26. Evet

2.4K 225 44
                                    


Günaydın bal bebeklerim.

Çocukları okula gönderip tam da oturduğum şu sırada size güzel bir bölüm atıyorum ve sizde lütfen yorum yapın ama.

Yorum yapmayı unutmayın lütfen




🪷




"Hiç mi ait hissetmeyeceğim kendimi bir yere?"

Annem ellerimi tutuyordu. Babamın evindeydik anne kız. Annem başladığı noktada, ben başlayamadığım.

"Üzülme n'olur."

"Bazen öyle bir davranıyordu ki kendimi değerli hissediyordum ama sonra bir şeyler oluyor ve kalbim" dedim hıçkırıklarımdan zor nefes alarak. "Çok acıdı anne. Çok bir şey istememiştim."

"Belki de bir şeyleri yanlış anlıyoruzdur."

"Hiç sanmıyorum biliyor musun? Ben Sibel'i dinledim ondan. Onunla ilgili bir şeyde nasıl çileden çıktığını gördüm. Ve yine onunla ilgili bir şeyde nasıl üzüldüğünü. Ben çok yanlış kişiye sevdalandım anne. Ben çok yanlış kişiye aşık oldum."

"Nil" diye bağırır koptu dışarıdan. "Çık dışarı."

Üstümü açarak kalktım yataktan. Herkesi ayağa kaldırdığı patırtılardan belli oluyordu. Balkona çıktım. Gelmişti... Önce işten gelmiş, sonra mektubu okuyup buraya gelmişti.

"Bağırma!"

"İn konuşacağız."

"Konuşacak bir şeyim yok benim."

"Beni çıldırtma Nil, in aşağı dedim."

"Ula" dedi babam. Anında çeki düzen verdi kendine. "Ne bağriysın gece gece."

"Karımı almaya geldim."

"Ne karısından bahsediyorsun Miraç? Sahte bir evlilikti bu, bitti. Evine git."

"Adam akıllı konuşacağız, gel buraya."

"Lan" dedi Doğan amcam. "Derdini açık açık söyle" deyince aralarında gülüştüler.

"Aşağıya geliyor musun Nil?"

"Gelmiyorum."

"İyi" dedi içimi acıtarak. Sonra geldiği gibi gidiyordu. Bir yanıma peşine düşmeyi çok istedi ama yapamadım. Yine üzülecektim, çok üzülecektim. Kalmayı seçtim içim yana yana. Bırakıyordum onu, artık istediğini yapmakta özgürdü. Tabi ben aşk acısıyla ilk defa tanışıyordum ve karşılıksız olduğunu bile bile bu kadar acıtacağını da hesap edemedim...

1 hafta sonra...

Annem ateşime baktı. İyiydim, yani öyle olmaya çalışıyordum. İçim almaz, başım kalkmaz olduğundan beri zor adım atar oldum. Yine de bugün işe gitmeliydim.

Kahvaltı masasında sesleri pek çıkmayan büyük amcam ve eşi yine sessizdi. Babama bir güç geldiğini inkar edemezdim. Kendini iyi hissediyordu benim aksime ama benim için yapacak bir şeyi yoktu.

"Ben gidiyorum, afiyet olsun."

"Hayurlu işlerun olsun" dedi babaanne.

"Sağ ol kız" dedim esprili. Ben istediğim zaman kalkabiliyordum masadan.

"Ben götüreyim seni" dedi babam.

"Yok yok, otur sen. Ben giderim."

"Kızım, geleyim aklım kalır benim."

BUL BENİ Where stories live. Discover now