20.Bölüm: BİR UMUT

12.3K 247 361
                                    

Hikayemize devam etmeden önce yıldızları yakmayı unutmayalım 🌟

Oy ve yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim :')

Keyifli okumalar!

*

İnsan bir kez ihanete uğradığında ömrünün sonuna kadar göğsünde kanayan bir yarası olur. Bir gün kanar, bir gün sızlar, zamanla kabuk bağlar ama o kabuk teninden her koptuğunda yeniden kanar ve sızlar. Sonsuza kadar aklının ve kalbinin duvarlarına ihanetin kazıdığı bir çentik olur.

Bu Saruhan'ın kaçıncı ihanetiydi peki? Daha kaç kesik atacaktı kalbimin üzerine? Kaç kez daha kanatacaktı ruhumu? Kaç kez daha yakacaktı canımı?

Belki de onu bu kadar gözünde büyüterek hata eden bendim. O sandığım adam değildi. Ben öyle olduğunu sandığım adama aşıktım. Olmasını hayal ettiğim adama... Ama o hiç öyle olmamıştı.

Saruhan Kalaycı beni kırmaktan çekinmeyen, duygularımı önemsemeyen korkunç bir adamdı hep. En başından beri böyleydi. Hiç değişmemişti aslında. Ona mı kızmalıydım yoksa kendime mi?

Göz göre göre onu sevdiğim için her saniye hızla büyüyen öfkemin beni yutmasından korkup yangın merdivenini terk etmiştim.

Kendi evimdeki eşyalarımla birlikte kapıyı çarpıp çıktığım bu binadan öfke ve nefretle ayrılıyordum.

Onlara son baktığımda gördüklerim bile öfkemi yatıştırmamıştı. Çağla, Saruhan'ın kucağına oturduğunda Saruhan onu görmezden gelmişti bir süre. Çağla zorla başını kaldırıp dudaklarına yapışmıştı. O an bile Saruhan ilk başta tepkisiz kalsa da çok geçmeden önce Çağla'nın kendisini öpmesine engel olmuş, sonra kucağından itip ayağa kalkmıştı.

Saruhan kendi evinde zorla mı tutuluyordu? Madem o kızla gizli saklı buluştu, neden bir şeyler yaşamak yerine kızı itmişti? Belki de Saruhan'ın istediği şey sevmek ya da sevişmek değildi. Onun anladığı dil buydu. Zarar vermek. Kırmak, incitmek... Bana yaptıklarını diğer kadınlara da yaparak bundan keyif alıyordu besbelli.

Saruhan'la aramızda bir şey yoktu. Benimle oynamasına izin vermiştim sadece. Kendi hayal dünyamda bulutların üzerinde uçuşacak kadar aptaldım. Kimine göre karşılaştığım bu manzara ihanet, kimine göre değildi.

Ne olduğuyla ilgilenmiyordum. Saruhan artık umurumda değildi. Ona karşı çok daha sert ve katı olacağıma emindim artık. Ne halt yiyorsa yesin, ona karşı duygusal anlamda en ufak bir şey bile hissetmeyeceğime kalıbımı basıyordum.

Valizleri merdivenlerden indirirken zorlanmam gerekirdi ama Saruhan'a karşı öyle sinirliydim ki bir çırpıda halledivermiştim. Valizleri sağa sola çarparken Çağla'yı duvardan duvara çarptığımı düşünerek içimi rahatlatıyordum. Belki de hemen şimdi yukarı çıkıp bunu gerçekten yapmalıydım ama önce Saruhan'dan başlasam içim daha hızlı soğurdu.

Aptal, aptal, aptal!

Bir yanım Saruhan'ın tepkisizliği ve Çağla'yı kucağından itmesi yüzünden sakin kalmamı ve neler döndüğünü anlamadan öfkelenmememi söylüyordu. Diğer yanım ise Saruhan defterini sonsuza kadar kapatıp bu saçmalığa bir son vermemi söylüyordu.

Dün gece ve sabah uyandığımda ismine aşk dediğim hislerime şimdi saçmalık demek keyfimi kaçırdığında hınçla valizleri arabanın bagajına sokuşturdum. Hırsımı alır gibi geriye kalan üç el çantasını da arka koltuğa fırlatıp sertçe kapıyı kapattım.

EĞER PEŞİNDEN GELİRSEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin