24.

38 8 13
                                    

M.A.S.A

Çağlar: Beyler, kırmızı alarm.

Batuhan: Ne oldu? Baban mı?

Doğan: gürkan hamile mi kaldı?

Gürkan: Batuhan, rica etsem şu amın evladını siker misin? Anlasın neler hissettiğimi.

Doğan: acıtıyor mu? çok acıtmıyorsa sikebilir.

Batuhan: Doğan, abartma.

Doğan: önemli olan senin mutluluğun rahatlığın bebeğim, bana fark etmez

Çağlar: Ya bir durun. Yatak muhabbeti yapmayın iki dakika.

Çağlar: Abim yarın konuşmak istediğini söyledi ama benim evim yok. Nereye davet edeceğim?

Doğan: dışarda konuşun?

Çağlar: Param da yok amk

Batuhan: Bize gelin, Gürkan da gelir.

Gürkan: Tuzak olmasın bu? Ne konuşacakmış seninle?

Çağlar: Nereden bileyim Gürkan?

Doğan: tamam batuhan haklı, bize çağır sıkıntı olursa alırız aklını

Çağlar: Bakın, eminsiniz değil mi?

Batuhan: Ayıp ediyorsun Çağlar, benim evim senin evin.

Çağlar: Çok sağ ol Batuş

Doğan: senin abinin olayı ne ya

Çağlar: Sevmeyiz birbirimizi.

Batuhan: Ama dün çok da uzak davranmıyor gibiydi.

Çağlar: Bırak ya, çocukluğumdan beri hayatımın içine sıçıyor gelip de özür dilemez umarım.

Doğan: neyse gerilmeyelim

Doğan: yarın görüşürüz.

--

Doğan ve ben mutfaktaki savaşımızı sonlandırmış dinleniyorduk. Akşam Çağlar'ın abisi, Çağlar ve Gürkan gelecekti, bu yüzden yemek hazırlamıştık. Ciddi anlamda savaş vermiştik çünkü Doğan hiçbir şeyi beceremiyordu. Hayatında tava sapı tutmamıştı galiba. Öyle ya da böyle bir şekilde yemekleri halletmiş ve sofrayı da kurmuştuk. Doğan şimdi her zaman olduğu gibi mızmızlanma aşamasına geçmişti. Bütün gün çalıştığı için yorulduğunu, misafir falan istemediğini söylüyordu. Sürekli mızmızlanmasına alıştığımdan ona elleşmiyordum.

Kapı çaldığında gidip açtım. Gürkan ve Çağlar geldi, yine tartışıyorlardı. Bana selam verip içeri geçtiler. Kapıyı kapatıp arkalarından ilerledim. Tartışarak ikili koltuğa oturdular. Doğan çoktan kafasını minderlerden birine gömmüş ölü gibi yatıyordu. Mükemmel bir aile tablosuydu. Doğan'ın yattığı kanepeye gidip ayak ucuna oturdum. Öksürerek Çağlar ve Gürkan'ın dikkatini üzerime çekmeye çalıştım. Çağlar oflayarak bana doğru döndü.

"Ne zaman gelecek Özgür?" diye sordum. Abisinin adı Özgür'dü. Çağlar duvarda asılı olan saate bakıp biraz düşündükten sonra. "Beş on dakikaya gelir. Yemek yapmışsın keşke zahmet etmeseydin." dedi. Elimi sallayarak önemli olmadığını belli ettim. Hem Doğan'la mutfakta vakit geçirmek çok eğlenceliydi benim için. Çok beceriksiz ve korkaktı. Sadece çorbayı karıştırmasını söylüyordum ve onu cepheye gönderiyormuşum gibi tepki veriyordu. Çocuk gibiydi.

Zilin çalmasıyla ayağa kalktım ve kapıya ilerledim. Çağlar ve Gürkan kadar heyecanlıydım. Acaba Özgür ne konuşmak istiyordu diye düşünüyordum  Kapıyı açınca karşımda Özgür'ü gördüm. Elinde bir pastane kutusu vardı. Gülümseyerek onu selamladım  ve kutuyu elinden aldım. "Hoş geldin. Diğerleri içerde oturuyor." diyerek oturma odasını işaret ettim. Kafa sallayıp oraya doğru ilerledi. Ben de mutfağa doğru ilerleyip kutudaki kurabiyeleri bir tabağa aktardım ve odaya geri döndüm.

M.A.S.A (remastered)Where stories live. Discover now