Bölüm 21

360 54 13
                                    


0 ✧( ु•⌄• )◞◟( •⌄• ू )✧


"Mm, aynı anda iki kişiyle çıkacak vaktim yok." Bai Changyi bifteği bir tabağa koydu ve yemek alanına gitti. "Ellerini yıkamayı bitirdikten sonra yemeğe gel."

Onun bu sözleri üzerine Ting Shuang hemen musluğu kapattı ve daha ellerini kurulamadan Bai Changyi'nin peşinden gitti: " Öhöm, şey, yani... Sadece bana mı sahip olacaksın?"

Bai Changyi, "Acele etmeyelim." dedi.

Acele etmeyelim.

Acele etmemelerini istiyorsa, acele etmesinler.

Ting Shuang, Bai Changyi'nin belini arkadan sarmak için uzanan kolunu gelişigüzel geri çekti ve çok rahat bir tonda, " Öhö, tamam, zaten acelem yok. Hâlâ çok gencim, değil mi?"

Bai Changyi'nin dudakları hafifçe yukarı kıvrıldı ve önlüğünü çözerek bifteği yere bıraktı.

Ting Shuang oturdu ve bifteği keserken "Yemiyor musun? Gidip başka bir çatal getireyim mi?"

"Yemek yemiyorum. Yemekten sonra dişlerini fırçala." Bai Changyi yukarı çıkmak üzereydi ama adımlarını durdurdu, "Diş fırçan yok. Bir dakika bekle."

"Tamam."

Ting Shuang, Bai Changyi'nin evde zaten bulunan yeni bir diş fırçasını çıkaracağını düşündü, ancak Ting Shuang bifteğini bitirdikten sonra Bai Changyi'nin kıyafetlerini değiştirdiğini görünce şaşırdı. Bai Changyi, "15 dakikalığına dışarı çıkıyorum" dedi.

Ting Shuang ayağa kalktı ve onu takip etti, "Diş fırçası almaya mı gidiyorsun? Gecenin bir yarısı, süpermarketler açık mı ki?"

Bai Changyi, "Beş dakika uzaklıkta bir benzin istasyonu var." dedi.

Benzin istasyonu, oh, 24 saat açık bir market.

"Bekle, ben de seninle geleyim." Ting Shuang bir gömlek giydi ve pantolonunu giymeye hazırlanırken Bai Changyi'ye temkinli bir bakış attı, "Bir daha üzerime atlama."

Bai Changyi kıkırdadı, "Elimden geleni yaparım."

Elinden geleni yapmak mı?

Yaşlı holigan.

Ting Shuang kıyafetlerini değiştirmeyi bitirdi ve kapıdan çıkarken biraz üşüdüğünü hissetti. Yukarı baktığında, uçsuz bucaksız gökyüzü yıldızlarla doluydu.

"Yürümeye ne dersin? Ting Shuang söylemeden edemedi.

"Mm," Bai Changyi bir palto çıkardı ve Ting Shuang'a verdi, "Hadi gidelim."

Yolun kenarlarında kayısı çiçekleri ve manolyalar açmış, çiçekler uğuldayan rüzgarda sallanıyordu. Ara sıra kayısı çiçeklerinin yaprakları sanki yağmur ya da dumanmış gibi aşağıya doğru sürükleniyordu.

Ting Shuang bu sessiz gecede serin havayı içine çekti, "Her zaman bu saatte... Bir şeyler konuşmamız gerektiğini hissederim..."

Bai Changyi, "Nasıl bir şey?" 

Ting Shuang biraz utandı, "Şey gibi... Hayat... Ya da her neyse..."

Böyle şeyleri yüksek sesle söylemek utanç vericiydi. Ting Shuang konuşurken, Bai Changyi'nin kıkırdadığını duydu ve kendisiyle alay edildiğini hissetti.

O çok aptal.

Aslında ortamın güzel olduğunu düşündü ve karşı tarafın içsel düşüncelerini biraz araştırmak istedi...

Kahrolası.

Yaşlı bir holiganın içsel düşünceleri olabilir mi?

