yeniden küçük ellerin arasına bıraktı. Bardağı mutfağa bırakıp yeniden dışarıya çıkan kızı fark eden adam, "Nereye lan karga bokunu yemeden?" diye sordu.

Babasının sert sesiyle bir adım gerileme ihtiyacı duydu. "Şey babacım, Bahadır abimin evine gidiyorum."

"Eve geç! Gitmiyorsun bir yere."

KÜLLENEN YÜREKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin