🔧 FARUK KİM?

5.9K 131 30
                                    

🤍

Apar topar bindiğim takside ayakkabılarımı giyeyim, parfümü sıkınayım, boynuma bez parçasıymışçasına attığım kravatı bağlayayım, az telefona bakayım derken çoktan okula gelmiştim.

Vay be! Ne güzel de okula gitmeye burun kıvırabiliyordum öyle. Keşke devamsızlığım da otuz gün olmasaydı. Belki o zaman rahat rahat kıçımı devirip yatabilirdim.

Herkes üzerindeki ütülenmiş pileli etekleri ve tamamı iliklenmiş ütülü gömlekleriyle, çantalarında kitaplar, arkadaşlarıyla okula giriyordu.

Sıçmışko.

Müdüre asla gözükmemem lazımdı.

Yavaşça ayaklarımdan başlayarak üzerimde göz gezdirdim. Gömleğimde dünden kalma çikolata lekesi vardı, üstten iki alttan üç kimi kandırıyorum sadece ortadaki iki düğmeyi iliklemeye vaktim olmuştu. Ne yapayım?

Eteğe ütü vurmak falan zaten hak getire. Çok şükür daha o kadar sapıtmadım. Ütü de neymiş tövbe haşa!

Uçları sanki sıcak suda ıslatıp Kanada soğuklarında dışarı bırakmışımcasına garip şekillerde havada duruyordu. Çantamın fermuarı açıkken içinde makyaj malzemelerinden başka bir şey yoktu.

Ayağımdaki lacivert converseler kumaş okul eteğiyle aynı renkti. Keşke biraz daha temiz olsalardı. Neredeyse önünde beyaz olması gereken yer de laciverte doğru gitmişti. Aman be, sen nereye gidiyosun bir dur durduğun yerde.

Saçlarım sabah kalktığım gibiyken sadece dişlerimi fırçalayabilmiştim.

Tamam Allah Allah! Yalan söylemiycektim zaten.

Kabul. Her zamanki halim. Bu günün geç kalınmışlığına özel değil. Zaten geç kalmışlığım da bu güne özel değil. Kendimi bildim bileli şu lanet yere geç kalıyorum.

İyi oluyordu. Bok gibi okul. Sanki bir şey öğreniyorduk da saatinde gelecektim... Hayret bir şey.

Elimdeki telefonu bir hışımla ağzı açık çantanın içine basıp okul bahçesinden müdüre yakalanmadan girip kendimi sınıfa atmak için tabana kuvvet postacı yürüyüşümü gerçekleştiriyordum.

Çantayı da kapayıp az biraz toparlansam derin bir nefes alacaktım ama yok. Çok mübarek çantam cenabet geziyordu galiba. Olur olmadık yerlerde takılmaya bayılırdı.

Saçlarım bu sıcak havada önüme düşüp duruken bir yandan onunla uğraşıyor bir yandan da fermuarı çekiştiriyordum, attığım hızlı adımlar da cabası. Ulan beş dakikada kan ter içinde kalmıştım. Şimdi şuraya otırup semaya açacaktım kollarımı. Allah'ım diyecektim, yardım et.

"Leman!" Okulun en belalı kız grubunun, ki sevgili müdürümüzün dediğine göre ele başı da benim, nadide çiçeği Sıla'nın sesi tüm bahçede yankılandı. Hay dilini eşek arısı soksun ne var?

Adımlarım zamanını bulmuş Sıla'ya lanet okurken durdu. Yakalanayım mı istiyordu?

Ona baktığımda eliyle 'gel' işareti yapıp ağzıyla da duyamayacağım şekilde, sanırım yanına gitmem gerektiği hakkında, çok hararetli şeyler söylemekle meşguldü.

Bozuk Motor | TextingWhere stories live. Discover now