Yaşlı holiganlar sadece düşük zevklere sahipti.

Ting Shuang öfkeyle, "Bu konu hakkında konuşmayabiliriz, neden bana gülmek zorundaydın ki?" dedi.

Bai Changyi, "Ben sana gülmedim." 

"Gülmediğini mi söylüyorsun? Bunu açıkça duydum."

"Neden şu anki bölümünü okuyorsun?"

Bu sorunun ardından Ting Shuang, Bai Changyi'nin kendisine nasıl güldüğünden bahsetmeyi bıraktı ve "Bu biraz uzun bir hikaye" dedi.

Bai Changyi başını salladı ve alaycı bir tavırla, "Hı hı, şu anda acelemiz var" dedi.

Ting Shuang güldü, "Doğru, zaten şimdi konuşuyoruz, paylaşacak uzun bir hikayem varsa ne olmuş yani. Sadece, ailem robotikle uğraşıyor, bu yüzden benim de öğrenmem doğal. Ama dürüst olmak gerekirse, fazla yeteneğim yok ve robotikle gerçekten ilgilenmiyorum- Ah."

Birdenbire hava donmuş gibiydi.

İşi bitmişti.

Kiminle konuştuğunu unutmuştu.

Ting Shuang yavaşça başını çevirerek Bai Changyi'nin yan profiline baktı.

Bai Changyi, "Mm, ilgilenmiyorsun, devam et." dedi.

" Hah..." Ting Shuang'ın yüzü biraz sertleşti, "Ah... Sadece, demek istediğim, sınıfınızın dışında. Gerçekten. Bahsettiğim şey aslında senin derslerini almaya başlamadan önceki durum. Derslerine girmeye başladığımdan beri robotik alanına olan ilgim büyük ölçüde arttı ve artık öğrenme konusunda çok hevesliyim. Bai Laoban, bence sen öğrencilerin şüphelerini gideren ve ilgi alanlarını harekete geçiren türden profesyonel bir eğitmensin. Alanında ustalığa, inanılmaz öğretmen erdemlerine ve mükemmel akademik niteliklere sahip harika bir öğretmensin."

Bai Changyi Ting Shuang'a baktı, "Dürüst ol."

"Ah, dürüstçe..." Ting Shuang bir ağız dolusu tükürüğü yuttu ve güçlükle kelimeleri bir araya getirdi. "Dürüst olmak gerekirse, derslerinin sadece yarısını anlayabiliyorum... Mm, yarısından biraz fazlasını..."

"Mm."

"Bazı sorularını yanıtlamam için beni nasıl çağırabileceğini düşündüğüm an korkuyorum ve tüm dersi endişelenerek geçiriyorum..."

Bai Changyi'nin dudakları kıvrıldı, "Mm."

"Ah... Aslında tez çalışmalarından tek bir tanesini bile okumadım... Akademik niteliklerini bilmiyorum... ama kişisel olarak nasıl düşündüğüme dayanarak... Oldukça yüksek olmalı?"

Bai Changyi'nin gülümsemesi daha da belirginleşti, "Mm."

"Ve... Bir öğretmen olarak erdemlerin... Sanırım... Sadece ortalama... öhö, ama endişe verici erdemlerine teşekkür etmeliyim. Eğer harika öğretmen erdemlerine sahip olsaydın, gecenin bir yarısı gezintiye çıkabilir miydik?"

Bai Changyi yüksek sesle güldü, "Bu mantıklı."

Ting Shuang başını eğerek Bai Changyi'nin gülümsemesine baktı ve kendini tutamayarak koluna yapıştı.

Bai Changyi de yürümeyi bıraktı.

İkisi karşı karşıya durdular, bir süre birbirlerine baktılar, sonra yıldızların ve çiçeklerin altında uzun bir öpücük paylaştılar.

Bu öpücük sırasında Ting Shuang yavaşça Bai Changyi'nin elini hissetti ve tuttu.

Bu şekilde, gerçekten birliktelermiş gibi hissettiler.

Your Distance (BL) NovelWhere stories live. Discover now