🔧 İKİNCİ ŞANSLARIN SONU

2.6K 86 33
                                    

🤍

Okula gitmeden önce şu işi halletmem lazımdı.

Koşar adım girdim bahçeden içeriye, girişteki saksıdan anahtarı alıp kapıyı açtım. İçeri girdiğimde görünürde hiç kimse yoktu.

Mutfağa girdim, orası da boştu. Sabah erken olduğundan belki hala uyuyordur diye üst kata çıktım.

Merdivenleri çıkmayı bitirdiğimde üst kattaki koltukların üzerinde bir kadın çantası görmeyi beklemiyordum.

Beynimden aşağı boşalan kaynar su tüm vücudumu titretti. Eğer bu sefer de aldattıysa beni, hiç iyi şeyler olmayacaktı!

Korkuyordum, onu öyle görmekten korkuyordum. Odasına doğru attığım her bir adımda yüreğim sıkıştı. Evet belki o kadar da sevmiyordum, hiç sevmiyordum.

Bu beni aldatacağı anlamına mı gelirdi?

Hayır. Ben ona bir şans vermiştim.

Sonunda odasının önünde durduğumda sessizce araladım kapıyı.

Allahıma şükür içeride kimse yoktu. Ee? Neredeydi bu?

Odadan çıktığımda masum masum etrafıma bakıyordum, yer yarılmamıştı ya!

Duvara ritmik hareketlerle vuran o tahta sesini duymasam evden gidecektim. Benim odamdan geliyordu, bana özel hazırladığı odadan.

Nefeslerim hızlandığında anın verdiği heyecan gözlerimi kararttı.

Sanırım bayılacaktım.

Duvardan destek alıp bir kaç saniye kendime geldikten sonra nihayetinde ilk gördüğümde sevinçten havalara uçtuğum o odanın önünde yıkılmış bir vaziyette duruyordum.

Bu sefer sabırsızca açtığım kapının ardında, bana aldığı yatakta başka bir kadının üzerine çıktığını görmek benim görmek isteyeceğim en son şeydi.

Kadın domalır pozisyonda yatıyordu, Sercan'ın bir eli duvara yaslıyken ben kapıyı aniden açınca gitgelleri durdu.

Başını yavaşça bana doğru çevirdiğinde şimdi odada çıt çıkmıyordu.

Görüş açım bulanıklaştı, yağmur yağıyordu galiba. Yüzüm öylesine ıslanmıştı.

"Adam değilmişsin!" Ona kusmakla bitiremeyeceğim bir nefret vardı da içimde, sesimin titremesine engel olamadım.

Apar topar kalkıp üzerine geçirmeye çalıştı yerden aldığı baksırını. "Allah belanı versin!"

Gözleri korkuyla bana bakıyordu. Bu bakışı bir yerden hatırlıyordum.

Onun açıklamasını falan dinlemeyecektim. Ona bir şeyler yapmam lazımdı, hemde hemen!

Tam odamın karşısındaki çalışma odasına girip kapıyı ardımdan kilitledim.

Bu yüz binlerce liralık set up benim sinirime kurban gidecekti.

Monitörleri peşin sıra duvara vursamda içindeki siniri söndüremiyordum.

Gözlerim işimi çok zorlaştırdı, Allah aşkına bu yağmur nereden yağıyordu böyle?

Arka taraftaki bilardo masasının atış tahtasını elime geçirdiğim gibi cam çerçeve ne varsa indirdim.

Hoparlörlerden kaldırabildiklerimi camdan aşağıya fırlatırken benim çıkardığım ses kapıyı alacaklı gibi yumruklayan Sercan'ın sesini bastırıyordu.

Kasaları da hoparlörlerin peşinden camdan dışarı fırlattım. SİNİRİM GEÇMİYORDU!

Klimayı elimdeki sopayla yere düşürmek için karşımda sanki onun kalbi varmışcasına dikine dikine sapladım. Daha ne kalmıştı? Bu adama daha nasıl zarar verebilirdim?!

Tek düşündüğü parası sağ olsun eve kız atmak olan bu adama ne yapabilirdim ki?!

Ellerimdeki güç vücudumu terk ettiğinde savsaklayarak kapıya ilerledim. Tüm sesler uğulduyordu. Destek almak için kapıya koyduğum elim pek işe yaramazken kilidi yavaşça çevirdim.

Kapı hızla açıldığında içeri sinirden küpe dönmüş bir adet Sercan girdi.

Omuzlarımdan tutup hızlıca sallıyordu beni ama ne dediğini anlayamıyordum.

Sesler yavaşça yerine oturmaya çalışıyordu, kulağıma önce bir kaç kelime çalındı sonra cümleler...

"Manyak mısın lan sen?! Onlar kaç para biliyor musun?" Gözlerim kaymamak için direnirken olumluca başımı salladım. "Hak ettin."

"Ulan nedir herkes her şeyi hak ediyor tutturmuş gidiyorsun amınakoyayım?! Sen neyi hak ediyorsun? Sen kimsin lan kimsin?!" Tükürür gibi konuşuyordu. Sanki hakkı vardı konuşmaya.

"Benim yatağımda beni aldatmamış gibi konuşuyorsun. Hani seviyordun?" Sesim onun aksine kısık çıkıyordu, zaten tüm enerjim tükenmişti. Ben yine bir çöp gibi bırakılmıştım.

Batan gemiyi önce fareler terk edermiş, beni fareler terk ettikten sonra batıran neydi?

"Gel dedim! GEL KOYNUMA DEDİM! Ömür boyu nazını mı çekseydim?!" Başını çekseydin.

Kollarından sıyrıldım, hala burnundan soluyordu. "Bitti Sercan. Artık benim ne adımı an, ne de bana kötülüğü dokunanların adını. Sen bana hiç bir şey yapma artık, nolursun bir daha duymayayım adını."

Karşısında yalvarıyordum, çünkü şimdi ne derse desin yine peşimi bırakmayacaktı.

Geçen sefer de böyle konuşmuştu, sonra sıçtığı kabı yalıyordu.

Önce mahvediyordu, sonra öpünce geçecek sanıyordu. Daha kaç gün olmuştu biz barışalı?

Ben bu kadar katlanılamaz bir kız mıydım gerçekten?

Odadan çıktığımda beni aldattığı kızla göz göze geldik. Epey sinirli duruyordu, sanırım sevgilisinin paralarına üzülmüştü.

Üzülmesin, pek yakında o da eski sevgili listesine girecekti.

🤍

Bozuk Motor | TextingTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang